- 211 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Güvenirliğini Yitirenlerin Sayısal Üstünlüğe Olan Bağlılığı
Günümüzde, sayısal üstünlüğün bir anlam ve değer ölçüsü olarak kullanılması, toplumsal ve bireysel düzeyde derin bir ahlaki çöküşe işaret etmektedir. İnsanlar, güvenirliğini yitirdiklerinde, değer sistemlerini korumak yerine sayısal üstünlükle övünmeyi tercih eder hale gelmişlerdir. Ancak bu durum, içleri çürümüş bir ağacın rüzgârda savrulması gibi, bir gün gerçeklerle yüzleşmenin kaçınılmaz olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu çalışmamda, sayısal üstünlükle övünmenin arkasındaki psikolojik ve sosyolojik nedenler, bu eğilimin toplumsal yapılar üzerindeki etkileri ve Kur’an-ı Kerim’den örneklerle bu durumun ilahi bakış açısıyla nasıl değerlendirildiğini ele alacağım.
İnsan doğası gereği, güvenlik ve aidiyet ihtiyacı duyar. Bu ihtiyaçlar, bireyleri bir gruba ait olma arayışına iter. Ancak, bu arayış, bazen bireylerin ahlaki değerlerini ve doğruluklarını göz ardı etmelerine neden olabilir. Sayısal üstünlük, bireylere bu güvenliği sağlar gibi görünse de aslında sadece geçici bir rahatlama sunar. Zira gerçek güven, sayısal üstünlükte değil, ahlaki değerlerin korunmasında yatar.
Sayısal üstünlükle övünme eğilimi, genellikle bireylerin içsel yetersizlik hislerinden kaynaklanır. Güven ve özgüven eksikliği yaşayan kişiler, bu eksikliklerini örtbas etmek için kalabalıklara sığınır ve sayısal üstünlükle kendilerini değerli hissetmeye çalışır. Ancak, bu yaklaşım, sadece bireylerin gerçek kimliklerini ve potansiyellerini göz ardı etmelerine yol açar.
Sayısal üstünlük, bireylerin toplumsal onay ve statü arayışını da tatmin edebilir. Kalabalıklar içinde yer almak, bireylere bir güç hissi verir ve onları toplumda daha değerli kılar gibi görünür. Ancak, bu yanılsama, bireylerin ahlaki değerlere bağlı kalmak yerine, toplumun genel eğilimlerine uymalarına yol açar. Bu da toplumun geneline yayılan bir ahlaki yozlaşma sürecini başlatır.
Bir toplumda sayısal üstünlükle övünmek, ahlaki değerlerin zayıflamasına neden olur. Toplum, doğruluk, adalet ve dürüstlük gibi değerleri göz ardı eder ve sadece kalabalıkların peşinden gitmeyi tercih eder. Bu durum, bireyler arasında güvenin sarsılmasına, adaletin zedelenmesine ve toplumsal bağların kopmasına yol açar.
Sayısal üstünlüğe dayalı bir toplumda, bireyler çıkarcılık ve bireyselcilik eğilimlerine kapılır. Herkes, sadece kendi çıkarlarını korumak ve sayısal üstünlüğü elde etmek için hareket eder. Bu da toplumsal dayanışmanın zayıflamasına, bireyler arasında rekabetin artmasına ve sonuç olarak toplumun genel bir ahlaki çöküşe sürüklenmesine yol açar.
Sayısal üstünlük, iktidar ve güç arzusunu da tetikler. Bireyler, sadece kalabalıkların desteğini almak ve iktidar elde etmek için hareket ederler. Bu durumda, ahlaki değerler ve doğruluk ikinci planda kalır. Bu da toplumda adaletin ve dürüstlüğün zayıflamasına, yozlaşmış bir iktidar anlayışının yerleşmesine yol açar.
Kur’an-ı Kerim, birçok ayetinde kalabalıkların ardından gitmenin tehlikelerine dikkat çeker. Özellikle, insanları sadece sayılarla ölçmenin yanlışlığı vurgulanır. Örneğin, En’am Suresi 116. ayette şöyle buyrulmuştur: "Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar, ancak zanna uyarlar ve sadece yalan söylerler." Bu ayet, sayısal üstünlüğün, bireyleri doğru yoldan saptırabileceğine dikkat çeker.
