- 131 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
HZ. MUHAMMED'İN ÇOK EVLİLİĞİNİN ARKA PLANI
Hz. Muhammed’in Çok Evliliğinin Arka Planı:
Çok evliliğin sebepleri ve sonuçları:
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Hz. Muhammed’in çok kadınla evlenmesi tartışma konusu olmuştur. Tabi bazı insanlar İslam’a, Hz. Muhammed üzerinden saldırarak kötüleme yolunu tercih ederken, bazı insanların da bilgi yetersizliğinden dolayı Hz. Muhammed’in evliliklerine kötücül gözle baktıklarını düşünüyorum. Bu nedenle, Hz. Muhammed’in çok kadınla evlenmesini Hz. Muhammed’in kadın düşkünü olduğu yalanını uyduruyorlar. O dönemin sosyo-kültürel yapısını araştırmayanlar şayet gerçeği görmek istiyorlarsa Hz. Muhammed’in gençlik yıllarındaki yaşantısına bir baksınlar. Görecekler ki; o dönemlerde Hz. Muhammed, hiçbir kadınla ilişki kurmamıştır. Oysa o dönemin erkekleri kadınlarla ilişki kuruyor ve eğleniyorlardı. Kâbe, Mekke ve Medine şehirlerini yöneten güçlü, azgın ve sapkın kabileler vardı. Dokuz kabile bir araya gelerek bir federasyon kurmuştu. O dönemin insanları bu 9’lu çetenin insafına terk edilmişti. Bu kabileler, başka kabilelere baskınlar düzenliyor ve kervanları basıyorlardı. Bu baskınlarla mal-mülk sahibi olurken; kadınları, kızları ve gürbüz erkek çocuklarını da köle pazarlarında satıyorlardı. Bazı kadınları ve kızları önce haremlerine alıyor, sonra genelevlere satıyorlardı. Kadınların can ve mal güvenliği kalmadığı için kendilerine uzanacak bir ele tutunmak ve hayatta kalmak istiyorlardı. O dönemin şartlarında köle kadınlarla evlenmek utanç verici görüldüğünden imkansızdı. İslam Peygamberi, azgın kabile reislerinin kendisine sunduğu bu köle kadınların ücretlerini ödeyerek azat ediyordu. Azatlı köle kadınlar, kendi başlarına çaresiz yaşamayacağını söyleyip, ya evlilik yoluyla ya da Peygamber Muhammed’in himayesinde kalmayı tercih ediyorlardı. Hz. Muhammed, bazı kadınlar ile evliliği tercih etmiş; çaresiz bazı azatlı kadınları da himayesine almıştı. Böylece Hz. Muhammed’in etrafında çok sayıda sığınmacı kadın oluşmuştu. Bazı dini kaynaklar, bu sığınmacı kadınları da Hz. Muhammed’in eşleri olarak anlattıkları için bu konu istismar edilmiştir. İslamın hızla yayıldığı dönemlerde kadınlar, Hz. Muhammed ile görüşebiliyor, sorunlarını dile getirebiliyorlardı. Ancak mahrem konuları soramıyorlardı. O sebepten dolayı; Hz. Muhammed’in eşleri, kadınlara mahrem konularda bilgi vermeye başlamıştı. Bu faaliyet, kadınların İslamın anlaşılmasında ve yayılmasında önemli roller üstlendiklerini gösteriyor. Pek çok dini kaynakta, Peygamber eşlerinin diğer kadınlara dini konularda öğretmenlik yaptığı da anlatılmaktadır. Bu gerçekler, Muhammed Peygamber’in neden çok kadınla evlendiğinin bir başka gerekçesidir. Bir başka gerekçe ise kabileler, sosyal statülerini güçlendirmek istiyordu. Hz. Muhammed Kureyş kabilesindendi ve güçlüydü. Hz. Muhammed, diğer kabilelerden gelen evlilik yoluyla akrabalık teklifini kabul etmekle etrafında olan veya oluşabilecek düşmanlığı da azaltmayı düşünmüştür.
Hz. Muhammed, Yahudi olan Evs ve Hacret kabileleriyle barış içinde olduğu halde evlilik yoluyla akrabalık kurmamıştı. Akrabalık kurduğu kabileler genellikle sorun yaşadığı kabilelerdi. Örneğin; Ebu Süfyan’ın kızı Ümmü Habibe Hz. Muhammed ile evlenerek hem düşmanlığı sona erdirmiş hem de babası Ebu Süfyan’ın Müslüman olmasına vesile olmuştur. İslam peygamberi Muhammed’in farklı kaynaklarda geçen 9 ile 19 kadınla evlendiği düşünülmektedir. İranlı araştırmacı Ali Daşti ise Muhammed’in evlendiği 23 kadının listesini vermiştir. Evlilik olarak kaydedilen kadınların arasında cariye ve savaş esirlerinden hediye edilen isimler de bulunmaktadır. Bunlar, evlilik olarak kaydedilse bile İslam kültüründe cariyelerin statüsü ayrıdır ve bu kadınlarla cinsel beraberlik için nikah işlemi yapılmazdı.
