Onu da Bizim Akıllı Söylesin
Atomdaki Mana
Leyn Dünyevi.. Fesübhanallah, bi dur iki kelam edem, zihin bakterisi..
Gel de klavyeye bas arkadaş, zihnimizin virüsü ayrı bakterisi ayrı…Bak işte, unuttum ne yazacağımı..
Başlıktan hatırlatmaya çalışayım kendime…
Atom: Maddenin yapı taşı.. Tabii bir de bunun altına bakmışlar, altını ıslattığı için yerinden kalkmıyor orası ayrı.. Atom altı parçacık bilimi neydi, quantum fiziği mi… Hiç kafam basmaz..
Lakin insanlık evvelden günümüze ışıkla kafayı bozmuş arkadaş… Fizikçiler ışığa aşık olmuş, düşünürler, feylesoflar, dinistler kendi çaplarında durmaz bir aydınlanmadan bahseder. Herkes diyor ki, gel bu yana ışık bizde.. O zaman herkeste bir ışık var demek ki, hele gökyüzü, gece ışık ışık.. Hangisi daha parlak onu mu seçeceğiz.. Kutup yıldızı demişler ya, yol gösterir, şehir ve apartman kültüründe bize ne ya hu kutup yıldızından.. Denizciler baksın kutup yıldızına, yön bulmak için dimi ama?
Peki denizciler ne yaptı arkadaş dünden bugüne… Gittikleri yeri yağmaladılar, ticaret yaptılar zengin oldular, bir de bunların balıkçıları var.. Balıkçılık endüstrisi deniyor.. Eeee
Tamam da bu yazı nereye gidecek şimdi..
Resmen kafatasımızın içindeki karanlıktan ışık yakalamaya çalışıyoruz.. Nasıl yapıyoruz bunu arkadaş.. Kulaktan girmeye çalışsak sağır oluruz herhalde, gözden girmeye çalışsak kör, burundan girmeye çalışsak, ağızdan, afedersiniz aşağı bölgelerden yukarı çıksak mesela, içimiz dışımıza çıkar, damarlarımız yarılır, patlar, her tarafı kan götürür, biz zihnimizdeki ışığa ulaşamadan ışık kaçar gider… Yani otopsi yapmak da faydasız.. Tabii bu arada kendimiz de ölmüş oluruz..
En büyük bombaları en küçük maddelerden elde etmiyor mu insanlık? Işık en küçük şey olabilir mi? Işık bombası atılsa galiba aşırı ışıktan herkes kör olur. Tamam tamam anladım ışığa çok yaklaşan da kör oluyor o zaman değil mi? Yani tüm feylosoflar, fizikçiler, dinistler, vahiyçiler, evrimciler, antik uzaycılar falan fişman bu yüzden kör oldular. Çünkü insanı gören yok arkadaş??
Kızılderililer de insanın içindeki iki kurttan bahseder ya, beyaz kurt ve siyah kurt… Aslında beyaz kurt, ışığı temsil ediyor ya hani, acaba Tanrı ışığını nereden alıyor, tanrının da var mı karanlık tarafı? İşin kökeninde ışık veya beyaz da karanlıktan doğma veya dogma. Işığın kaynağı karanlık ya hu.. Tanrı karanlıkta kalmış, ışık iletelim mi ona..
Lan Dünyevi, bırak Tanrıyı Manrıyı, ülkede neler oluyor yine.. Ya hu ben ozanlardan şairlerden ders aldım çok ünleyenin kellesi gidiyor arkadaş. En iyisi Keloğlan olup Gargamelle uğraşmak.. Ya hu Dünyevi, Gargamel Şirinlerin kötü karakteri, Keloğlandaki kötü karakter o değil.. Sahi mi? Kim o peki. Ben de unuttum Dünyevi, akıl mı bıraktın pardon ışık mı bıraktın…
Yine örümcekler ağlarını örüyor arkadaş, ne yapmak için.. Sinek böcek yakalayıp proteinini vitaminini sömürmek için di mi? Duyduğuna inanma, gördüğünün de yarısına inan demişler ya.. Zaten insan kulaklarını çan ile, ezan ile, davul ile, zil ile, zurna ile ney ile kaval ile vb vs. devamlı meşgul ediyorlar dünyada. O zaman o seslerin ardındaki sesi duymaya çalışmalı değil mi?
