- 284 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
ÖYKÜ OLAN UMUTLAR / Baza Kertmesi
Rahmetli Annem hep ahiretliğim diye hitabederdi komşumuz ve arkadaşım Elif’in Annesi Sultan teyzeye, zaten bacı gibiydiler,
Ayrı- gayrıları, gizli -saklıları yoktu.
Annem ölüm döşeğindeyken bile Sultan teyze başındaydı,
İkide bir bacı beşik kertmesini unutma, ikisi de sana emanet diyip duruyordu, konuşamaz hale gelip nefesi azalmaya başlayınca beni odadan çıkarttılar,
Annemden duyduğum en son sözlerdi "beşik kertmesi" ama ilkokul beşe gitmeme rağmen ne demek istemişti, ne anlama geldiğini bilmiyordum.
Annemden sonra, bir hafta kadar Sultan teyzelerde kaldım Elifle beraber gittim okula, öğlen yemeklerinde akşam yemeklerinde Sultan teyzeye gidiyorum akşam yatmaya evime geliyorum
Bir hafta sonra Babam tamam oğlum bundan sonra okuldan doğru eve gel, ben sana birşeyler hazırlarım diye tembihledi,
Ben erken çıkarsam bekliyorum, geç kaldığımda da Elif’i bekler buluyorum okula beraber gidip geliyorduk.
O yaşlarda bile Elif’in başka oğlanlarla konuşmasına tahammül edemiyordum,
Bende bir defasında ön sıradaki kız arkadaşla dersle ilgili birşey konuştuk diye, Elif açıktan tepki göstererek birdaha o kızla konuşursan sana küserim dedi.
Dedim
-Dersle ilgiliydi
Omuzlarını silkerek;
-- Neyse ne dedi.
Ortaokulu da beraber okuyacaktık hatta aynı sınıfta okuyalım diye karalaştırmıştık Elifle.
Bilmiyorduk ki babası Veli amcanın tayini çıkmış okulların kapanmasını bekliyorlar.
1967 Haziran’ı Elif telaşla geldi
-- Ali Ali babamın tayini çıkmış,
Biz Niğde ye gidiyormuşuz dedi ve beraber Sultan teyzenin yanına gittik,
- Sultan teyze Niğdeye mi gidiyorsunuz dedim
--- He yavrum Veli amcanın tayini çıktı gidiyoruz,
--- Bak Ali sana ne diyeceğim
- Buyur teyze dedim
---Biz Rahmetli Rabia annenle ahitleşmiştik
--- Elif senin "Beşik Kertmen" haberin olsun
- Beşik kertmesi ne demek ki?
--- Biraz büyüyünce öğrenirsin.
- Babama sordum Beşik Kertmesi nedir diye,
----Oğlum Rahmetli annen ile ahiretliği Sultan bacı aralarında karar almışlar,
Niğde ye giderken bana;
-- Mümtaz abi bizim ahdimizi unutma diye tembihledi.
Dedi ama sorumun cevabını vermedi.
Ortaokul ikinci sınıfa geçince Edebiyat öğretmenimiz bizden Deyimler sözlüğü almamızı istedi.
Babam Deyimler sözlüğünü aldığı zaman, sözlüğü incelemeye başladım,
Sultan teyzenin söylediği geldi aklıma ve sözlükte buldum,
Beşik Kertmesi: "Erkek ve kız çocukların daha beşikte bebekken, büyüyünce evlenmelerine dair büyüklerince alınan karar" diye yazıyor.
Annemin vefatının üzerinden bir yıl geçmişti ki babam yaşına uygun biriyle yeniden evlendi,
Sağolsun Hatice anne banada babamada iyi bakıyor,
Birbirlerine can yoldaşı olup yaşıyorlar.
Ben Liseyi bitirince bir Kamu Kuruluşunda iş buldum,
Babam;
---oğlum Ali yaban ellerde yalnız olmaz Hatice annenin bir akrabasının kızı varmış onu sana isteyelim dedi,
-Baba Annemle Sultan teyzenin ahidleri n’olacak, Elif’i istemeyecek misin dedim
---- Oğlum şimdi onlar memleketin hangi köşesindeler bakalım,
- Veli amcanın tayini Adana’ya çıkmış,
Lisedeyken Elif ile bir iki defa mektuplaşmıştık
---Oğlum koca Adana’da nasıl buluruz,
belki de Elif şimdiye kadar evlenmiştir
hem biz Hatice annenin akrabalarına haber gönderdik cevap bekliyoruz.
