- 410 Okunma
- 5 Yorum
- 4 Beğeni
AŞK KAPIYI ÇALDIĞINDA...
Bir gün 24 saat olmasına ve saatlerin de her yerde aynı hızla dönmesine rağmen, gençler için bu zaman yetmez. Eğer emekliysen senin için de zaman geçmek bilmez. Zordur emeklilik.
Ben hizmet süremi doldurup genç yaşta emekli oldum. Emekliliğimin ilk iki ayı çok zevkliydi. İstediğim saate yatıyor, istediğim saatte kalkıyordum. Daha sonraki aylarda bundan da zevk alamaz oldum. Bir işim bir uğraşım olmalıydı. Yapılan iş tekliflerini kabul etmedim. Artık kendi hayatımı kendimce yaşayacaktım. Sabah kalkıyor bir süre televizyon izliyor, sonra elimde bir kitap AVM’lerin olduğu çarşılara gidiyorum. Vitrinleri seyrediyor, insanları gözlemliyorum. Yorulunca da oradaki banklardan birine oturup kitabımı okuyorum. Genelde böyle geçiririm bir günümü.
Geçen gün yine oturmuş kitap okurken ellerinde dolu poşetlerle bir bayanın geldiğini gördüm. Yanına gittim:
“Yardım edebilir miyim?”
“Memnun olurum.”
Elinden aldığım poşetlerle çıktık çarşıdan. Konuşmadan yürüyoruz. Nereye kadar gideceğiz bilmiyorum. Sordum:
“İleride bir çay ocağı var. Oranın işletmesini yeni aldım. Çay, tost falan bir şeyler yapacağım. Eve ekmek, ekmeğe katık lazım. Çalışmadan olmuyor işte.”
Çay ocağına geldiğimizde hemen bana bir çay verdi. Kendisine yardım etmiş olmamdan memnuniyeti yüzündeki tebessümden okunuyordu.
“Çok teşekkür ederim. Ne kadar iyisiniz.”
“ Bir şey değil. Ne yaptım ki?”
“ Sizin gibiler yok artık. İnsanlar çok bencilleşti. Bırakın yardım etmeyi, düşenin bile elinden tutup kaldırmıyorlar. Affedersiniz isminizi öğrene bilirmişim.”
“Mesut. Ama hiç mesut olamadım ben. Yıllar önce eşimden ayrıldım. Emekliyim. Yalnız yaşıyorum.”
Heyecanlandı:
“ Benim de çok oldu eşimden ayrılalı. “
Elini uzattı:
“ Adım Handan.”
Elini tuttuğumda, göz göze geldik. Gözlerimiz ışıklandı.
“ Handan, gülen, güler yüzlü demek. Ne mutlu size isminizin anlamını yaşıyorsunuz. “
“Nereden biliyorsunuz ismimim anlamını?”
“Ben edebiyata meraklıyımdır. Mesela size ZARA ismi de çok yakışırdı. Zara: Zarif ve güzel demek.”
Kendine de bir çay doldurdu. Benim çayımı yeniledi. Yanıma oturdu. Elimi elleri arasına aldı:
“Sizi tanıdığıma o kadar sevindim ki.”
“Bende öyle. Bende seni tanıdığım için çok mutluyum.”
Çaylarımız defalarca yenilendi. Uzun uzun sohbet ettik. Birbirilerimizin telefon numaralarını aldık. İzin istedim. Kalkıp giderken:
“Yarın sabah bekliyorum.”
“Mutlaka geleceğim. Bu gece sabahı zor ederim ben.”
Eve geldim. Yatsam da uyuyamadım. Bir ara kapının zili çaldı. Kimse benim kapımı çalmazdı. Hele gecenin bu saatinde. Koştum açtım. Kimse yoktu. Kapı zili çalmamıştı da, ben hayal mi görmüştüm.
Evet…
Aşktı kapımı çalan, ben âşık olmuştum. O öyle bir duygudur ki; ne zaman bilir, ne mekân. Ne yaş tanır, ne makam.
Sevinçliyim. Mutluyum, umutluyum.
Ey minel aşk sen nelere kadirsin?
