- 158 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Böğürtlenli Jelibon
- Peki neden ben? Ben çok güzel bir kadın olmadığımın farkındayım. Lütfen bana dürüst ol.
- Neden sen..
/
Tatil için gittiğim bir kasabanın girişindeki o kahvehanede oturup bir çay içip biraz dinlenmek istediğim sırada rastladım ona. Hem geziniyor hem bağıra bağıra söyleniyordu. Yine doğru zamanda doğru yerdeyim.
"bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız
hem de en ufacıklarından
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani
yani bu koskocaman dünyamız
bu dünya soğuyacak günün birinde
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız"
Hemen yan masadaki gençlere seslendim. "Kim bu".
İçlerinden birisi atıldı.
- Köyün delisi işte.
- Ben pek öyle sanmıyorum.
- Dur çağırayım da gelsin.
Bahtiyar!
Bahtiyar ve ben diğer gençlerle birlikte yan masada toplaştık. Az önceki delikanlı söze başladı.
- Senin dişin nasıl kırılmıştı Bahtiyar?
- Muhallebi yerken..
Hepsi birden gülüştüler. Bahtiyar da korkuyla uzaklaştı. Onlara göre bu kadar kolaydı ispatı. Bahtiyar köyün delisiydi.
Sonra ben onlara az önceki şiirin şairini sordum. "Şiir miymiş o", "hava o kadar sıcakken dünya soğur mu hiç ne saçma" gibi mırıltılar dışında ses çıkmadı. Müsade isteyerek ayrıldım.
Tatilin son günü dönüş yolunda yine o kahvehaneye oturdum. Otobüsün kalkmasına daha vakit vardı. Bahtiyar yine söyleniyordu. Onu kolundan yakalayıp masama davet ettim.
- Bahtiyar ne söylemek istiyorsan bana anlat.
- Senin adın ne?
- İbrahim.
- Sen hiç ateş böceği gördün mü İbrahim?
- Görmedim.
- "Yaşıyorum" deme o zaman!
Birden kendiliğinden masadan kalkıp gitti. Nerdeyse ben de o gençlerin inandığı gibi köyün delisiyle mi muhattap oluyorum acaba diye düşünürken Bahtiyar geri gelerek bu meseleye son verdi.
- Uçurtmaları vurdular, güneşi de yakacaklar!
- Kim?
- İnsanlar.
- Bahtiyar seni kim bu kadar üzdü? Nasıl bu hale geldin. Farkındayım sen aslında bambaşka birisin ve bence sen deli de değilsin. Belki de bir kadın..
- Sus İbrahim!
Birlikte dakikakarca sustuk. Sonra kendiliğinden konuşmaya başladı.
- Yanlış yaptım İbrahim. Ben o zamanlar çok akıllıydım. Bir güzel sevdim. O çirkinleşti ben delirdim. Sen sen ol -muhallebi yiyeceğim derken kırma dişini..
Birden aklına birşey gelmiş gibi ayağa fırladı. Eski kimliğine geri döndü.
"deli kadınları sevin azizim
deli kadınlar iyidir
çünkü ne kahkahaları tutsak
ne gözyaşları sınırlı
ne arzuları mahpus
ne öfkeleri prangalıdır"
/
- Çünkü sen delisin..
- Ne saçmalıyorsun sen İbrahim!
Önce biraz kızdı ama sonrasında ceketimin cebinden o çok sevdiği böğürtlenli jelibonu çıkartıp kendisine uzatınca çocuk gibi sevindi.
Deli kız..