...
Kendi kendime söz vermiştim;
Rahmetli babamın ve Hatice annemin baskısıyla, Rahmetli annemin ahdi yere düştüğü için;
Oğlum Osman’ın evliliğine müdahale etmeyecektim.
...
Aradan geçen otuz yıl içinde yeni emekli olduğum yıllarda eşim vefat edince memleketim Zile’de kabuğuma çekildim,
Oğlumun evliliğine karışmak şöyle dursun evlendiğinden haberim bile olmadı,
Birgün telefon etti oğlum Osman
--- Baba ben evlendim dedi,
- Hayırlı olsun dedim kapattım telefonu.
Onun için torunum Mihriban Sultan dünyaya gelinceye kadar oğluma kırgınlığım devam etti
Ne onlar geldi yanıma ne de ben gittim, torunum olduğunu duyunca gittim, gelinimi de o zaman gördüm,
Adana’da bir gece kaldım geri yuvama döndüm.
Oğluma kırgınlığım dan gelinimi sormadım kimdir, kimin nesidir, nerelidir diye.
Torunum Mihriban Sultan Ortaokula başlayıncaya kadar senede bir kere gidiyorum Adana’ya, bir gece kalıp dönüyorum,
Ortaokuldan sonra gidip torununu da alıp Zileye dönüyorum üç dört hafta beraber kalıyoruz, tekrar alıp Adana’ya götürüyorum.
Annesinin babası olan( Veli ) dedesini hiç göremediği için beni iki dede şiddetinde seviyor.
Yine Mihriban Sultanı Adana’ya götürdüm ertesi güne biletimi aldım,
Dönmeden önce biraz gezmek istedim,
Evden birkaç yüz metre uzaklaştım ki tanıdık bir çift göz gördüm,
belleğimde kayıtlı bir çift göz.
Bende onda kayıtlı olmayım ki o da dikkat kesildi
Tamamen istem dışı birden ağzımdan çıkıverdi;
- Elif diye seslendim
--Efendim
diye cevap gelince
- Sensin değil mi Elifsin
Evet diyerek elini alnına götürdü baktı baktı
--Alii diyiverdi.
- Siz hâlâ Adana’da mısınız
-- Evet Adana’dan hiç ayrılmadım hep burdaydım dedi.
Boğazım kurudu nutkum tutuldu bir an konuşamadım.
Elif imdadıma yetişti
--Zamanın varsa gel şu parkta biraz oturalım istersen dedi
Mahcup bir vaziyette olur dedim.
Bir banka oturduk
Benim mahcup olduğumu görünce
Elif başladı söze
-- Sen evleninceye kadar bekledim,
-- Nasıl evlendirildiğini biliyorum mektuplaştığım arkadaşlarımdan öğrendim,
Rahmetli Annem;
--- Kızım ben sözümde durdum, daha beklemenin bir alemi yok dedi,
Bende hakkımda verilen karara rıza gösterdim ve evlendim,
--- Bir kızımız oldu, eşimde vefat etti,
---Kızımda evli, damadım sizin memleketten, yakınımda oturuyorlar
- --Bir kız torunum var, onlarla vakit geçiriyorum, yaşayıp gidiyorum.
Elif konuştukça ben biraz rahatladım.
Bende durumumu anlattım
--Bir oğlumun olduğunu, Adana’da yaşadığını, arada bir torunumu görmeye geldiğimi, sair zamanda Zile de yalnız yaşadığımı anlattım.
Eskilerden Annelerimizden Babalarımızdan Eşlerimizden bahsederek sohbeti derinleştirdik,
Hayli vakit geçmişti,
Elif;
-- Beni kızım bekliyordu dedi
-Bende Adana’yı biraz gezmek istiyorum yarin döneceğim dedim
Birbirimizin telefon numarasını alarak vedalaştık.
Zileye döndükten bir hafta sonra aradım, hal-hatır sorduk eskilerden konuştuk,
Bir hafta sonra Elif aradı
Derken telefonla görüşme peryotları her akşama kadar düştü,
Artık akşam görüşme saatini iple çeker oldum.
Ve bir ay geçmişti ki dedim;
Yarin Adana’ya geliyorum ama oğluma uğramayacağım, seninle yüzyüze görüşmek için geleceğim.
