Lamiranın günlüğü
Önsöz
Saat gece üçü on geçiyor sokak ışıklarına yansıyan gölgelerin peşinden bakıyor lamira, başlarında sarık sırtlarında cübbe uzun sakallı adamlar sokağın diğer ucuna yürüyorlar, uykusunu bölmeden başını yastığa koyup söylenerek uykusuna devam ediyor bu büyücüler nereye gidiyor böyle..
Lamira beş çocuklu ailenin ortancı kızı diğer dört çocuğun hepsi de erkek ailenin tek kızı, iri kemikli gözleri siyah ve uzun boylu. Eylül de kırk sekiz yaşına girecek, üç çocuk annesi ikisi erkek biri kız. Ne zorluklarla büyütmüştü oysa ki şimdi ise arayıp soranı yok.
Büyük oğlu şua on gün de bir geliyor her gelişinde on dakika durmuyor, ortancı oğlu şazuza belki üç ay da bir soruyor ufak kızı samira ise hiç aradığı yok.
Lamira hafız bir babanın kızı yedi yaşında başladığı medrese eğitimini yirmi yaşında bitirmiş oldukça başarılı bir kız molla cami, mevlana, Şems, uşaki gibi birçok tasavvuf büyüğünün eserleri ezbere biliyor. Farsçası çok iyi hafızası ise güçlü..
Yirmi bir yaşında evlenmiş annesi evde kalmasın diye muskalar yazıdırır evlenmesini istediği erkeklerin evlerin önüne okunmuş şu döker sonra da nasip kızım dermiş..
Onun için nasibi kapalı lamiranın.
Lamiranın eşi bir sokak şerbetçisi gündüzleri şerbet satar geceleri ise gazino da tuvaletlere bakar. Gazino da çıkan bir kavgayı ayırmak isterken bıçaklanarak öldürülmüş.
Üç çocuğun rızkını lamira yüklenmek zorunda kalmış. Ve kocasından kalan sadece şerbetçi arabası on dört yıl boyunca şerbet satarak bakmış üç çocuğa.
Büyük oğlu şua mühendislik okudu ortancı oğlu şazuza Nakşibendi dergahına kaçtı hafızlık bitirdi fıkıh ve hadis ilimleri tahsil ediyor ufak kızı samira ise hemşire olmuş.
Lamira kırk sekiz yaşında ve yalnız, gençliğinden kalma üç beş cin ile arkadaşlık kurmuş...