- 179 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsanların Zaaflarını ve Allah’ın Hikmetini Anlamanın Derinliği
Yeryüzünde yaşayan insanların maddi ve manevi yaşamları, Allah’ın hikmetini ve ilahi düzenin işleyişini kavramak için önemli ipuçları sunar. İnsanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları olaylar, doğanın düzeni ve evrendeki tüm varlıklar, Allah’ın varlığını ve büyüklüğünü gösteren delillerle doludur. Bu bağlamda, insanların kendi zaaflarını ve Allah’ın hikmetini anlaması, imanlarını güçlendirmek ve doğru yolda yürümek için kritik bir rol oynar.
“Yeryüzünde birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları, ekinler; bir kökten çıkan çok gövdeli ve tek gövdeli hurma ağaçları vardır ki hepsi aynı su ile sulanır. Ama biz ürünleri konusunda bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır.”
Bu ayet, kâinatın düzeni ve ilahi hikmetin işleyişini anlamak için önemli bir işaret taşır. Allah, aynı su ile sulanan bitkilerin farklı sonuçlar vermesini sağlayarak insanların, her şeyin bir düzen içinde yaratıldığını ve bu düzenin arkasında mutlak bir güç olduğunu anlamalarını istemektedir. Aynı koşullar altında farklı sonuçların ortaya çıkması, Allah’ın iradesinin ve kudretinin bir göstergesidir. Bu farklılık, insanların kendi çabaları ve müdahaleleri ne olursa olsun, nihai sonucun Allah’ın elinde olduğunu hatırlatır.
Eğer aynı su akmasına rağmen herkesin ektiği ürünler aynı güzellikte olsaydı, insanlar kendi güçlerinin yeterliliğine inanacak ve bu düzenin arkasında Allah’ın iradesinin olduğunu göz ardı edeceklerdi. Oysa biz aynı sudan sulanmalarına rağmen kimisini daha iyi daha güçlü, kimisini daha cılız kılıyoruz ki, herkes ben ne yaparsam ve ne istersem o olur diyerek kendini bir ilah sanmasın ve aklını kullanarak buradaki inceliği anlayarak Rabbine dönsün.
İnsanların kendi yeteneklerine ve çabalarına aşırı güvenmeleri, onları yaratan ve her şeyi düzenleyen Allah’ı unutmalarına neden olabilir. Bu nedenle, Allah farklı sonuçlar yaratmak suretiyle insanların kendilerini sorgulamalarını ve gerçek ilahın kim olduğunu anlamalarını sağlamak ister. İnsanlar, kendi sınırlılıklarını ve Allah’ın büyüklüğünü kavrayarak kibirden uzaklaşmalı ve O’na yönelmelidirler.
Biz insanların sapıtan, şerre ileri giden ve kötülüklerde yarışanlar olmayacağını görseydik, onların evlerini altından, içini atlas ve gümüşlerden yapardık. Ancak insan azgınlığı sevip kendini bir şey zannettiği için ona merhamet ettiğimizden ona bu hakikatleri gösteriyoruz ki bir yaratılan olduğunu anlasın, hayatının bir sonu olduğunu görsün, bize gelip hesap vereceğini görsün ve azgınlıktan kaçınsın istiyoruz.
Dünya hayatının geçici ve aldatıcı olduğuna dair birçok uyarı bulunmaktadır. Allah, insanlara aşırı dünya sevgisinin onları nasıl saptırabileceğini gösterir. Eğer insanlar dünya nimetlerine fazlasıyla sahip olsalardı, bu nimetlerin geçici olduğunu unutarak ahireti ihmal edebilirlerdi. Bu nedenle Allah, insanlara bu dünya hayatının geçici olduğunu ve gerçek yurdun ahiret olduğunu hatırlatmak için çeşitli uyarılarda bulunur. İnsanın kibirlenmemesi ve alçakgönüllü olması, Allah’ın merhametinin bir tezahürüdür.
Ancak tüm bunlara rağmen insan kendini yaratana karşı hasım kesildi ve kerim olan Rabbine karşı nankörlük etti. İnsanların kibir ve nankörlük gibi zaafları, onları Allah’tan uzaklaştırır ve doğru yoldan sapmalarına neden olur. Allah’ın verdiği nimetleri unutmak ve kendi güçlerine aşırı güvenmek, insanları azgınlığa ve isyana sürükler. Oysa ki, Allah, insanlara merhamet eder ve onları doğru yola döndürmek için sürekli hatırlatmalarda bulunur.
