SORGU 5
Ofisin havasız dar koridorlarında adımlarken aklında günlerdir tek bir düşünce vardı; ”Böyle mi geçecek hayatım? Faturalar, cariler, beyannameler içinde dolanıp duracak mı? Yine günlük rutin uygulandı. Kalabalık muhasebe bölümünde kendi masasına oturdu. Bilgisayarını açtı. Dumanı tüten kahvesini içip biraz da olsa enerjik olmayı umdu. Bakışları dışarıya yansıdı. Hayat dolu dizgin akmaya devam ediyordu ancak kendi hayatı sadece rakamlarla sınırlanmıştı. Muhasebeci olarak geçen onca yılın ardından bile içinde kapanmayan bir boşluk vardı. Bu boşluk kanayan bir yaradan farksızdı. Onun gerçek tutkusu artık sadece yazmaktı. Yazıp içindeki zehri kelimeleri işliyordu. Kendi öykülerini kurguluyor ancak yazı hayalinin üzerine hep bir gölge düşüyordu.
Çevresi ona her zaman; “Güvenli bir işin olsun, ayakların yere sağlam bassın.” öğütlerini okurdu. Arkadaşları ona “Edebiyat karın doyurmaz. Düzgün bir işin, maaşın olsun. Sigortan olur,hayatını garantiye almış olursun” diye de eklemişlerdi. Yine içini daraltan sözlerle boğulmuştu. Ancak o her şeye rağmen hayallerini kazanacağına inanıyordu. Oktay çevresinin ona sarf ettiği bu acımasız sözler üzerine edebiyatı ikinci plana atıp muhasebeci olmuştu. Günlük iş temposu arasında yazmak gittikçe zorlaşıyordu. Bilgisayar başında dosyalardan nefes alamazken kafasında yazdığı kurgular dönüyor, zihni ve bedeni ayrı dünyaları yaşıyordu. Ne zaman hayallerini gerçekleştirmek üzerine bir adım atsa çevresi hep bir ağızdan “ Yazmanın geleceği yok.” diye haykırıyordu.
Çevresi ona güvenli mesleğinde kalmasını öğütleyip duruyordu. Geçen hafta üniversite arkadaşları ile bir araya gelmişti. Sohbet koyulaşmış , herkes kendi hayatında gerçekleşen değişimler hakkında konuşmaya başladı. Oktay cesaretini toplayıp yazarlık, yazmak hakkında fikirlerini paylaştı. Arkadaşları kırıcı bir biçimde, ortamı kahkahalara boğdu. Biri söze girdi.
“Oktay bırak bu işleri. Muhasebecisin sen , yazar değil. Rakamlar işin senin kelimeler değil. Ne anlatacaksın yazdıklarınla? Rakamları mı?” dedi kahkahalar içinde.
Diğeri de alaycı tavırla “Yazı mı? Kitap mı? Sen git fatura kes.” diyerek söyledi. Oktay söylediklerine bin pişman olmuştu. Destek görmeyi beklerken alaya alınmak onu incitmişti. Üzgün bir biçimde ayrıldı o masadan. Sahi birkaç güzel sözcükle motive edilmesi o kadar zor muydu?
O akşam eve döndüğünde bilgisayarını açtı ama ne kadar yazmaya çalışsa da yazamadı. Arkadaşları haklı olabilir miydi . Boş hayaller miydi bunlar? Ancak yıllardır içinde olan o arzu artık en güçlü dönemlerindeydi , yazmadan duramıyordu. Herkesin çizdiği o ortak sınırı aşmak, onun ötesine gitmek istiyordu . Kendini anlatmayı, farklılaştırmayı seviyordu. Ne zaman kalemi eline alsa gerçeklik ve hayal arasında kuvvetli bir savaş başlıyordu. Yazmak nefes almaktı. Ancak çevrenin baskı çemberi onu kuşatmış, gün geçtikçe de daralmaya başlamıştı. Bir gün iş yerinde öğle yemeği arasında yalnız başına otururken cebinden küçük not defterini çıkardı. İçindeki öykü fikirlerini inceledi uzun uzun . Hiçbir şey imkansız değil diye düşünüp defteri yerine koydu.
Artık bir karar vermesi gerekiyordu. Yazmak onun için zor ve yorucu günlerin fragmanını izletiyordu. Ancak hayali o kadar kuvvetliydi ki yorgunluk umrunda değildi. Önemli olan onun istediğinin gerçek olmasıydı. O gün öğle arasında defterine ilk cümleyi yazdı.
“Bazı yollar yalnız yürünür.”
YORUMLAR
Oktay, yaşamında rakamlarla boğuşurken aslında maddi dünyadan sıkıldığını içindeki tüm potansiyelini ortaya çıkaracak bir erdem arayışı içinde olduğunu ve bunun çözümünün ise yazarak olabileceğini düşünmekte. Aslında yazmak insanın kendine yani iç dünyasına olan bir yolculuk. Her çağın kendine özgü bir sorunu vardır. Yaşadığımız bu çağda biz insanlar Antik Mısırdan - Pramitlerin yapıldığı zamanki işçilerden bile daha fazla çalışan insanlarız. Bu durum bizde var oluşsal bir kaygıya dönüşerek gün geçtikçe içimizdeki boşlukları büyütüyor. Maddi kaygılar ile çalışan biz insanlar çoğu zaman ruhumuzu ya da iş sesimizin farkında bile değiliz...
Oktay, tüm arkadaşlarının olumsuz düşüncesine rağmen içindeki tüm potansiyelini ortaya çıkaracak gibi duruyor.
Saygılarımla.