Harman zamanı anam iki uruplağa üveyik buğdayını almış yanına, sofranın üzerine dökerek, tek tek ayıklıyor
- Kız ana elenmiş temizlenmiş buğday daha bunun nesini ayıklıyorsun ki ?
-- Oğlum çok konuşma da gel yardım et
-- Bundan yarma yapacağız içinde karamuk, yulaf, çavdar, taş, toprak gibi şeylerin olmaması lazım.
Ertesi gün anam bana sesleniyor
-- Mürsel gel şu çuvalı srtlan "soku’ya " götür, başka çuval varsa sıraya koy da keşiğimizi alalım, daha sonrada gel tokmağı götür,
-- Soku’ da yarma dövenler varsa yardım et,
Yoksa iki uruplağa yarmayı yalnız döversin.

Dört oğlan çocuğunun en büyüğü ben olduğum için, her işe beni koşturuyor, beni kendine yardımcı gibi görüyor,
Bazen yemek yaptırdığı, bulaşık yıkattırdığıı bile oluyor, sanki bana güvenmişte kız doğurmamış veyahutta ben niye kız olmamışım gibi beni suçluyor.
Hem iş gördürüyor hemde arada bir
" Ahh oğlum Mürsel ellerde kız olaydın da bende gelin olaydın" diye beni pohpohladığıda çok oluyordu.
Ondan olsa gerek bizim hanım kaynanasına çok dua ediyor,
Anan seni benim için doğurmuş, benim için herşeyi öğretmiş yetiştirmiş,
Allah ondan razı olsun diyor.

Yaklaşık bir metreküp ölçülerinde kocaman taşın ortsasını oymuşlar, köyün tam ortasına koymuşlar,
yarması bir iki uruplağaya kadar olanlar sokuda sert ağaçtan tokmaklarla,
Bulgur fazla olduğu için onu köyün dışındaki "Seten " taşında at, öküz gibi koşu hayvanları koşularak dövülüyordu o zamanlar.
Analar, teyzeler, soku’ da yarmayı dövmeye başlar, köyün gençleri hemen koşar,
Tokmakları alır, dörder kişilik guruplar halinde senkronize olarak döverler,
Bazen bu işlem uzun sürerse maniler eşliğinde tempo tutularak yapılır ortaya hem iş hemde eğlence çıkardı ki, kendi yarması olsun olmasın gençler birikir, yorulan bir başkasına devreder, derken imece usulü çok iş yapılırdı,

Anam bu yarmanın bir kısmını el değirmeni dediğimiz ikiside aynı ölçüde ve tekerlek biçiminde, biri altta sabit diğer taşı da üstte bir sap vasıtasıyla dödürülen küçük değirmen ile övütür, daha sonra kalburlarla Bütün yarma, Kalın yarma İnce yarma diye ayırırdı
Bunlardan yıl boyunca, Toyga çorbası, yaprak sarması, yarma haşılı, mercimekli çorba gibi çeşitli yemekler yapardı,

TOYGA çorbasını dört kardeşrte severdik ama kardeşimiz Rüstem bir başka severdi toyga çorbasını.
Anam bütün yarmayı kazanda kaynatır güzelce pişirir buna "Yarma patlatma" derdi, içine de biraz haşlanmış nohut atar;
Sıcakta soğuk yoğurt ile karıştırır adına "Yerde katma" derdi yazın yedikçe içimizi ferahlatır,
Kışın soğukta da aynı çorbayı ocakta pişirerek, üzerine de tereyağı ile nane yapardı, buna da toyga çorbası derdi, kışın yedikçe içimizi ısıtırdı.
İkisi de aynı, biri soğuk biri sıcak.

Aradan yıılar geçti Anam Rahmetli oldu bizler büyüdük çoluğa çocuğa, toruna tosuna karıştık,
Kardeşimiz Rüstem ağır bir hastalığa yakalandı,
Hastahanede yatıyor,
Kızı Zübeyde soruyor,
--- Baba canın ne istiyor
--- Dürüm alayım mi, yoksa pizza mı istersin diyor
Gözleri yarı kapalı
---Toyga çorbası olsa içerim,
----Anama söyleyin o iyi yapar toyga çorbasını,
hemde "yerde katma" yapsın.
Zübeyde yanındaki ziyaretcilerin yüzüne bakıyor, ne demek istedi der gibi
Yaşça biraz büyük olan biri
--- Kız baban yayla çorbası istiyor,
----Yok mu artan pirinç pilavın ayranla karıştır tamam.
Rüstem bunu söyleyene doğru dönüp;
--- Onu sen ye
---- Anama söyleyin o yapar,
Hâlbuki Anam sağ olsa da yapsa veya bir başkası yapsa da kardeşim Toyga çorbası yiyecek durumda değil,
Ama sağolsun Halam duymuş Rüstem’in toyga çorbası arzuladığını,
O ihtiyar hali ile Enişteye bütün yarma aldırmış, onu akşamdan patlatmış, nohut haşlanmış,
Güzel bir Yerde Katma yapmış,
Ertesi gün oğlu İsmail ile hastaneye gönderiyor
Doktorundan izin akarak
Zübeyde, babası Rüstem’e Toyga çorbasını yedirmeye çalışıyor,
Kızı yoğurdundan bir kaşık veriyor,
Zar zor yutuyor,
--- Bunu anam yapmamış, istediğim gibi olmamış bahaneleri ile ikinci kaşığı kabul etmiyor,
O da biliyordu ki Halam gelin oluncaya kadar anamın yanında yetişti,
Toyga çorbasını en az anam kadar güzel yapardı.
Doktoru yemek yiyemeyeceğini bildiği için, Toyga çorbası yemesine müsade ediyor,

2509/2024 - İ.ANİK