- 94 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞIK EDEBİYATI.
AŞIK EDEBİYATI VE ÖZELLİKLERİ.
Aşık veya ozan denilen kişilerin, saz eşliğinde söyledikleri şiirlerden oluşur.
Aşık edebiyatı temsilcileri ya bade içerek ya usta çırak ilişkisiyle ya kendi kendine ya sevda yüzünden âşık olmuşlardır.
Çoğu manzum eserlerden (bazen da nazım-nesir karışımı hikâyelerden) meydana gelmiştir.
Genelde sözlü olmasına rağmen şairler, şiirlerini “cönk” dedikleri defterlerde toplamışlardır.
Divan edebiyatında görülün kalıplaşmış benzetmeler (mazmun) halk edebiyatında da vardır.
Bazı ürünlerde yöresel özellikler de görülür.
Aşk, tabiat, gurbet, ayrılık, ölüm, özlem, kıskançlık, yiğitlik, toplumun sorunları, insan davranışları, bunlarla ilgili eleştiriler konu olarak işlenmiştir.
Şairler, sazlarını omuzlarına alarak köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir dolaşmışlardır.
Şairler, halkın içinden çıktığından halk dilini kullanmışlardır. Bu sade dil 18. ve 19. yüzyıllarda bazı şairler tarafından divan edebiyatının etkisinde kalmasıyla eski varlığını kaybetmiştir.
Somut bir edebiyat oluşturulmuştur.
Divan edebiyatında sevgilinin tipi çizilir, adı söylenmezdi. Aşık edebiyatında ise sevgilinin adı bile (Elif, Ayşe, Döne…) söylenmiştir.
İçten, canlı bir anlatımla ve irticalen (hazırlık olmaksızın) şiirler söylenmiştir.
Çoğunlukla dörtlük nazım birimiyle ve hece ölçüsüyle şiirler söylenmişlerdir.
Genellikle yarım ve cinaslı kafiye kullanılmıştır.
Kulak için kafiye anlayışına ağırlık verilmiştir. Yani kafiye için aynı sesin kullanılmasına gerek yoktur. Buna göre p/b, ç/ş, t/d, l/n gibi seslerle de kafiye yapılmıştır.
Benzetme (teşbih) ve kişileştirme (teşhis) dışında edebî sanatlara fazla yer verilmemiştir.
Koşma, semai, varsağı, destan nazım şekilleri tercih edilmiştir.
Şiirlere, işlenen konulara göre “koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt” gibi adlar verilmiştir.
Şairler, şiirlerin son dörtlüğünde tapşırmasına (mahlas) yer vermiştir.
Aşıklar, edebiyat tarihçileri tarafından eğitim durumlarına göre kalem şairleri ve meydan şairleri (Halk toplantılarında irticalen de şiirler tertip eden ve onları sazları ile çalıp söyleyen şairlerdir. Meydan şairlerini de ümmi âşıklar yani hiç okuma yazma bilmeyen âşıklar ve okuma yazma bilen âşıklar olarak kendi içinde ikiye ayırabiliriz.) olmak üzere iki; yetiştikleri sosyal çevreler ve yetişme biçimlerine göre ise din ve tasavvuf ortamında yetişen âşıklar, köy ortamında yetişen âşıklar, kasaba ve şehir ortamında yetişen âşıklar, asker ve yeniçeri muhitinde yetişen âşıklar, göçebe çevrelerde yetişen âşıklar olmak üzere beş grupta sınıflandırılmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.