3
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
256
Okunma
Nasrettin Hoca kızının eline testiyi vermeden önce döver, sonra testiyi vererek suya gönderir. Olayı izleyen bir adam:
“Hocam, çocuğu neden dövdün? Henüz ortada suç yok!” deyince Hoca:
“Testiyi kırdıktan sonra dövmüşüm neye yarar? Testiyi geri getirir mi?” der.
Her bir nüktesi bin bir anlam içeren, günümüzün medeniyetlerine öğüt veren sevimli Nasrettin Hoca’mızın yapmadığı bir suç yüzünden çocuğunu döveceğine olasılık göremiyorum. Bu bizim Hoca’mıza vurulmuş bir kara lekedir.
Bu fıkrada anlatılmak istenen her bir projede tüm tedbirlerin önceden alınması gerektiği, sonra olacak zararları önlemenin mümkün olamadığıdır. Buna uymamak yüzünden ülkemiz başta depremler olmak üzere her türlü afetten büyük zararla çıkmaktadır.
Ama ben yine böyle bir uyarı için bile olsa bir çocuğun dövülmesini, hem de dünyayı nükteleriyle güldüren ve öğütler veren Nasrettin Hoca’mıza yakıştıramadığım için yine bu konuya dönmek istiyorum.
Farz edelim ki Nasrettin Hoca kızını önce dövdü, sonra da testiyi eline verdi…
Eğer bu kız zeki bir kız ise –Ki, Nasrettin Hoca’nın kızının babasına çekmesi doğaldır- testiyi alır almaz yere çarpıp kırardı. Nasrettin Hoca bu hareket üzerine onu tekrar dövmek isterse kız derhal:
“Baba dur, unuttun galiba. Ben testiyi kırmak suçundan dayağımı biraz önce zaten yedim!” demez miydi?
Veya şunu da diyebilirdi:
“Baba, testiyi kırmasaydım beni haksız yere dövmüş olacaktın. Allah’ın huzurunda bunun hesabını nasıl verecektin? Seni kul hakkıyla Allah’ın huzuruna gitmekten kurtardım.”
Böyle olunca da asıl öğüt veren Nasrettin Hoca değil onun dâhi kızı olacaktı.
Bilmiyorum benimle aynı görüşte misiniz?
Kadir Tozlu
26.09.2024