- 173 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Toplumsal Sağlık ve Ahlak
Gelişimin Gerçek Ölçütleri Üzerine Bir İnceleme
Bir toplumun sağlıklı gelişimi, tıpkı bir organizmanın gelişimi gibi dengeli ve bütünsel bir süreç gerektirir. Bir bedende herhangi bir organın gelişmemesi ya da zamanla işlev kaybı yaşaması, o organizmanın genel sağlığını tehlikeye sokar. Aynı şekilde, bir toplumda da bazı alanlarda gelişim kaydedilirken, diğer alanlarda gerileme yaşanıyorsa, o toplumun genel sağlığı sorgulanmalıdır. Bu yazımda, toplumsal gelişim ve ahlak arasındaki ilişki ele alacağım, bir toplumun sağlıklı olup olmadığını değerlendirmenin yalnızca maddi başarılarla ölçülemeyeceği açık bir gerçektir. Özellikle, Türkiye gibi ülkelerde gözlenen siyasal manipülasyonlar ve toplumsal hastalıklar da kapsam alanıma girmektedir.
Toplumsal gelişim, yalnızca ekonomik, teknolojik veya askeri başarılarla değil, aynı zamanda ahlaki değerlerle de ölçülmelidir. Ahlak, bireylerin ve kurumların doğru ve yanlış arasındaki ayrımı yapabilme kapasitesiyle ilgilidir. Bir toplumda ahlaki değerler zayıfladığında, toplumsal dokuda ciddi bozulmalar meydana gelir. Örneğin, bir ülkenin silah, tank, füze gibi askeri başarılar elde etmesi, o toplumun sağlıklı olduğunu göstermez. Eğer aynı toplumda eğitim sistemi çökmüş, gençler umutsuzluğa kapılmış, ahlaki çöküntü artmışsa, o toplumda ciddi bir dengesizlik olduğu açıktır.
Eğitim, bir toplumun geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Eğitim sisteminin çökmesi, toplumun geleceği açısından son derece tehlikelidir. Eğitimsiz bir toplum, ahlaki değerlerini kaybetmeye ve yozlaşmaya açıktır. Eğitim aynı zamanda ahlakın da bir parçasıdır; çünkü eğitimli bireyler, doğru ve yanlış arasındaki ayrımı daha iyi yapabilirler. Türkiye gibi ülkelerde eğitim sistemindeki çöküş, gençlerin umutsuzluğu ve gelecek kaygısı, toplumsal sağlığın bozulduğunun bir göstergesidir.
Toplumsal hastalıklar, ahlaki değerlerin zayıflamasıyla birlikte ortaya çıkar. Bu hastalıklar arasında yalan, dolandırıcılık, hırsızlık, rüşvet, fuhuş, aile yapısının dağılması, açlık, sefalet ve aşırı zenginleşme gibi olgular yer alır. Bu tür hastalıklar, bir toplumun temelini oluşturan güven, adalet ve eşitlik gibi değerlerin yok olmasına yol açar. Bu noktada, siyasal manipülasyonların rolü de büyüktür. Siyasal iktidarlar, genellikle bir başarıya odaklanarak, diğer tüm sorunları göz ardı etmeye ve halkı bu başarıya odaklanarak manipüle etmeye çalışırlar.
Siyasal manipülasyon, toplumun belirli başarılarla kandırılmaya çalışılması anlamına gelir. Örneğin, bir hükümet askeri başarılarını öne çıkararak, eğitimdeki çöküşü, ekonomik eşitsizlikleri veya ahlaki çöküntüyü gizlemeye çalışabilir. Bu tür manipülasyonlar, halkı yanlış bir başarı algısına yönlendirir ve gerçek sorunların göz ardı edilmesine neden olur. Türkiye gibi ülkelerde, siyasal iktidarların askeri başarıları yücelterek, toplumsal sorunları göz ardı etmesi sıkça rastlanan bir durumdur. Bu tür bir anlayış, toplumun gerçek gelişimini engeller ve ahlaki değerlerin daha da zayıflamasına yol açar.
Bir toplumun sağlıklı yaşaması için en temel koşul ahlaktır. Ahlaki değerlerin zayıfladığı bir toplumda, diğer tüm başarılar anlamsız hale gelir. Eğitim, adalet, eşitlik ve ahlak gibi değerler, toplumsal sağlığın temel taşlarıdır. Bu değerler zayıfladığında, toplumun genel sağlığı tehlikeye girer. Siyasal iktidarların bu değerleri göz ardı etmesi ve halkı yalnızca maddi başarılarla kandırmaya çalışması, uzun vadede toplumsal çöküşe yol açar.
Sonuç olarak, bir toplumun sağlıklı gelişimini tamamlaması, yalnızca maddi başarılarla değil, aynı zamanda ahlaki değerlerle de ölçülmelidir. Ahlak, bir toplumun temelini oluşturan en önemli değerdir. Eğitim sistemi çökmüş, gençler umutsuzluğa kapılmış ve ahlaki değerler zayıflamış bir toplum, sağlıklı bir toplum olarak değerlendirilemez. Siyasal manipülasyonlar ve toplumsal hastalıklar, bu çöküşü hızlandıran unsurlardır. Toplumsal sağlığın korunması için ahlaki değerlerin güçlendirilmesi ve gerçek sorunların göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde, toplumlar sağlıklı bir gelişim süreci geçirebilir ve geleceğe umutla bakabilir.
Bahadır Hataylı/19.08.2024/10.40/Namazgah/İST
YORUMLAR
Bir özlü söz ''İktisat geçimin, güzel ahlâk da dinin yarısıdır.'' der... Kimi zaman ''Toplumun Çivisi çıkmış.'' derler, toplumsal bozulma olduğu zaman ki uzun zamandır biz bu bozulmayı yaşıyoruz. Her nesil kendinden bir önceki nesli beğenmiyor. İletişim araçlarının anormal derecede artması bilgi ve her türlü görsele ulaşmak bilimsel açıdan bakarsak iyi bir şey gibi görünse de ahlaki çöküntüyü de tetikledi ve beraberinde getirdi... Saygı sevgi, ahlak, diğerkâmlık, kardeşlik , komşuluk, bunlar unutulma yolunda hızla ilerliyor... İşin büyük kısmı aile de yani ebeveynlerde bitiyor. Televizyon dizileri bile aileye dinamit koyuyor ve bizim buna sesimiz çıkmıyor, koyun gibi bir toplum olduk vesselam... Biraz tepkili olsak bir şeyleri değiştirmek adına belki çok farklı olmasa da yine de bir şeyleri değiştirmek için umudumuz olacak... Kutlarım ...
Ahmet Zeytinci tarafından 22.8.2024 22:44:23 zamanında düzenlenmiştir.