- 96 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
IĞDIR’IN MÜZİSYENLERİ/TOYÇULARI
Emir ŞIKTAŞ
Iğdır yakın geçmişte merkez nüfus olarak 40 binleri nadir görebilen bir ilçeydi. Hatta nüfus biraz çok çıksın diye misafir olarak ilçede bulunan göçmen çingeneler de sayım işleminde kayıtlara alınır, ilçeye ayrılan ödenek biraz fazla olsun diye çeşitli çarelere başvurulurdu. Aslında kalabalık olan ilçe nüfusunu yurt dışına işçi olarak gidenler ve büyük şehirlere göç sürekli tırpanlamakta idi. Iğdırın küçüklüğü becerilerine engel değildi. Bunun altında yatan sebeplerden en önemlisi Azerbaycan, İran ve Erivan/Revan (Ermenistan) göçlerle gelmiş ve Iğdır’a yerleşmiş toplumun marifeti Azerbaycan bölgesinde kültür, edebiyat, şiir, müzik, mesleki beceriler kazanarak bölgemize yerleşmeleri sayesindeydi.
Geçmişten gelmeye çalışırsak ve hatırladığımız şekliyle yazmaya çalışırsak özellikle düğün ve benzeri hayır işlerde Iğdır/İydir toyçuları grubu diye halkın isimlendirdiği müzisyenlerimiz çok mahir, toplum tarafından sevilen insanlardır. Bazıları rahmete gitmiş, mekanları cennet olsun, bazıları ise göç etmesi nedeniyle gittiği yere kültürümüzü, folklorumuzu, geleneklerimizi taşımayı görev bilmiş, gittiği yerde yaşatmıştır.
Davulçu/Toyçu Hemit emi, Ferman Asan (davul ve orkestrayı çaldığında parmaklarını göremezdiniz), Suat Asan, Ali (Iğdırmavalı), Şahin Baydar, Yurdakul Kartal, Hüseyin Baydar, Zafer Handemir, Adil emi,
Klarnetçi Esgo emi, Nevruz Alhas, Ali Şalon, Mehmed emi (Akyumaklı), Arap emi, Cahit Toksöz (Aralıklı), Nurali Karasu, Baycan Baydar, Bayram Ali Sarısu,
Akordiyoncu Hasan Güngör, Esedullah emi, Muzaffer Aydın, Baycan Karadağ, Firudun Ayrım , Muharrem Tekin, Abbas (Iğdırmavalı), Afacan Toksöz ilk anda hatırladıklarım müzisyenlerden bazıları.
Düğün, nişan, sünnet, gelin çıkarma gibi hayır işlerde saatinden evvelce gelip yerini alan toyçuların yanı sıra ayrıca ses sistemini de kiralayıp getirip kurulumunu yapıp denemeden sonra düğünün başlamasına hazır olunurdu. Kimi zaman sandalye kiralanırdı, olmadığında bahçe düğünlerinde briketlerin üzeri konulan uzun bir tahta imdada yetişir, sıkıntıdan kurtarırdı düğün sahibini.
Düğünlerde halkla çok yakın olmaları sebebiyle toyçular/müzisyenler yöredeki çoğu insanın yapısını da bilirlerdi. Örneğin düğünde aşabaş denilen oynayanların eline 5 lira verip parasını almaya geldiğinde on lira alanlar, yedi oyun oynayıp doymayanlar, kavga çıkaranlar, toyçulara ikramda bulunanlar, toplumun sevdiği- saydığı kişiler kimler, bunları tanıyabiliyorlardı.
1970’li yıllardan önce düğünler Cuma günü öğlen sonrası başlar iki gece üç gündüz sürerdi. Pazar öğleden sonra gelin köçürtme töreni ile sona ererdi. Bu düğünlerde ekonomik durumu iyi olsun olmasın aşıklarda davet edilirdi.
Yöre aşıklarından Aşık Hesen, Aşık Famil, Aşık Narvuz ve bilemediklerimiz aşıklar düğünlere giderlermiş. Zaman zaman ikili dostlukları olan vatandaşlar da düğünlerine Kars aşıklarından davet edip getirirlermiş. Dinleyiciler özellikle aşıkların açılış divan havasını, yanık keremi, atışma bölümünü bekleyip dinlermişler.
Müzisyenler düğünlerde aynı zamanda sunuculuk işinde çaldıkları havaların sözlerini de bir yöresel sanatçı havasında seslendirip düğünlere neşe katarlardı.
Eski düğünlerin Gelin çıkarma ritüelinde havaya ateş etmek kültür gibi yerleşmişti. Bu nedenle bir çok insanımız kaza kurşununa denk gelmiş ve yaralanmıştı. Bu ve benzeri sıkıntılı gelenekler çevreninde tepkisiyle zaman içerisinde kaldırıldı. Gelin başına elma atma töreninin kaybolması gibi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.