- 106 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Medya Maymunları
Sosyal Medya Maymunları
Medya dediğimiz aracın insanlar ve toplumlar üzerinde nasıl bir etki bıraktığını anlayabilmemiz için öncelikle medya dediğimiz aracın ne anlama geldiğini bilmemiz gerekiyor. TDK’na göre medya; kitlelerle, kitle iletişimini sağlayan radyo, televizyon, dergi ve gazete gibi basın ve yayın organlarını içine alan genel bir olgu olup; olgusal bir gerçeklik olarak kitle iletişim araçlarının tümünü ifade etmektedir.
Medya-sosyal medyanın toplum üzerinde olumlu ve olumsuz olmak üzere iki yönlü etkileri vardır: Daha önce yapıl-mış yüzlerce klinik araştırma, dijital dünyanın depresyon, kaygı ve saldırganlığı artırdığını göstermiştir. Hatta video oyunlarıyla çok fazla vakit geçiren kişilerin gerçeklikle bağlantılarını kaybederek psikotik davranışlar gösterdiğini de ortaya koymuştur. Bilimsel çalışmaların tespitlerinin ne kadar doğru olduğunu ülkemizde ve bazı ülkelerde yaşanan cinayetler, mafyatik örgütler, tacizler-tecavüzler, intiharlar ve uyuşturucu bağımlılığının küçük yaşlara kadar inmiş olmasından rahatlıkla anlayabiliyoruz. Gerek ülkemizde olsun, gerek medeni diye bildiğimiz diğer batı dünyası ile geri kalmış ülkeler olsun basın ve medya yolu ile kitleleri bu tür toplumsal kaosa sürükleyebilecek büyük bir güce sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kim bilir, küresel medya ve basını elinde bulunduran baronlar ya da medya patronları üzerlerine yüklenen projeyi hayata geçiriyorlar! Yeryüzünde çürümüş kitleleri yönetmek ve sömürmek oldukça kolay olacaktır!
Sosyal medyanın faydalarını ve zararlarını bilimsel sıralamayla görelim:
1. Sevdiklerinizle İletişimi Sürdürmenize Yardım Eder. ...
2. Bilgiye Hızlı ve Kolay Erişim Sağlar. ...
3. 3. Satış ve Pazarlama Fırsatlarını Artırır. ...
4. Kariyer Fırsatları Sunar. ...
5. Farkındalık Kazandırır. ...
6. Gündelik Hayatı Kolaylaştırır.
Sosyal Medyanın İnsanlar Üzerindeki Olumsuz Etkileri:
1. Depresyon ve Anksiyete. Sosyal medyada günde iki saatten fazla zaman geçiren birisiyseniz ruh haliniz bu durumdan olumsuz yönde etkilenebilir. ...
2. Siber Zorbalık. ...
3. 3. FOMO (Fear of Missing Out) ...
4. Gerçekçi Gelmeyen Hayaller. ...
5. 5. Uyku Bozukluğu. ...
6. Beden İmgesi. ...
7. Genel Bağımlılık.
Sosyal medya toplumların kültürünü nasıl etkiliyor?
Bireyler, kültürel ortamları çerçevesinde kimlik oluşturdukları için sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte kültürler arasındaki ayrım artmıştır. Ayrımın artmasına karşılık, farklı kültürlerin değerlerini sentezleyip yeni bir kültürel kimlik yaratma davranışı da artmıştır.
Sosyal Medya Fenomenliği:
Bir araştırmaya göre, sosyal medya fenomenliğini, “en genel anlamıyla, spesifik konular hakkında kişisel deneyimlerine dayalı içerikler üreten, takipçileriyle sürekli etkileşim halinde bulunan ve bu ürettikleri içerikler üzerinden geniş takipçi sayısına ulaşan bireyler olarak tanımlamak mümkündür.” Bana göre bu sosyal medya fenomenleri, bilinçli ya da bilinçsiz olarak küresel çürütme ve çökertme projelerine hizmet etmektedir! İşin ucunda şan-şöhret ve para, çok para olduktan sonra sosyal medya fenomenleri medya maymunu olmayı bile göze almaktadırlar. O kadar ki, O fenomeni seyretmek kişilere sanki bir ayrıcalık kazandırıyor. Sosyal medya fenomenlerinin yaptığı abuk-subuk konuşmalar, şaklabanlıklar, giyim-kuşam, yeme-içme ve tatil gibi yaşam biçimi toplumun etik değerlerini aşağılama noktasına gelse de insanlar kahkahalarla hoş görebiliyor! Belden aşağı sıcak-soğuk, dangalakça yaptıkları espriler bile büyük bir coşkuyla kabul görmektedir. Reality Showlar da sosyal medyada kendine geniş bir alan bulup, gün yüzü görmemiş; etik olup olmadığına bakılmaksızın yapılan esprilerle insanları kırıp geçirmektedir. Argo kelimeler ve daha başka etik değerleri yerle bir eden tüm davranışlar ve konuşmalar sanat kimliği adı altında milyonlarca insana aktarılıyor. Bu durum, insanlar üzerinde psikolojik etki bıraktığı için özenti duygularını uyandırıyor ve kimi insanların meşhur olma dürtüleri ete-kemiğe bürünüyor! Fenomenler için sosyal medya, kestirme yoldan zengin ya da meşhur olmanın aracına dönüşüyor. Baş döndürücü bir hızla yayılan ve insanların büyük çoğunluğunu büyüleyen sosyal medya ve medya, kontrolden çıktığı için etik değerler ayaklar altına alınıyor, etik değerlerin içi boşalıyor; şaklabanlık, ahlaksızlık adına ne kadar söz ve düşünce varsa hepsi medya-basın aracılığıyla bir bir sahneleniyor. Sosyal medya, özünden-değerlerinden kopan kişileri adeta maymunlaştırıyor! İşin aslına bakarsak eğer; o sosyal medya maymunları, kendilerini maymunlaştırırken bir kısım kitleyi de kendileri gibi maymunlaştırıyorlar! Ülkemizde kaç kişi maymunlaştığının farkında acaba?
