- 486 Okunma
- 1 Yorum
- 5 Beğeni
Kadim Olana Mektup
Can harbim,
yazdan sonrasıydı gelişin. Eylül’dü, yapraklar sararmaya kurulmuş, ben seni sevmeye meyl etmiştim.
Gelişinin coşkusuyla büyülenmiş, yüzümü sonbahara dönememiştim. İçimdeki çağlayanları coşturmuştu bize olan itikâtin. Güller hâlâ taptazeydi dallarında, bülbüller feryadı figandı gülü’zarda.
Naifliğinin sihrine kapılmış, gerçekliğine inanamamıştım.
Günler geceler boyu yol gitmişsek de sen hiç değişmemiştin. “ Tanrım nasıl olur, bozulmamış bir insan!” Kendimi kutsanmış sayıp, vuslata kulaç açmıştım.
Çok güzeldin. Hiçbir yanın yoktu ki sevmediğim. Böylesine birebir eşleşmeye mutlak mucize diyebilirdim.
Hislerimiz örtüşüyor, gülüşlerimiz eşleşiyordu. Korkularım oluyordu yine de ya bozulursa büyü diye. Akışına bırakalım derken kendimi üzerine tir tir titrerken buluyordum. Eyvah diyordum eyvah ya kırarsam seni. Evhamdan sonrası malum ya kıracak ya da kırılacaksındır muhakak. İçimdekini tutamama huyum olmasa kırmayacaktım seni. Bu kadar doğallık da akla zarar. Bir söyledim, iki söyledim, üç söyledim. Sanırım çok kez söyledim. Her defasında güldün, hiç kırılmadın. Tamam dedim içimi biliyor, beni benden iyi tanıyor.
Sonra bir fırtına koptu, kırıldım can gibi kestim karşımda duranı yani seni. Biraz ben kanadım biraz da sen. Eşitlendik mi, eksildik mi bilmiyorum. Bir anlık kırgınlık bana dünyayı zehr etti. Uykusuz gecenin hıncını aldım senden belliki. Ben de bilmiyordum neden olduğunu. Ama canım çok yanmıştı. Kırılacağını bilmeden de olsa kırmıştım işte. Mendil kurumadan barışmak derler ya biz de öyle mi yaptık. İkimiz de şükür ki küsmeye çok uzağız. Uzatmadan birbirimize aşkla sarılıyoruz.
Sen uyurken yazıyorum bu satırları, sabaha yastığında bulacaksın. Kırgınlığın hepten geçtiyse sarılabilir miyiz yeniden.
Uzun yollardan, gecelerden sabaha su gibi aktık da hiç kirlemedik. Yanyana yandık da alevlerimizi küle düşürmedik. Bir ömre sığmayacak kadar şiirlerimiz, şarkılarımız vardı. Gülümsemelerimizle, kahkahalarımızla daha çok yaşayacak, yaşatacaktı bu aşk.
Çok güzel gülüyorsun can harbim. Hüzün sende şık durmuyor. Yüzün yüzüme dönmüyor, bakışların benden uzağa kaçıyor. Bir kere gül diyorum, ne olur bir kere… inadın da bana benziyor. Kök söktürüyorsun bir gülüş bir bakış atana kadar.
Bir daha üzer miyim seni tövbe, aşkımızın üzerine yeminle…
Bir daha dellenmem de, ha olursa diye susmamı sağlayacak tek şeyi söyle. “Seviyorum, seviyorsun, koparma çiçekleri!”
Olmayan aklımla seviyorum seni. Aklı olanın aşkla arası olur mu ki.
İkimiz de deliyiz, çılgınca olanı seviyoruz.
Önümüzde bir yol var, gidiyoruz gidiyoruz bitmiyor. Bitsin istemiyoruz çünkü…
Bitmek, bizde düşüp düşüp toprağa yeniden yeşermek.
Ne güzel uyuyorsun sevgilim, öpeyim de geçsin kırgınlığın.
“ Üşüdüysen söyle sevgilim, seni bir kat daha seveyim.
Cemal Süreya”
Sude Nur Haylazca
(Vaha Sahra)