Hz. Muhammed’in hayatı Hicret öncesi (Mekke: 570-622) ve Hicret sonrası (Medine, 622-632) olmak üzere ikiye ayrılır. Hz. Muhammed, evliliklerinden 2’si hariç tümünü Hicret sonrası döneminde yapılmıştır. Medine döneminde Hz. Muhammed’in her bir eşi için Mescid-i Nebevinin duvarlarına bitişik odalar yapılmıştır. Hz. Muhammed vefat ettiğinde, geride 9 dul kadın bırakmış ve bu kadınlar müminlerin anneleri sayıldığı için ömürleri boyunca evlenmemiş; güven içinde yaşamıştır. Buraya kadar olan bilgiler, İhsan Eliaçık’ın Zanka TV’de yaptığı açıklamasına dayanıyor. Bu konuyu kaleme alan çok sayıda kitap yayınlanmıştır.
Arap kültüründe evlilikler, kabile ihtiyaçlarına göre planlanır, kabile içinde ve diğer kabileler arasında ittifaklar oluşturma amacıyla yapılırdı. Watt’a göre Muhammed’in bütün evlilikleri arkadaşlık ilişkilerini güçlendirme politikasına hizmet ediyordu ve Arap gelenekleri üzerine kurulmuştu. Esposito, Muhammed’in bazı evliliklerinin dul kadınlara yeni bir yaşam şansı vermeyi amaçladığını ifade eder. Francis Edwards Peters’a göre; Muhammed’in evlilikleri hakkında genellemeler yapmak zordur; onlardan bazıları politik, bazıları acıma, bazıları savaşta eşi ölen kadınların sokaklarda zorluk çekmemeleri ile ilgiliydi.
Muhittin Akgül, Muhammed’in eğitim-öğretim, sosyal, dini-teşrii (şeriat ya da yasa koyma) ve siyasi sebeplerle evlilikler yaptığını ifade eder. Hz. Muhammed’in evliliklerinden biri de Zeyneb bint-i Cahş ile evliliğlidir. Zeyneb bint-i Cahş, Hz. Muhammed’in halası Umeyme bint, Abdülmuttalib‟in kızıdır. Dolayısıyla Zeyneb ve beşkardeşi Hz. Muhammed’in ilk kuzenleriydi. Zeyneb, yetenekli bir tabakçı ve deri işçiliği yapıyordu. Paraya ihtiyacı yoktu fakat çalışmasına devam ediyordu. İlk Müslümanlardan olan Zeyneb, kardeşi Abdullah ile birlikte Medine’ye hicret etmişti. Hz. Muhammed, Zeyd bin Hârise’yi evlat edinmiş; halasının kızı Zeyneb ile Hicret’in 5. yılında evlendirmişti. Boşanmanın asıl kaynağı; Zeynep’in asil bir aileye mensup, kocası Zeyd’in ise daha önce bir köle ve sonradan hürriyetine kavuşan biri olması eşler arasında statü farklılığı oluşturmuştu. Zeyneb bint-i Cahş, eş olarak Zeyd bin Hârise‟ye ısınamamış, ailede geçimsizlik baş göstermişti. Zeyneb bint-i Cahş, bu evliliği sürdürmek istemiyor, Hz. Muhammed’in isteği üzerine sabrediyordu. Zeyd bin Hârise, evliliklerinin birinci yılı dolmamışken Muhammed’e, "Yâ Resûlallah! Ben, ailemden ayrılmak istiyorum" dedi. Hz. Muhammed; “hanımını tut ve Allah‟tan kork.” diye cevap verdi. Zeynep bint-i Cahş’ın, iddeti Zeyd bin Hârise’den boşandıktan sonra bekleme süresi dolmuştu ve 35 yaşındaydı. Hz. Muhammed’e bir gün eşi Aişe ile sohbet ederken vahiy gelir. Vahiy şöyledir “Hani sen, Allah’ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet vediğin kişiye; "eşini yanında tut ve Allah’tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Allah’ın açığa vura-cağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu seninle evlendirdik ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri zaman onlarla evlenme konusunda mü’minler üzerine bir güçlük olmasın..."(Ahzab Suresi: 37-38)
Şimdi bu evlilikle ilgili tartışmalara ve yorumlara bakalım: Eleştiriler: Bu sûre ve ayetlerle ilgili olarak vahyin Allah’ın arzularından ziyade Muhammed’in arzularını yansıttığı şeklinde çok eleştiriler yapılmıştır.