Diğer önemli konulara gelince:
a-) Kadın programları, b-) Yeme-içme programları, c-) Dedektif Programları.
Kadın programları ve dizileri, ev kadınlarını tamamen televizyon bağımlısı yapmaktadır. Kadınlar, bu tür içi boş programların bağımlısı yapılarak yurttan ve dünyadan iletişimi kesilmektedir. Ekran tutsağına dönüştürülen kadınların kitap okumaya, eviyle, çocuklarıyla ve eşiyle ilgilenecek zamanı maalesef kalmıyor. Kadınlar aslında ortaya çıkmaya hazır yeteneklerinin ortaya çıkmasına ekranlarla zincir vurmaktadır. İlgilenmediği yuvasının “dişi kuşu” olmaktadır.
Aklını kullanabilen kadınlar ise sosyal medya üzerinden el becerilerini sergilemek ve kazanç elde edebilmek için kendi işletmesini açabilmekte ve ürünlerini online üzerinden satabilmektedir.
Ülkemizin açlıkla sınandığı ağır bir dönemden geçiyoruz. Böyle bir dönemde bazı televizyon kanallarında fakirin gözüne sokarcasına bin bir çeşit yemekler yapılmaktadır. Bu tür yayınlar bana göre etik değerlerin ayaklar altına alınmasından başka bir şey değildir. Fakir insanların o yemeklere ulaşamadığı hiç akıllarına gelmiyor! Empati yapalım bir an: O muhteşem yemekleri gören fakir-fukara aile çocukları acaba ne düşünüyor? Bu noktada çocuklar, vicdanlarında annesini ve babasını sorumlu görmez mi? “Neden bizde yok?” demez mi? Üzülmez mi hiç? Arkadaşları arasında büyük bir mahcubiyet hissetmez mi? Bu psikolojik eziklik içindeki çocukların başarılı öğrenciler olması nasıl beklenebilir? Bunları düşünen yok! Maalesef çok dramatik bir durum!
Anne ve babalar, bu tür ekran rezilliğini gördüğünde dönüp çocuklarının yüzüne bakabiliyorlar mı acaba? Babalar ve anneler büyük bir yıkım yaşamakta, psikolojileri bozulmakta ve ailesine daha iyi bir hayat sağlamak için ister-istemez gayri meşru yollara başvurabilmektedir ki; bunun örneklerini sıklıkla görüyoruz ülkemizde!
Bir de dedektiflik görevi gören kanallar var. Birkaç avukat, birkaç dedektif, kayıplarının bulunmasını isteyen kişilerin kayıplarını arıyor, zaman içinde ölüsünü ya da dirisini buluyor! Bulunan kayıp çocuklar, büyük bir hasretle ve gözyaşlarıyla annesiyle ya da babasıyla sarmaş-dolaş oluyor! Televizyon ekiplerine bin bir dualar ediliyor. Kimileri de, aşna-fişne konularını televizyon ekranlarından milyonların gözüne sokuyor! Yapılan tüm rezillikler ifşa oluyor! Hiç utanmadan! Hiç arlanmadan! Tıpkı papaza günah çıkarmaya gelen günahkarlar gibi! Söyleyecek söz bulamıyorum…
Sözün özü; sosyal medyayı kendimize ve topluma faydalı bir araç olarak görüp faydalanmalıyız. Kötü yönlerinin; ülkemiz ve ülkemiz insanının önüne kurulmuş korkunç bir küresel tuzak olduğunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Kadınları ekran kölesi yapan tüm rezil programlar kaldırılmalı, kadınların özgün yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlayacak politikalar geliştirilmelidir.
Rezillikte sınırları aşan şov programları da derhal yasaklanmalıdır! Sanat adı altında sahnelenen etik değerleri yok etmeyi amaçlayan programlar da ıslah edilmeli; olmuyorsa yasaklanmalıdır!
Hükümet, kendisini emniyet-asayiş yerine koyup, dedektifçilik oynayan kanalların programlarını da yasaklamalıdır! Devletimizin gücü her suçu aydınlatmaya gücü yeter, yeter ki ehil olan kadrolar işbaşına getirilsin. Sosyal medya üzerinden dolandırıcılık yapanlar biliniyor; hükümet bu dolandırıcıları enseleyip hak ettikleri cezaya çarptırmalı; elde ettikleri haksız kazançlarına el koyarak hak sahiplerine iade etmelidir. Adalet dediğimiz vicdani kavramın aslı bu değil midir?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.