- 233 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
FANİ DÜNYA
ı
FANİ DÜNYA
Dünyanın fani olduğunu kimse bilmiyor. Hemen isyan edeceksiniz; yok böyle bir şey diye. Ama ben var, diyorum ve kendimden biliyorum. Hiç ölmeyeceğiz biz. Ölmeye niyetimiz yok. Ahireti hiç hatırlamıyoruz. Ölümü hatırlayanları kınıyoruz.
Dün facede gördüm. Yaşı benden küçük tanıdığım biri ölmüş. Sıradan bir haber gibi geldi bana. Benim için onun ne zaman öldüğü önemli. Gömülüp gömülmediği. Ona karşı vazifelerim var.
Ben onun muhasebesini yapıyorum. Ama ölümü hiç kendime konduramıyorum. Ölüm hep başkaları için. Biz yaşayanlarız. Hiç ölmeyeceğiz biz.
Kayınpederim yoğun bakımda. Örnekleme yapıyorum. Yoğun bakımdakilerin çoğu oradan mezara gidiyor diye. Eşim "şom ağızlısın" diyor. Tepki gösteriyor. Şu birkaç senede kaç tanıdık ve akrabam ölüme yol aldı. Hepsini unuttum bile.
Şimdi ölüm tarihlerini de unuttum. Annem, Yeğenim, Amcam peş peşe öldüler. 40 gün içinde hepsi veda etti. Ondan 10 gün önce de biraz uzaktan yeğenim genç yaşta intihar etmişti. İşte hepsi birer tarih oldu.
Şimdi onlara gösterişli bir mezar taşı yapmayı planlıyoruz. Hepsini unuttuk bile çoktan. Onlardan bir süre önce Halam vefat etmişti. Onlardan bir süre sonra da Abim öldü. Çok geçmedi Eniştemi gömdük. Şimdi hepsi yan yana yatıyorlar.
Bazılarını rüyamda görüyorum. Bana gel dedi geçen Abim. Ama yine de üstüme kondurmadım.
Gün geçmiyor ki bir tanıdık göçmesin. Ama ben hala aynı gaflet içerisinde yaşayıp gidiyorum. Tansiyonum düşüyor, aldırmıyorum. Bazen ciddiye alıyor, korkuyorum. Her gün facede bir tanıdığın ölümüne taziye yazıyorum. "Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun." Kalıplaşmış bir cümle bu. Tabletim bile öğrendi bunu, otomatik olarak yazıyor.
İşte ölüm böyle bir şey. Aslında böyle değil. Geri dönüşü olmayan bir yol bu. Hazırlığımız yok. Hep erteliyoruz biz yapacaklarımızı. İdeal İslami hayatı yaşamak için emekli olmayı bekliyor, ama onu da hak ettiğimiz halde erteliyoruz. Aslında elimizde bir garanti de yok.
Abime sakal bırakmasını söylediğimde" ben daha küçüğüm" demişti. Ben de Azrail’in ona "hadi atta" diyeceğini söylemiştim. Öyle de oldu. Bunu bir fıkradan çalmıştım.
Günlük dedikodular, yaşanan gündelik hayat bizi gerçekten alabildiğine uzak bir hayata yuvarlamış vaziyette. Sosyal medya, gündelik siyaset, ulusal sorunlar asıl noktayı gözden kaçırmamıza sebep oluyor.
Çocuklar büyüdü, evlenecekler, önümüzde uzun ve çetin bir yol var. Oysa ölüm bunlara hiç bakmıyor. Genç, yaşlı demiyor, alıp götürüyor. Şimdi önümüzde uzun bir kabir hayatı ve sonsuz bir ahiret hayatı var. Hesap var, kitap var, mizan var. Mahşer yerinde uzun bir toplanma ve bekleme var. Anlatılanlara bakılırsa zorlu bir gelecek.
Hayatı seviyoruz, hiç bitmesin istiyoruz, ama bazen de son vermek istiyoruz hayatımıza, ölümü istiyoruz. Ama hazırlığımız yok. Hazırlanmaya niyetimiz de yok. Hep erteliyoruz. Ama nereye kadar. Ağlanacak halimiz var, ağlayamıyoruz. Sonumuz ne olacak, bilmiyoruz. Gündelik meşgaleler bırakmıyor bizi. Ebedi hayata koşullanamıyoruz.
Daha ne bekliyoruz, bunu da bilmiyoruz. Daha ne kadar sürecek bu gaflet bilmiyoruz. Bilmiyorum ben. Ölüm haberleri sıradanlaşıyor. Yakınımıza geldiği kadar etkileniyoruz.
Hep bazı yorumlar yapıyoruz. Pişman olacağız bunu hiç hatırımıza getirmiyoruz.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 6.8.2018
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.