- 238 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
AJDA PEKKAN
AJDA PEKKAN O BİR YAŞAYAN EFSANE
İlkel toplumlardan günümüze değin müzik, dans, enstrümanlar hayatın hep içinde olmuştur. İnsanın, düşünebilen bir varlık olması; duygularını gerek sözle, gerek şarkı, türkülerle, gerekse resim, edebiy deatla ifade edebilmesine ve harikalar yaratmasına vesile olmuştur.
Geçmişten günümüze hazine değerindeki bu eserler hala aynı heyecanla dinlenmekte. Ağıtlar, ninniler, o müthiş destanlar, efsane türküler, anonim olmuş eserlerle zengin bir kültüre sahibiz. Bunu minnet ve gururla söylüyorum. Toprak deyince Aşık Veysel, Çeşme deyince Ferdi Tayfur, Firuze deyince Sezen Aksu, Bahçevan deyince Zeki Müren, Delikanlım deyince Yıldız Tilbe, Kimbilir deyince Kibariye, Gözünaydın deyince Ajda Pekkan diyecek kadar bu güzel mozaiğin içindeyiz.
Bana her şey seni hatırlatıyor deriz ya en çok da şarkılar: "Geçmiş bir zamanı, yeni veya biten bir aşkı, ayrılığı, özlem duygusunu, ölümü" hissettirir hem de tüylerimizi diken diken ederek, yüreğimizi yakarak, gözyaşlarımızı akıtarak. İyi ki şarkılar ve onları ustaca yorumlayan değerli şarkıcılarımız var.
Ses sanatçılarımızdan sadece bir kısmını yazabildim diğerleri beni affetsinler.
Hepimiz mırıldanırız yüreğimize dokunan bir ezgiyi ya da ıslık çalarak müziğin olmadığı yerde ruhumuza bir enstrüman keyfi yaşatırız. Kulağımızı kendi sesimiz tırlamalayınca hangimiz bunu en iyi şu sanatçı söyler deyip sazı gerçek sahibine bırakmadı ki.
Bir zamanlar plaklar ve kasetlerle doluydu hemen herkesin evi. Şimdi teknoloji sayesinde istediğimiz şarkıya internet üzerinden ulaşabiliyoruz. Hatta sadece hafızamızda kalan küçük bir bölümünü google mikrofonuna söyleyince ister yerli ister yabancı müzik olsun şarkının bütününe ulaşıveriyoruz.
İlkokul yıllarımda koyu bir Ajda Pekkan hayranıydım. Ergenliğimde de bu sevgim sürdü. Gençlik yıllarımda her şarkısını ezberlemiş, onun şarkılarıyla gülmüş, dans etmiş, hüzünlenmiş ağlamıştım. Şimdilerde 58 yaşındayım hala koyu bir hayranıyım.
Neredeyse çocuk denecek yaştan günümüze dek o bitmeyen enerjisi, sönmeyen ışığı, üstün sahne performansı, kendini sürekli daha zirveye taşıyan yenilikçi ruhu, mükemmel kişiliği ve eşsiz, benzersiz sesiyle Ajda Pekkan sadece bir kesimin değil tüm halkın Süper Starı olmayı başarmıştır. Ülkemizin yaşayan efsanesidir kendisi.
Sanat hayatı boyunca o kadife sesiyle kulaklarımızın pasını silen ve hiçbir sansasyonel habere konu olmayan, kimseyi kırmayan, kendiyle yarış halinde, rakipleriyle dost olan Ajda Pekkan’ı son verdiği konserde kızdırmayı başardılar. Şahsının, protokoldekilerin konserden erken ayrılmalarına verdiği tepkiye yürekten katılıyorum. Bir insanın nasıl konuşması bölünmezse şarkı ortasında da kalkıp gitmesi uygun karşılanmaz. Konser basit bir organizasyon değil. Aylar süren çalışmalar, kostüm hazırlığı, sahne, ışık, ses düzeni, dans kareografisi, sayısız provalar vs. sonucu büyük bir kavuşma anı başlıyor. Orada sanatçı ve tüm ekibi ter döküyor, saatlerce ayakta konser veriyor. Seyircinin son ana kadar beklemesi emeğe saygı gereğidir. Tiyatro sanatçılarının çoğu yakınlarının vefat haberini oracıkta öğrenmiş ve seyircisine saygısından perde kapanana kadar sahneyi terketmemiştir.
Tam da bu noktada sevgili Ajda Pekkan’ın sözleriyle noktalamak istiyorum yazımı "Göstermelik" olmasın hiçbirşey. Adet yerini bulmaz hal böyle olunca ters teper. Maalesef göstermelik cenazelere katılanları da görüyoruz cep telefonlarıyla, yüzlerinde tebessüm. Kuru ve boş kalabalık yerine özde seven olsun insanların acı ve tatlı günlerinde.
Konsere mecburiyetle gelenle, memnuniyetle gelenler öyle belli olmuş ki. Gözüne soka soka en önden gidenlere o da haklı ve yerinde olarak lafını sokmuş. Helal olsun.
Sesi, kişiliği, bedeni ve ruhuyla hep genç kalabilen, hayatını seyircisine adamış bir sanatçıyı üzmek kimsenin haddi değil.
Aynı ortak sevdada aynı platformda aynı coşkuyla birarada olmak, müziğin evrensel büyüsünü yerinde hissetmek anlamında konserler müthiş organizasyonlardır.
Müziğin, sanatın ve sanatçının yaşı yoktur sadece kıymetli anlar vardır.
Daha nice sanatçı-seyirci buluşmalarına diyor ve sevgili Ajda Pekkan’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
YORUMLAR
Sanat, aslında ruhun isyanıdır, bir başkaldırıdır. Sanatçı da bu isyanın sesi, toplumun vicdanıdır. Ajda Pekkan gibi bir sanatçının, estetikle ve sahne şovlarıyla varlığını sürdürmesi elbette göz ardı edilemez, ancak sanatçı dediğimiz kişi sadece estetikle değil, fikirleriyle, topluma kattığı değerlerle, yaşadığı dönemin ruhunu yansıtmasıyla da anılmalıdır.
Ajda Pekkan’ın sahne performansı ve güzelliği yıllardır dillere destan, ancak bu başarı tek başına bir sanatçının gücünü ve derinliğini ifade etmeye yetmez. Gerçek bir sanatçı, estetikten öteye geçip toplumun gerçeklerine ayna tutan, yanlışları sorgulayan, adaletsizliklere karşı duran bir figürdür. Pekkan, yıllar içinde sadece şarkılarıyla değil, politik söylemleriyle de gündeme gelebilseydi, belki bugün çok daha farklı bir yerde duruyor olurdu. Ancak, ne yazık ki, zaman zaman iktidara yakın durmak, ya da en azından muhalif olmaktan kaçınmak, sanatçının asıl görevinden sapması anlamına gelir.