- 243 Okunma
- 0 Yorum
- 4 Beğeni
YÜCE RABBİM NE GAM SEN NASIL Kİ YANIMDA...
“saltanata gerek yok
geleceğim bir gün Allah’ım
“seni seviyorum” demeye
sevgilerimi emanete bıraktım
acılarımla Allah’ım”(Alıntı)
Düşlerimi mevsimsiz ve kefilsiz bıraktım eziyetinde hüsranın duraksasa da sol yanım ummanda gezinen bir seyyah misali ve işte sağdıcım iken kalem esaretim neme hepten aşkın kütlesinde özlemin haznesinde öykündüğüm tomurcuklara gönderme yapan açmayan goncalarımda saklı tuttuğum kadar kendimi ve masumiyeti aşkın şiarında teslim olduğumdu yüce Huda ve O’nun Makamına yolculuğum elbet noksan satırlarımda yerle yeksan olmuş ruhumda bata çıka yürüdüğüm bu metruk yollarda asla ve asla sevmedim ne saltanatı ne de sefasını süreceğim bir hayat diledim yüce Rabbimden.
Akasyaların kucağında uyuya kaldığım…
Bol kepçe lokantalarda açığa alındığım.
Yediğim tek lokma dahi yeterken bana elbet alnımın akıyla yaşadığım dünya denen acılı sevda masalında önce mahsur kaldım bedenimde sonra çekildiğim inzivada tek kozum iken içinde yaşadığım kozam ve merhametin dillerinde ben anbean koştum Rabbime kendimden kaçtığım kadar kendime aç; kendime yakın olduğum kadar dünya nimetlerine tok.
Kırık bir tokaydım önce…
Saçlarım darmadağın.
Peçem yırtılmış ve sökün etmişken bedenimden…
Ve perçemime konan kelebek ömürlü dileklerim asla hâsıl olmadığı kadar insanların dünde kalan yeminleri ve mücbir sebeplerle firar ettim cihan denen gezegende ne kadar kalsam bile s/onsuzluktu nazarımda yaşadığım kâbus ve Rabbin hikmeti ve bahşettiği her nimeti içime çekip şükür namazında saklı bir eda belki de bu dünyaya edeceğim veda asla korkutmadı beni.
Bir yenilgiydim belki de insanların nazarında:
Ah, be yüce Rabbim, ne gam sen nasıl ki yanımda…
Bir yanılgıydım belki de gönül tezgâhında:
Gel gör ki; en çok seven ben olsam da yaranamadım insanlara…
Ulu Keykubat bir şifre.
Ruhumda saklı olası bir şike elbet şeytana dahi pabucunu ters giydirenlere duyduğum onulmaz öfke.
Şerh düşülesi her hadis her hutbe her dua:
Renklerin asili iken beyaz ve de en çabuk kirlenen ve ben kâh beyaz tenimle kâh ak alnımla kâh beyaz bayrağımla önce neşrettim sonra resmettim aslında yazdığım nesirleri şiirlerimin hikâyesi belledim ve soğumadan bedenim göç etme istedim en çok da kendimden kendime ama yetmedi ve işte Rabbime kavuşma ümidiyle sadece tüm yüreğimle sarıldım niyazına Rabbimin ve mevsimin verdiği hükümle kâh yaprak oldum savruldum kâh atak geçirdim aşkla ve acıyla kavruldum…
Yetimsiz bir yetim iken yatıya kaldı mı da hüzün.
Öksüz kalmamak adına canhıraş verdiğim mücadele.
Kefil olduğum kadar merhametime ve kifayetsiz olsam bile insanların nezdinde ben en çok bende saklı kaldım ve ihanet etmeden de kaderime hüznümü bile sevdim ve geçirdim üstüme:
Hüzün denen o mintan, annemin elinin dokunduğu.
Hüzün denen o mintan, annemin ak sütü gibi helal…
Hüzün denen o mintan aldığım anne duasıyla selamete kavuştuğum.
Ve de hüzünlü kalbimi en çok seven iken yüce Rahman…
Yeter ki Dergâhına kabul eylesin beni ve yeter ki bırakmasın elimi ve çekmediği kadar elini benden ve işte elimden tek gelen sarıldığım dualar ve hidayet bir ummanda yüzerken haizi olduğum o tek damlamla İlahi Aşkın coşkusuna nail ve insanlığım nezdinde hiçliğime kurban verdiğim nice hayalim çalsalar da benden çalmaya teşebbüs etseler de beni benden ve işte çalınan o makam: hem hicaz hem hazan mahsulü hem de üstümü örten yüce Rabbimin kadir olduğu ne varsa çoktan rüştünü ispatladığım saf sevdam ki kıvançla da kavuşmak adına Mevla’ma…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.