Elif
--Ne diyeceksen telefonda da söyleyebilirsin dedi
- Yok yanına geleceğim dedim
ve
buluşma yerini saatini belirledik.
Geri çevrilmeyeceğimi ümit ederek hazırlıklı gittim.
Buluştuk
Elif yerine oturdu,
Ben daha yerine oturmadan
Yekten ;
- Elif evlen benimle dedim
Elif tahmin ediyordu ki gülümsedi,
- -Çocukların fikrini almayalım mı dedi
- Hayır Annelerimizin kararını uygulayalım çocuklar hiç yokmuş gibi davranalım,
-Hiç haber de vermeyelim sonra söyleriz.
- Hadi gel Zileye gidelim işlemleri başlatalım.
-- Yok dedi Elif
Sen git işlemleri başlat nikâh gününden birgün önce gel beraber döneriz, bu arada benim de bazı işlerin var.
-Ama söz ver, çocukların haberi olmasın, sonra beraber gelir seninkine de benimkine de beraber söyler ve karşılıklı tanışırız...
Kararlaştırdığımız gibi onbeş gün sonra nikahımız kıyıldı,
Elif
Kızına birkaç gün şehir dışına bir arkadaşına gideceğini telaşlanmamalarını söylemiş.
İki gün geçmemişti ki torunum Mihriban Sultan aradı
---Dede yarin sana geliyorum beni Zile terminalinden al.
-Elife dedim ilk tanışman benim torunla olacak,
Sabah kahvaltıyı üçümüz birlikte yaparız dedim
Ertesi gün sabah, terminalden torunu aldım eve geldik,
---Dede ben mutfağa geçiyorum boğazım kurudu su içeceğim dedi
Mutfağa girmesiyle,
"Annee"
diye çığlık atması bir oldu,
Elife birşey mi oldu diye mutfağa koştum ki,
Mihribanla Elif birbirlerine sarılmışlar,
Şaşırdım kaldım öylece
-N’oluyor kızım
-N’oluyor Elif bana da anlatın neler olduğunu
Torunum ;
---Dede bu benim Elif anneannem
---Ne işi var anneannemin burda ?
Elifte şaşırmış
--Ali bu benim torunum Mihriban Sultan
Annesi Süreyya benim kızım,
-Eee Mihriban Sultan benimde torunum,
Babası Osman da benim oğlum
Allah’ım bu nasıl iştir,
Nasıl bir tevafuktur.
Torunum bir Elife bakıyor, bir bana bakıyor
--- Yav neler oluyor biriniz birşey anlatmayacakmısınız?
Gel oturalım kızım gel şöyle.
- Kızım Elif anneannen ile ben üç gün önce evlendik,
--- Eee anneanne hani sen bir arkadaşına gidiyordun
---Kızım deden Ali üç gün öncesine kadar arkadaşımdı, ben size yalan söylemedim ki.
O arada Süreyya aradı
--- Mihriban kızım dedenle buluştun mu,?
sen aramayınca ben aradım
---Anne dedemle de anneannemle de buluştum,
--- Kızım ne saçmalıyorsun, anneannen bir arkadaşına gitmişti.
---Anne o arkadaşı Ali dedem miş,
--- hani sen anlatmıştın ya "beşik kertmesi" olayını
---Eee anlattım
---İşte bu iki yaramaz çocuk "Beşik Kertmesi" yapamayınca,
Sizlerden de benden de habersiz
" Baza kertmesi"
yapmışlar
---O ne demek kızım
--- Anne bunlar gizlice buluşmuş evlenmişler, evlenmişler haberiniz olsun
-- Birşey daha söyleyim mi,
-- Ben okullar açılıncaya kadar gelmiyorum.
-- Burada Zile’de kalacağım bu iki yaramazla.
Hiç gelmeyen Osman efendi Süreyya’yı da alıp, ertesi gün damladı Zile’ye
Ortalık karıştı
Olsun " Su bulanmazsa durulmazmış"
Annelerimizin ahidlerine vefayı ;
Kırk yıl sonra,
Beşik kertmesi değilse bile
"Baza kertmesi" olarak (torunumun benzetmesiyle) göstermiş olduk.
0109/2024 - İ.ANİK
YORUMLAR
Sayın yazarım değerli hocam, muhteşem bir hikaye okudum kaleminiz daim olsun sağlıcakla. Saygılarımla.
İsmet ANİK
Hayırlı ve sağlıklı günler diliyorum
Selâm ve saygılarımla