İslami yorumlar: "Biz onu sana zevce yaptık" ayetiyle bağlantılı olarak, bu nikahın Arap geleneklerini bozan ilahi bir emir ve şer’î hüküm olduğuna inanılır. Bu hükmü toplumda yerleştirmek için Hz. Muhammed’in, Allah tarafından Zeynep ile evlendirildiğine inanılır. İslam öncesi dönemde evlatlık, öz evlat gibi görülür, öz evladın bütün haklarına tabi tutulurdu. Bir evlatlığın hanımıyla evlenmek, geleneğe göre babaya yasaktı. Bu döneme ait evlat edinme anlayışını İslamiyet ortadan kaldırarak, evlatlık olanı sadece bir din kardeşi olarak kabul etmiş ve evlatlığın boşadığı kadını / kadınları nikahlama hususunu manevi babalara helal kılmıştır. (Ahzab Suresi: 4-5) “Allah, evlâtlıklarınızı öz oğullarınız olarak tanımadı. Bu, mücerret sizin ağızlarınızdan çıkan bir sözden ibarettir. Hâlbuki Allah hak söyler ve kullarını doğru yola sevkle hidayette kılar. Evlat edindiğiniz kimseleri babalarına nispet edin...”(Ahzab Suresi: 4- 5) Kaynak: İhsan Eliaçık, Zanka Tv.
Görüldüğü üzere, bir kısım insanların iddia ettiği gibi Hz. Muhammed, halasının kızı Zeyneb’e göz diktiği için evlenmedi. Zeyneb ile evlenme niyeti olsaydı, zaten Zeyd ile evlendirmez, kendi nikahına alırdı. Hem Zeyd, hem de Zeyneb boşanmak istediği halde Hz. Muhammed buna razı olmamış, evliliğin devamını ısrarla istemişti. Ayetlerden de anlaşıldığı üzere bu evlilik Allah’ın istemesiyle gerçekleşmiştir. Bu ayet ile yanlış işleyen Arap örfü de ortadan kaldırılmıştır.
Hz. Muhammed’i çok evliliği üzerinden eleştirenler, Hz. Muhammed’in devrimci liderliğini, nebiliğini ve peygamberliğini neden hiç okumazlar ve anlamazlar. Söylediği sözlerin hem Arap toplumuna hem de tüm insanlığa yönelik olduğunu neden anlamak istemezler.
23 yıllık Peygamberliği döneminde, Medine Sözleşmesiyle 622 yılında Medine Site Devleti’ni kurdu; sosyal adaleti ve barışı temin etti. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesini, ribayı, kabileler arası husumetleri, köleliği ve cariyeliği ortadan kaldırdı. Hakça paylaşımın yaşandığı bir İslam dünyası kurdu. İşte Hz. Muhammed’in Veda Hutbesi: “Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha buluşamayacağım. Ey insanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da böyle mukaddestir; her türlü taaruzdan korunmuştur. Ashabım! Yarın Rabbininize kavuşacaksınız. Ve bu günkü her hâl ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız! Sakın benden sonra eski delaletlere dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki, bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş bulunur. Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin! Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz, kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Ve onların namuslarını ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Ey Müminler! Size iki şey bırakıyorum ki, siz onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Onlar, Allah’ın Kitabı Kuran-ı Kerim ve sünnetimdir. Müslüman, Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz, gönül hoşluğu ile kendisi vermiş olması müstesna, helal değildir.”
“Ey insanlar! Yarın beni sizden soracaklar, ne dersiniz? diye sordu. Ashab-ı Kirâm: “Allah’ın risaletini tebliğ ettin; risalet vazifeni ifa ettin, bize vasiyet ve nasihatte bulundun! diye şehadet ederiz” dediler. Bunun üzerine Hz. Muhammed, şehadet parmağını göğe kaldırıp; sonra da cemaat üzerine doğrultarak; üç defa “Şahid ol Ya Rab” dedi ve şöyle devam etti sözlerine: “Ey insanlar! Cenab-ı Hakk’a hamd ve sena, tekbir ve tahlilden sonra derim ki; sizi Allah’ın kitabına bağlayan Peygamberinizin sözlerini iyi dinleyiniz ve ona itaat ediniz!”
Böylece Hz. Muhammed’in neden çok kadınla evlendiği, Arap toplumunda hangi radikal kararlar alarak düzeni sağladığı da umarım anlaşılmış oldu.
YORUMLAR
Güzel ve doyurucu bir açıklama için önce teşekkürler... Bizler bazı münafıklar gibi konunun saçma sapan tartışmalarına girmiyoruz. Kainatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed sav. Ne kadar kadına evlenmişse bunun bir hikmeti vardır diye düşünürüz. Bu evlendikleri kadınlardan nikahı altına aldıklarının bir çoklarıyla gerdeğe bile girmemiştir. Ama tabi onlar yine de bizim ve bütün Müslümanların anneleridir. Ahirette de Hazreti Muhammed sav.'in hanımları olarak anılacaklardır... Bir kabilenin kızını almakla o kabile belki o gün toplu olarak İslam'a ısındırılmıştır... Yani konunun aslında sosyolojik ve psikolojik de böyle bir boyutu vardır. Bu konuları herhangi ortamlarda tartışmaya açanların ise tamamen art niyetli olduğu malumumuzdur... Kutlarım güzel yazınızı...