- 328 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
YA SEVGİ İSE YAŞAMAK
En sevdiğim sanatçılardan olan sevgili Evanthia Reboutsika nın eseri olan Afternoon ın Nİos önerimdir;)
Fotoğraftaki çiçekler canımın içi Tuğbamdan;)
Yaşamak istiyorum…
Bulutlarla dolu bir göğün altında kızıl gelinciklerle…
Yosun tutan kayalıkların dibinde açan çiçeklerle,
Mavinin yeşile karıştığı her yerde,
Huzurun taht kurduğu sessiz köşelerde,
Mümkün mü?
Sevgiyi ruhuma zerk edip ,yabancı gözlerde damıtabilmek?
Hayat nedir kimin dilinden dinlemek lazım? Dinlerken gözlerine baksak anlar mıyız hayatın tüm sırlarını? Ya da önce izleyip sonra hissedip en son mu yaşamalı insan? Bunun bir sırası yoktur belki. Yaşamak nedir peki? Kalbin çarptıkça mı mümkündür bu eylem? Yalnızca nefes almak mı? Gece başımızı huzurla yastığa teslim edebilmek mi? Belki de yaşamak yalnızca sevmekti…Sessizliği, mavinin beyaza karışmış halini, sohbetin en samimi yerini, kalbin başka bir kalbe değdiği anı sevmekti…Sevmeyen bir ruha ölü denir mi?
Bir sona inanmak ise yaşamak, ölüm mü olmalıydı bunun ismi? Yaşarken ölen bedenlerin taşıdığı kaç ruhu tanımıştık oysa… Bir iz bırakmadan geçip gidenlerin sessizliğe gömdüğü hayatları… Oysa ne de büyüktü yaşarken kinleri, gururları...İnsan inanmalıydı bir umudun haresiyle parlayan gözlerdeki sevgiye, oysa insan yanıldı, yenildi bir gece vakti sevgisizliğe...
Derin soruların gölgesinde boğulan bazı ruhlar, bazen ararlar bazen susarlar… Geçmişin kınalı parmaklarında taşıdığı yüzükleri tanımayı, kendine miras kalan boynunda taşıdığı bugüne emanet gerdanlığı bilmek, anlamak ve sahip çıkmak isterler. Kendinde yaşayan anıları, yaşattıklarını ve de yaşadıklarını… Bilmek ağır bir yük, bilmemek ise aşina olduğu yerlerde kayıp… Sevginin taze yaprağında susamış bekleyen gönüller, sevmeden yaş almayı bilenler, sevgisizliğin ölü ruhunu bedenine saklayıp gidenler toprağını sermiş uzanıyor yerlerde...
Hayatın birçok ismini taşıyor yüreğim ve bilmediğim daha onlarca isim, günler ilerledikçe denk geleceğim… Ahenk diyorum bu aralar; renklerin, ruhların, kokuların, seslerin ve daha nicelerinin… İnanmayı diliyorum sözlere, gözlere ve umudun her bir zerresine...Zira yol alırken inanmanın sevmek kadar değerli olduğunu fısıldıyor umudun tebessüm eden çehresi yüreğime...
Her gün avuçlarıma bakıyorum hangi suretin yansıması düşüyor diye…
Tozlu yollarda sarsılanları,
Kırık cam parçalarına yansıyanları,
Susup bir köşede uslananları,
Ben neredeyim diye haykıranları …
Ve ben bazen beni terk edenlerin geride bıraktıklarını,
İzliyorum,
Sessizliğe hüküm giydiren susmaya yemin etmiş tüm cümlelerim ile...
Sandığınız gibi değil yaşamak!
Bir sancının uğultusu yayılıyor odalar dolusu yalnızlığa…
Uğultular iniyor yüksek tepelerden,
Bir bakış yakıyor çehreleri…
Sonra bir tebessüm bir çığlığa davet,
Acının sessiz bakışlarına bir çağrı,
İçimizde saklı meçhul bir kıyamet…
Ruhların gölgesinde kırık aynalardan yansıyan bedenler,
Sizler misiniz acının gerdanı,
İncilere benzeyen gözyaşları?
Bizler yenildik kalbin eşiğinde,
Sevmeyi bilmeyenler ve de hiç sevilmeyenler,
Ve bir tufan sardı gözlerinizin etrafını…
Dağıldık, dağıldık, dağıldık….
Darmadağın sevgisiz gönüllerde…
ZEYNEP SENA DOĞANTEKİN
YORUMLAR
“Dağıldık, dağıldık, dağıldık….
Darmadağın sevgisiz gönüllerde…”
Yaşamak esasında bir noktada da dağılmakla imtihan olmaktır belki de…
Eline, diline ve kalemine sağlık🌸 yine muazzam bir yazı🤍
Çiçekler de en güzel çiçeğin yanına yakışırdı zaten…