- 145 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çelişkiler girdabında yaşıyoruz
Örneklemeler ve tespitler; hem yerel hem de küresel planda somut karşılığı olan anlatımlardır.
Çoğaltılabilir, düzeltilebilir ve eksiltilebilirler. Ortalama olarak bir anlam yüklenmesini arzu ederim.
-İnsanlık yapmak istiyoruz ama muhatap nitelikli insan bulmakta zorlanıyoruz.
-Ağacın kovuğunda yalnız mı yaşayacağız artık?
-İnsan ve insana dair ne varsa ya gömmüşüz, ya bozmuşuz, ya da kirletmişiz.
-Ve bu duruma somut tanıklık etmesinler diye, hayvanlara da yaşam hakkını çok görüyoruz.
-Felsefe, genel ve kapsayıcı düşünce üretemiyor. Mantık, tutarlılık ve nitelik eksikliğimiz var.
-Üretilenleri bile içselleştirecek canlı sayısı çok az.
-Dini inançlar, ahlâk ve adalet üretmekte ve uygulamakta yetersiz kalıyor.
-Hukuk ilke, kural ve kurumlarıyla, adalet ulaşamıyor.
-Bilim, insanlığın hayrına, barışçıl teknoloji sunamıyor.
-Devletler; denge, denetim, adalet, özgürlük, üretim ve dayanışmada etkin rol alamıyor.
-Toprak, karın doyuramıyor.
-Su verimli kullanılamıyor.
-Hava yeterli ama kir, zehir ve mikrop taşıyor.
-İş var fakat çalışanlar yetersiz.
-İş gücü var ama uygun, yerel planda iş yok.
-Şükürler olsun, metre kareye üç düşünür/şair/yazar düşüyor fakat okur sayısı çok az.
-Sosyal medya, yazılarla dolup taşıyor, sosyallik ve toplumsal bilinç, sıfıra yakın.
-Konuşan bir ülke istiyoruz amma biz konuşurken susup hazır ola geçen bir toplum kurguluyoruz.
-Zeki insanları seviyoruz fakat bizden zeki ve çalışkan birisini tehlike olarak görüp; her türlü kurnazlık ve politik ayak oyunlarıyla pasif hale getiriyoruz.
-Köy sayısı çok fakat üreten çiftçi az.
-Bazı köyler; ekmek, yumurta, un, süt ve sebzeyi şehirden satın alıyor.
-Üniversite sayısı çok fakat bilim ve teknolojik somut bir üretim yok.
-Canlı çok, insan az.
-İnsan çok, anayasal yurttaşlık bilinci zayıf.
-Anayasa var fakat içeriği sıkça değişmekten onun da kafası karışık.
-Edebiyatımız kuvvetli fakat edepten yoksun yönlerimiz de var.
-Kardeşlik, dostluk yaygın ama inanç, tarikat, parti, menfaat, haz, şatafat ve kadeh merkezli birliktelikler, geçici bir çekim gücüne dayalı.
-Üç tarafımız denizlerle çevrili fakat balıkçılık yetersiz, deniz yoluyla ulaşım bir alternatif oluşturmuyor. Kendini boğulmaktan kurtaracak kadar yüzücü sayısı az.
-Dört mevsim güneş alan bir ülkeyiz. Güneşten elektrik üreten santrallerimiz, güneşi az gören Almanya’ya göre çok az.
-Nüfus artış oranımız azalınca, göçmen stoğu ile bu açığı kapatmaya çalışıyoruz.
-Tarih, medeniyet, turizm ve doğal güzellik zenginiyiz. Fakat iç ve dış turizm hareketi ve kapasitemiz, yeterli düzeyde değil.
-Nitelikli personelimizi, beyin göçü ile ülke dışına kaçırıyoruz. Dışardan daha niteliksiz personel almayı başarı zannediyoruz.
-Fındık, çay, tütün, ceviz, kiraz vb. ürünlerin yoğunluklu üretim merkeziyiz. Fakat bu ürünlerin uluslararası ticaret borsası yurt dışında.
-Antidemokratik ve adaletten yana sorunlu bir sisteme karşı çıkanların bilgi, birikim, bilinç, altyapı ve donanımlarını inceleyiniz. Birçoğunun, mevcut noksanlıkları bile hak edecek bir düzeyde olmadıklarını görürsünüz.
Elbette ki; sizlerin de tespit etmiş olduğu çelişkiler yumak olmuştur. İlave olarak toplumun bilgi ve faydasına sunmak isterseniz yazının altına yorum olarak ekleyebilirsiniz.
Samsun, 26.08.2024
Ali Rıza Malkoç
arm.web.tr
YORUMLAR
Bir dokun bin ah işit misali bir yazı olmuş. Toplum psikolojik ve sosyolojik olarak bir dolu olumsuzluk içinde ve biz de bunun içinde yaşamaya çalışıyoruz... Az gelişmişlik kısır döngüsünü ya da gelişmekte olan ülke kısır döngüsünü kırıp bir türlü gelişmiş ülke kategorisine geçemedik. Üzülüyor insan gerçekten. Tarım ve hayvancılığa gereken önem verilmiyor, tarım ile sanayinin birlikteliği de es geçiliyor, oysa yarın kömür de biter petrolde biter, doğal gaz da biter, bitecek mutlaka, ama toprak ananın verdiği kıyamete kadar sürer gider. Bu çarkı ancak çalışarak ve üreterek kırabiliriz ... Daha yazacak çok şey varda neyse... Kutlarım...
Ali Rıza Malkoç
İlginize teşekkürler.
1. Mutluköy
2. Çalışma atölyemiz
Adlı kitaplarımı okumanızı öneririm.