- 290 Okunma
- 9 Yorum
- 16 Beğeni
ANAMIN HÂNEKLERİ Yokluğun Dibi
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
ANAMIN HÂNEKLERİ
Yokluğun Dibi
Debbelere su koyung da anam, dam başa koyung.
Güneşte kaynar heç yoksa, biz işten gelinçiye kader.
Kolay mı eling işinde çalışmak, tozun torpağın içinde, kaynar güneşin altında?
Ah bu yokuğun gözzü kör olsung!
Ne’dek aney kurban ne’dek?
Feleğe nazım geçse’di küççük yaşta anasız, genç yaşta kocasız kalmazdım!
Deee!
Ağzıma bakıp durmayıng ele!
Hele şu kuyudan su çeking de, debbeleri doldurup dama koyung.
Yapıcı Hacı kimi, hânekleri yaporum da, bahtımı yapamorum yavrum.
Şu yapıcı Haci’ nin avradı Sabo ’ ya nasıl imrenorum.
Elini sıcak sudan soğuk suya vurmor.
Herifi gidor aylarca gelmor eve. Minara yapor getiror parayı avradın eline veror.
Avrat hanım hatın evinde oturor.
Bir tene de evlatlık aldılar uşakları olmor deying.
Kefleri beyde yok vallah!
Allah daha çok vere !
Gözüm yok kimsenin ne malında ne mülkünde.
Herkeş kaderini yaşar ne’ dek?
De hele yallah götürüng şu dedbeleri.
Çimer çimer çıkarsığız akşam eve gelinçi.
Feâlbaşı bizi almadan giderse böyün aç kalırık.
Tez olung!
İşte böyleydi günlerimiz babamın ölümünden sonra!
Çalışmak,kendi alın terimizle gün kazanıp gün yemek ne büyük mutluluktu.
Şimdi düşünüyorum da, o günlerde biz yokluğun yoksulluğun dibine vurmuşuz da kimseye halimizi belli etmemişiz,halimiz bu deyip dert yanmamışız.
Çalışmışız gece gündüz!
İsyan etmeden, söylenmeden, ağlamadan, üzülmeden.
Tek kurtuluşun çalışmak olduğunu bilmişiz.
Çalmadan, çırpmadan sadece çalışmayı bilmişiz.
Bazen kuru ekmeklerle ekmek aşı, bazen bulgur ya da simit aşı.
Bazen Kölük aşı.
Böyün de balcanı ,biberi zeytinyağı ile kavurup, üstüne de samırsaklı tomates öldürüp döküng de yiyek kele kızım deyince anam deymeyin keyfimize!
Biz gerçekten yokluğun dibini görmüşüz bir kaç yıl.
Ta ki ben üniversiteyi bitirip te öğretmen oluncaya kadar.
Ama bu nasıl bir azimdir ki tam beş yıl boyunca okyanusların deli dalgalarında kulaç atıp kıyıya ulaşmışız.
Anamın deyimiyle ,"deveyi düze çıkarmışız."
Ne mutlu alın terini ekmeğine katık edebilenlere!
Ne mutlu geçmişini unutmayıp daima mütevazı kalabilenlere!
Ne mutlu kimsesizlerin kimsesi olabilenlere!
Ne mutlu görüp te görmezden gelmeyip yol gösterici olabilenlere!
21.08.3024
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
YORUMLAR
Yürek esintiniz aldı götürdü bizi nerelere ah, nerelere.
İçtenlikle tebrik ediyorum sevgili hocam.
İçten selam sevgilerimle kıymetli öğretmenim
AYRIKOTU
Duyarlı gönlünüze sağlık 🙏♥️
………
Feleğin cilvesiyle müptelâ olduk, aşk badesinden içmeden gam kadehinden nasiplenmişiz. Dünya bir handır, biz de o handa misafiriz; her mihneti seve seve kabul ettik. Sabırla gönlümüzü besleyip cefâ dolu dünyada kalmaya çalıştık.
“Sabrın sonu selâmet,
Cefâ çekenin ferâmeti.”
Her dem sabır iksiriyle gönlümüzü besledik, gam zülfünün mestinde kendimizi bulduk. Mihnet ile yoğrulmuş ekmek, tatlı gelir; sabır, âşıkların en güzel süsüdür. Her gece sabırla leyl-i yâr gibi oldu.
“Sabırla geçen her gece,
Gönülleri ferahlatır.”
Her bir nefeste gönlümüzü arındırdık, sabrın lezzetini tattık. Feleğin çemberinden geçerken düşe kalka yürüdük, mihnetin ardında safa ve cefânın sonunda vefa olduğunu biliyoruz.
“Gönül çileyle yoğrulmuş,
Sabırla pişmiş bir aş.”
Ve o kaçınılmaz son….
Feleğin bağında güller topladık, sabırla beslenmiş her gül aşk nâmı taşır. Âşıkların nasibi sabırla doludur, feleğin pervazında dönen bahtımız ancak sabırla şâd olmuştur.
………..,
AYRIKOTU
Gönlünüz var olsun
Selam ve saygılarımla 🙏
Ne mutlu, yolu iş, eli aş tuttuğu zaman da, kendisi olabilene.
Etkileyici. Bir kaç kez okuyacağım. Ama şivenin hangi bölgeye ait olduğunu çözemedim.
Hürmetlerimle efendim
AYRIKOTU
Var olunuz!
Kilis şivesiydi.
Teşekkürler 🙏