- 186 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Kalabalıklar İçinde Yalnızlık: Ruhsal Yaşlanmanın Gizli Yüzü
Fiziksel yaşlanma, hepimizin kaçınılmaz olarak karşılaştığı ve genellikle kabul ettiğimiz bir süreçtir. Vücudumuzun yavaşlaması, yüzümüzdeki çizgilerin derinleşmesi, enerjimizin azalması, hayatın doğal akışının bir parçası olarak görülür. Ancak ruhsal yaşlanma, çok daha gizli, çok daha derinlerde yaşanan bir deneyimdir. Bu süreç, dışarıdan fark edilmez ama içsel olarak ağırlığını hissettirir. İnsan kendini bir yalnızlık içinde bulduğunda, en çok da kalabalıklar içinde kaybolduğu anlarda bu ruhsal yaşlanmanın farkına varır.
Bu hissi ilk kez yaşadığımda, hayatımın gayet yolunda olduğunu düşünüyordum. Her hafta arkadaşlarımla buluşur, neşeli sohbetlere dalar, kahkahalar atardım. Ama içimde anlamlandıramadığım bir boşluk vardı. Bir gün, kalabalık bir ortamda, çok sevdiğim bir arkadaşım aniden bana dönüp, "Sanki burada değilsin," dedi. O an fark ettim ki, bedenen oradaydım ama ruhen bambaşka bir yerdeydim. Bu farkındalık, beni içten içe sarıp sarmalayan yalnızlığı fark etmemi sağladı. O günden sonra, bu yalnızlık içimde büyüdü ve kalabalıklar içindeki yalnızlığın ne demek olduğunu derinden hissettim.
Bir danışanım vardı, o da benzer bir yalnızlık yaşıyordu. Henüz genç yaşta olmasına rağmen, ruhunda yılların yorgunluğu vardı. İlk görüşmemizde, "Kendi evimde bile yabancı gibiyim," demişti. Onun bu cümlesi bana, annemle yıllar önce yaptığım bir konuşmayı hatırlattı. Babamı kaybettikten sonra, annem bir gün, "Etrafımda insanlar var ama aslında kimse yok," demişti. Bu cümle, yalnızlığın ne kadar derin olabileceğini o zaman fark etmemi sağlamıştı. Çevrenizde ne kadar insan olursa olsun, ruhunuza dokunan biri olmadığında, en kalabalık ortam bile bomboş gelir.
Danışanımın ailesi ona sevgi dolu bir ortam sunuyordu, ancak onu anlamadıklarında daha da yalnızlaşıyordu. Sevgi ve ilgi bazen yeterli gelmez; insanı gerçekten duyan, hissettiklerini anlayabilen birilerine ihtiyaç vardır. Onunla uzun bir yolculuğa çıktık. Zamanla, kendini ifade edebileceği bir alan bulduğunda, içindeki yük hafifledi. Bir gün, "Artık yalnız hissetmiyorum," dediğinde, onun ruhunun yeniden canlandığını gördüm. Ruhsal yaşlanmayı tersine çevirmek mümkün mü, diye düşündüğümde, cevabın evet olduğunu fark ettim. Doğru insanlar ve doğru bağlarla ruh yeniden gençleşebilirdi.
Bir başka anı ise birkaç yıl önce yaşandı. Ailemin düzenlediği bir akşam yemeğinde, herkes neşeliydi. Kahkahalar havada uçuşuyordu. Ancak bir köşede sessizce oturan yaşlı bir teyze dikkatimi çekti. Gözlerinde derin bir hüzün vardı. Yanına oturdum, sessizce bekledim. Sonra bana dönüp, "Bu masada oturuyorum ama burada değilim," dedi. Bu sözler, kalbimde derin bir yankı uyandırdı. Fiziksel olarak bir ortamda bulunmak yetmez; duygusal bağlar kurmadığınızda, o ortamda gerçekten var olamazsınız. O teyze de ailesinin arasında oturuyor, ama ruhsal olarak çok uzakta bir yerdeydi. Bu deneyim, bana görünmeyen yalnızlığın ne kadar yaygın olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Ben de hayatımın bazı dönemlerinde bu hissi derinden yaşadım. Etrafımda birçok insan olmasına rağmen, içimde bir eksiklik hissi vardı. Bu durumu fark eden bir arkadaşım, "Kendini seni anlayan insanlarla çevrelemelisin," demişti. İlk başta bu sözleri anlamadım, ancak zamanla doğru insanlarla kurduğum anlamlı bağlar, içimdeki boşlukların dolmasına yardımcı oldu. Anlaşıldığınızı hissetmek, ruhun en büyük ilacıdır.
Ruhsal yaşlanma, fiziksel yaşlanmadan farklı olarak, tersine çevrilebilir. Sizi gerçekten anlayan, kabul eden ve değer veren insanlarla bağ kurduğunuzda, ruhunuz genç kalır. Kalabalıklar içinde yalnız hissetmek, çoğu insanın sessizce yaşadığı bir deneyimdir. Ancak yalnızlığın derinliklerine gömülmeden önce, ruhunuza iyi bakmanın yollarını bulmalısınız. Kendinizi, sizi besleyen ilişkiler içinde bulduğunuzda, içsel huzur yeniden yeşerir.
Sonuç olarak, fiziksel yaşlanmayı durduramayız, ancak ruhsal gençliği korumanın yolu, anlamlı ilişkiler ve bağlar kurmaktan geçer. Ruhunuzun genç kalmasını istiyorsanız, kendinizi yalnız hissettiğiniz kalabalıklardan uzaklaşın ve sizi gerçekten anlayan insanlarla vakit geçirin. Hayatın gerçek neşesi, ruhunuzu besleyen bu bağlardadır.
Bu satırları okuyan herkese, ruhlarına iyi bakacak insanlarla yollarının kesişmesi dileğiyle...
Aile danışmanı
Selda iyiekmekçi (Erdoğan)
YORUMLAR
İYİEKMEKÇİ
Bu dediğinin tersine benzer zamanlarım oldu. Eskiden hayaller benim yaşamımın bir parçasıydı. Her akşam yattığımda mutlaka hayal dünyamı ziyaret ederdim. Otobüs yolculuklarında da öyleydi. Yanımda konuşmak isteyen biri oturuytorsa sorularını kısa cevaplarla geçiştirirdim. Kendisine söyleyemezdim ama aslında benim hayal dünyamı bölmesinden rahatsız olurdum...
Şimdi ne oldu...
Hayal dünyam benden uzaklaştı.
,Hayal dünyamda yaşattığım senaryoları öykü olarak paylaşma girişimim sekteye uğradı.
Son bir öyküm olan "Solmayan Kırmızı Güller" i bir türlü bitiremiyordu.
Son olarak bir şekilde bitirdim ama son bölüm istediğim gibi olmadı...
Sevgiler kızım...