Kur’an-ı Kerim, adalet ve doğruluk konularında birçok vurgu yapar. Hucurat Suresi 13. ayette, Allah katında üstünlüğün ancak takva ile olduğu belirtilir: "Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır." Bu ayet, sayısal üstünlüğün bir anlam taşımadığını, önemli olanın ahlaki değerler ve takva olduğunu vurgular.
Kur’an-ı Kerim, aynı zamanda yozlaşmanın ve ahlaki değerlerin zayıflamasının toplumsal sonuçlarına da dikkat çeker. Hud Suresi 117. ayette buyrulmuştur: "Rabbin, halkı ıslah edici olduğu sürece, haksızlıkla, ülkeleri helak edecek değildir." Bu ayet, bir toplumun ahlaki değerlerini koruduğu sürece, Allah’ın o toplumu koruyacağını, ancak yozlaşmanın kaçınılmaz bir çöküşe yol açacağını belirtir.
Günümüzde birçok siyasi parti, sayısal üstünlükle övünmeyi bir başarı ölçüsü olarak kabul etmektedir. Ancak, bu durum, partilerin ahlaki değerleri ve doğruluğu göz ardı etmelerine yol açabilir. Sadece kalabalıkların desteğini almak için yapılan politikalar, uzun vadede topluma zarar verebilir. Bu da toplumun genel bir ahlaki çöküşe sürüklenmesine neden olabilir.
Sosyal medya, sayısal üstünlüğün en yoğun olarak yaşandığı alanlardan biridir. İnsanlar, takipçi sayılarıyla, beğenilerle ve paylaşımlarla kendilerini tanımlamaya çalışmaktadır. Ancak, bu sayısal üstünlük, genellikle içi boş bir başarıdır. Sosyal medyanın bu şekilde kullanılması, bireylerin gerçek değerlerden uzaklaşmasına, sadece dışarıdan gelen onay ve destekle tatmin olmalarına yol açar.
Ekonomik alanda da sayısal üstünlükle övünme eğilimi yaygındır. Şirketler, çalışan sayıları, ciro miktarları ve pazar payları gibi sayısal verilerle kendilerini tanımlamaya çalışır. Ancak, bu sayılar, şirketlerin ahlaki değerlerini ve toplumsal sorumluluklarını göz ardı etmelerine yol açabilir. Sonuç olarak, toplumda ekonomik adaletsizlikler artar ve ahlaki çöküş hızlanır.
Bir toplumun ahlaki değerlerini yeniden inşa edebilmesi için, sayısal üstünlük yerine, doğruluk, adalet ve dürüstlük gibi değerlerin önceliklendirilmesi gerekmektedir. Bu, bireylerin ve toplumsal kurumların birlikte çaba göstermesiyle mümkündür. Ahlaki değerlerin önceliklendirilmesi, toplumsal düzenin korunmasına ve bireylerin gerçek anlamda tatmin olmalarına katkıda bulunur.
Eğitim, ahlaki değerlerin bireylere aktarılmasında önemli bir rol oynar. Eğitim kurumları, bireylerin ahlaki değerleri öğrenmelerini ve içselleştirmelerini sağlamalıdır. Bu süreç, bireylerin toplumun geneline yayılan yozlaşmaya karşı durmalarını ve toplumsal çözülmenin önlenmesine katkıda bulunmalarını sağlar.
Toplumsal farkındalık, ahlaki değerlerin korunması ve yozlaşmanın önlenmesi için önemlidir. Toplumda ahlaki değerlerin önemi vurgulanmalı ve bireyler, ahlaki normlara uymaları konusunda teşvik edilmelidir. Toplumsal farkındalık, ahlaki değerlerin korunmasına ve toplumsal düzenin sürdürülmesine katkıda bulunur.
Burada, sayısal üstünlükle övünmenin bireyler ve toplum üzerindeki etkileri, bu eğilimin psikolojik ve sosyolojik nedenleri, güncel örneklerle ve Kur’an-ı Kerim’den alınan referanslarla ele alınmıştır. Sayısal üstünlük, bireylere geçici bir tatmin sağlasa da gerçek anlamda bir güven ve değer sunmaz. Ahlaki değerlerin zayıflaması, toplumsal çözülme ve güvensizlik gibi ciddi sonuçlar doğurur. Ancak, bu değerlere yeniden sahip çıkılması, toplumun sağlıklı bir şekilde işleyişini sürdürebilmesi için hayati öneme sahiptir.
Bahadır Hataylı/15.08.2024/=6.40/Sancaktepe/İST