YORUMLAR
Okurken bir öykü yazma atölyesinde olduğumuz izlenimine kapıldım. Elimize bu öykü verilmiş ve "Bunu çeşitleyin" denmiş. Çoğu kişi karanlık sonlar getirmiş: Ya kadının bir türlü gidememiş eski sevgilisi/kocası olmuş, ya da kadının bir defosu (Mesela çok kötü gülmesi) aşk heyecanını öldürmüş. Birinin denemesine göre kadın adamın okuduğu kitabı beğenmemiş. Atölyedeki yazar adaylarının kimisi de işleri sulandırıp kadının aslında ajan olduğunu ve sırf sıradan gözükmek için yerel bir emekliyle beraber olduğunu yazmış. Bir diğeri kadının bir seri katilin maşası (ya da kendisi) olduğunu, ortadan kaybolunca farkedilmeyecek kişileri onun ayağına getirmesini işlemiş. Bir tanesi, öğle arasında içtiği biranın etkisiyle kadının dünyadaki insanların profillerini çıkaran bir uzaylı antropolog olduğunu anlaltan bir hikaye yazmış.
O kadar hikaye yazılmış da hiç biri bunun yerine geçememiş. Atölyedeki çalışmayı yöneten kişi hiç birini eline alıp da "Orijinalini unutturdu" dememiş. Öyle bir öykü olmuş sizinki. Yalın ama olası türevlerinin hepsinin önüne geçecek türden. Saygılaırmla.
Bedri Tokul
Yaşar kemal diyor ki:
"Yazarlık bir yaprağın düşüşünü on sayfada anlatabilmektir"
Öykü yazma atölyesinden verdiğin örnekler de sizin ne kadar engin bir
hayal gücüne sahip olduğunuzun, ne kadar güçlü bir yazar olduğunuzun
kanıtıdır.
Uğradınız, yorumladınız beni ziyadesiyle mutlu ettiniz.
Teşekkür ediyor selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Sağ olun...
Ne zaman kapıyı çalacak aşk belli olmaz kapıdan beklerken bacadan bile girdiği olur zaman zaman... Güzel bir öykü kutlarım yürekten Abim...
Bedri Tokul
Bizlerden geçti.
Ama aşk bence insanların yüce bir duygusudur.
Aşkın zamanı, zemini, yaşı yoktur.
Yunus'un dediği gibi:
Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz.
Selam ve Saygıyla...
Bu senaryodan "AŞK KAPIYI ÇALDIĞINDA..." isimli şöyle eski aktör ve aktrislerin başrol oynadığı gişe rekorları kıran bir film çekilirdi diye düşünmeden edemedim.
Tek kelimeyle muhteşem güzellikte mutluluk veren bir paylaşımdı, gönülden kutluyorum tebrikler üstâdım.
Sonsuz selam, sevgi ve saygılarımla.
Aşkın kapıyı her zaman çalması dileğiyle 💕
Bedri Tokul
Çok teşekkür ederim.
Kıymetli kardeşim.
Bu olay senaryo değil bir arkadaşımın birebir yaşadıklarıydı.
Film ola bilir mi? Belki de. Ama o duygu yüklü filmler yok artık.
Filmlerin de tadı kaçtı.
Tekrar teşekkür ediyor selam ve saygılarımı gönderiyorum.
Kutlarım Mesut bey.
Ömür boyu mesut olmanızı dilerim.
Hayal pardon Handan hanıma da selamlar.
Adam yazdı mı yazıyor kardeşim.
Kel'den öptüm.
Bedri Tokul
Bu olayda ismi geçen kişi benim beş senelik arkadaşım.
Son günlerde bir araya geldiğimizde cep telefonundan oyun havaları
buluyor başlıyordu oynamaya. Diğer arkadaşıma sordum:
"Bunda bir haller var, hayırdır?"
" O aşık oldu Bedros Baba. Bildiğin gibi değil." Dedi.
Yaşadıklarını anlattırdım.
O anlattı ben de yazdım.
Malum yazmak için bana da malzeme lazım.
Öperim gözlerinden...
GARDAŞIM BENİM.