Yaşayan evler. Anlayış notaları.
Umut nerede?
Hayat kiminle?
Bir şiire kaç kuruş ödenir?
Kalbim kırıldığında mı bitecekti zulüm
Öyleyse daim olsun dünyanın gürültüsü
Rüya iklimlerinde ellerim hareketsiz ve gezinen ruhum ışığın peşinde
Rüzgara çarpıyor gürültüler
Güneşi arzuluyorum
Sıhhatli bir yürekte topluyorum maziyi
Vuslat ezgileri söylüyor ihtiyaçlı dilim
Tam o esnada ruhumu hücreye kapatıyor gün batımı
Kalbime hükmediyor siyah çiçek
Güneşi arzuluyorum
Umut köşe başında nöbet tutuyor
Öyleyse koşsun ayaklarım
Gönlüm sevsin
Vuslat dedikleri vaha
Rengini rüya âlemlerinden almamış mı?
Ve sükunet ışıldayan çerağ değil mi ?
Güz geldi
Ressamın fırçasından sıçramış huzurlu tabloda
Cömert toprağın evladıyım
Manzarada renkler ile şekiller hayatla kol kola
Manzara öylesine aydınlık ve öylesine güzel ki
Anlatamıyorum
Bir ara başım dönüyor
Uykunun beşiğini sallıyor kuş sesleri
Kuş sesleri sevgiden ve yaşamaktan bahsediyor dünyaya
Kuş sesleri özgürleştiriyor umudu
Benim sırtlanlarım geceleri aç ulur ve ay ışığında uyurlar. Kalbimin yürümesi lazım gelen yollarda kalbim yürürken sadıktır verdiği sözlere. Nasıl mı? Gözyaşı vadisinden tereddüt etmeden çiçek toplayarak… Her fısıltının bir amacı vardır. Sessizliğinde büyüyen dünya, bir gün yaşayan evlerin hüznünü arşa çıkartır. Biliyorum, bunu söylemek çok saçma ama ben de çok emek verdim. Hayatta kalmak için çok çabaladım. Hayatımdaki insanlara karşılık beklemeden armağan ettim sevgimi. Gerekirse ziyaret ettim hüzünlerini. Ve sonra anladım ki Rabbim de bana berrak suyu, temiz havayı ve cömert toprağı hediye etti. Rabbimin sevdiği kuluyum. Rabbim beni seviyor dedim. Öyleyse ben de onu sevmeliyim. Ve Rabbimi sevdim.
Dünya nasıl bir hal alıyor? Hangi buzdan sert kayalara çarparak yetişiyor benliğim? Bu gidişatta doğru kalmak mümkün mü? Yaşamak mümkün mü?
Kiminin gözyaşı akıtması, kiminin sadeliği baş tacı yapması, kiminin ise sessizliği bozması makbuldür. Bunlar olmasaydı yürüyen robotlara dönüşmüştük. Robotlar ise her şeyi katleden canavarlardır. İçimizdeki yuvayı, içimizdeki hislenişte ses dalgalarının frekanslarını ve duygu bütünlüğünü ortaya koyan kalbimizin yaşamsal bulgularını yok eden odur.
Biraz bir araya gelebilsek yeniden insan olabilsek yeniden biz olabilsek ne kadar muhteşem olurdu. Bunun için bariyerleri ortadan kaldırmamız gerekmez mi? Küçük adımlarla belki… Belki gönül kırgınlığıyla… Ama evet, hayat dolu… Umutla hercümerç…
Yaşayan evler orada bir yerde. Evet, biz ayrıldık bahçelerden. Oysa bahçemiz bizim yuvamızdı. Yeniden bahçelerle haşır-neşir olmak için hayhuyu bırakıp sonsuza kadar kalbimizdeki cennetin kapılarına Rabbimizin ismini yazarak sonsuz aşkı misafir edelim evlerimize.
Yaşayan evler ayakta zor duruyor. Bir yanımız gitmek arzusuyla dolup taşıyor. Öbür yanımız daima kal diyenlere kulak kesilmiş. Sanırım hayat burada başlıyor. Umut hiç bitmedi.
Rüzgâra çarpıyor gürültüler. Cennetin anahtarı oluyor gürültü. Yüzümde evirilen bölük pörçük bir bilmece yüzünden sırata koşuyor ayaklarım.
.
.
.
Çiçeklere ve ağaçlara hürmet ederim
Ben dünyaya küsmedim..,
-son-
-Mahvash-