Burada devreye ne giriyor, sinyal veya dalga. Ses Dalgalarına göre kulağımızın ayarlarını biraz kurcalamak… Yani bi de demezler mi Tanrı insanı en mükemmel şekilde yarattı, la havle vela kuvvete, böyle büyük bir yalan atmışlar, yıllarca kendimizi mükemmel sanmışız durmuşuz. Oysa değil mükemmel olmak, mükemmelliğin meeesi bile değiliz gerçekte düşününce.
Hadi evrim geçirdik diyelim, evrime neden olan her neyse o da mükemmel değil, ne kanadımız çıkmış on binlerce yıldır ne de suda aletsiz maletsiz yaşayabiliyoruz. Lan Dünyevi evrim dediğin şey, on binlerce yılla ölçülmez aslanım, evrim milyon milyar yıllar ile ölçülür.. He he, ben yaşayayım ortalama 70-80 yıl, çok ıkınırsak 100-120 yıl, bir de üstüne on binleri milyonları milyarları düşüneyim he… Buna vakit yetmez arkadaş..
Dünyevi zaman göreceli .. Evet ya, bir de bu var, yani bir zaman içinde ölen diğer zaman içinde yaşıyor yani.. O yüzden mi diyorlar ölülere ölü demeyiniz diye.. Olan yine garip gurabaya altta kalanlara olur ya..
Dünyevi saadete gel, yani sadede gel arkadaş, vaktim yok seni okuyacak kadar.. Hayırdır ne yapacan, uyuyacan mı, işe mi gitcen, yemek mi yiyecen, eş dost çoluk çocuk ile mi konuşucan, oku işte… Girmişsin internete, buraya kadar gelmişsin, boş ver, dön git bence… İkramım yok arkadaş, yokluk dönemindeyiz…
Yav okuyom okuyom, bir şeye benzemiyor arkadaş, ne anladım ben seni okumaktan.. Beni niye okuyon git kendini oku.. Daha doğrusu okuma, kendini gör… Gördüğünü anlat bana.. Dur anlatma nefesini harcama, kim kime dum duma ışık da karanlık da düştüğü yeri yakar arkadaş.. Gerisi yalan ağlar demişler ya, dedikodu ağlaması, dedikodu seyretmesi..
Lan Dünyevi hislerini mi aldırdın naptın, hiç mi duygulanmazsın sen.. Hiç mi ağlamazsın.. Ana ağlar, ata ağlar, bebekler bile ağlar, hepsi benim yerime ağlar arkadaş.. Ben kime ağlayayım dünyaya mı, insana mı, saraya mı, virana mı, ona mı buna mı?
Kimseye laf anlatamazsın, çünkü herkesin doldurulmuş zihni bir şekilde. Kime ne anlatacan? O yüzden saçmalıcan, saçmalıcan, saçmalıcan… Gerisi hikaye arkadaş..
Verin arka plandan osuruk sesini, isteyen ağlasın isteyen gülsün…
Yani diyosun ki iş nefeste bitiyor he… Karıştırma ikisini, biri nefes biri şey işte… Şimdi burada çok büyük insanlar var, gönüllerinden neler geçiyordur neler, kim bilebilir..
Eleştirme arkadaş, yani ben çok eleştirdim ellerim çok kirlendi, lakin kendimi eleştirdim ellerim temiz kaldı. Yani diyon ki gücü yeten gücü yettiğine, vahşi insanlık yaşamına dönelim. Ya hu sen insanlar iki berbere gitti, iki parfüm süründü, iki üst baş bir şey giydi diye medeni mi oldular sanıyon, ya hu dünya çıplak kalmış sen ne anlatıyon… Uydulardan kılcal damarlarını bile sayıyorlar sanki…O yüzden mi uzaya göç edelim… Seyredelim karanlığı süsleyen ışıkları, hayal kuralım ta ki soğuktan gidinceye kadar nefesimiz veya ferimiz veya bir meteor falan çarpana kadar olmaz mı?
Dünyevi ne olacak bu ülkenin hali…
Ne olacağı mı var arkadaş, eski kuşak yeni kuşak uçucu kuşak yüzücü kuşak tapıcı kuşak tapmayan kuşak seçici kuşak biçici kuşak hepsi birbirine girdi.. Bu kaosu kim yönetiyor Dünyevi… Onu da bizim akıllı söylesin..