Şüphesiz bunda aklını kullanan bir kavim için deliller vardır. İnsanların Allah’ın varlığını ve hikmetini anlamaları için akıllarını kullanmaları gerekmektedir. Kâinatta var olan düzeni, farklılıkları ve yaratılıştaki incelikleri düşünmek, insanların Allah’a olan inançlarını pekiştirir. Allah, insanları düşünmeye ve tefekkür etmeye davet eder. Bu tefekkür, insanların kendi sınırlarını ve Allah’ın sonsuz kudretini anlamalarına yardımcı olur.
İnsanların kibirden uzaklaşarak tevazu içinde yaşamaları ve Allah’a şükretmeleri, doğru yolda yürümelerine yardımcı olur. Allah’ın verdiği nimetleri takdir etmek ve O’na şükretmek, insanları kibir ve nankörlükten korur. Tevazu ve şükür, Allah’ın merhametini ve rahmetini celp eder. İnsanlar, sahip oldukları her şeyin Allah’ın bir lütfu olduğunu unutmamalı ve her durumda O’na yönelmelidirler.
Dua ve ibadet, insanların Allah’a yakınlaşmalarını ve O’nun hikmetini anlamalarını sağlar. Allah’a yönelmek ve O’ndan yardım dilemek, insanların ruhsal huzura kavuşmalarını ve doğru yolda kalmalarını sağlar. İbadetler, insanlara Allah’ın büyüklüğünü hatırlatır ve onları kibirden uzaklaştırır.
Toplumda adaletin ve eşitliğin sağlanması, Allah’ın hikmetine uygun bir yaşamın temelini oluşturur. İnsanlar arasında adaletin tesis edilmesi, toplumun huzurunu ve refahını artırır. Eşitlik ve adalet, insanların birbirine saygı duymalarını ve dayanışma içinde yaşamalarını sağlar.
Yardımlaşma ve paylaşma, insanların birbirine destek olmasını ve toplumda kardeşlik bağlarının güçlenmesini sağlar. Allah, insanları yardımlaşmaya ve paylaşmaya teşvik eder. Bu, toplumun güçlü ve sağlam olmasını sağlar ve insanların birbirine olan güvenini artırır.
Toplumda eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri, insanların Allah’ın hikmetini ve yaratılışın inceliklerini anlamalarına yardımcı olur. Eğitim, insanların aklını kullanarak doğruyu ve yanlışı ayırt etmelerini sağlar. Bilinçlendirme faaliyetleri, toplumda iman ve ahlakın güçlenmesine katkıda bulunur.
İnsanların zaaflarını ve Allah’ın hikmetini anlamak, imanlarını güçlendirmek ve doğru yolda yürümek için kritik öneme sahiptir. Allah, insanların kendi sınırlarını ve O’nun büyüklüğünü anlamalarını sağlamak için çeşitli işaretler ve uyarılar sunar. Kâinatın düzeni ve yaratılışın incelikleri, Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren delillerdir. İnsanlar, akıllarını kullanarak, tevazu ve şükür içinde yaşayarak ve Allah’a yönelerek bu hikmeti kavramalıdır. Toplumsal adalet, yardımlaşma ve eğitim, bu bilincin yerleşmesine ve toplumun huzur içinde yaşamasına katkıda bulunur. Allah’ın merhameti ve rahmeti, insanların doğru yolda kalmalarını sağlar ve onları kibirden ve nankörlükten korur.
İlahî düzenin işleyişi ve insanların bu düzen içinde yerlerini doğru anlamaları, imanlarını güçlendirecek ve doğru yolda yürümelerini sağlayacaktır. Rabbim bizleri sadece kendisine kulluğa yönlendirdiği, iradeleriyle Seçim yapan idrak sahibi özgür kullarından eylesin ki, kendimizi bir ilah sanıp yeryüzünde sonsuz güç ve kudret sahibi olduğumuza kanıp, geçici dünya nimetlerini kanıp ahireti unutanlardan olmayalım…Bu anlayışı ve hakikati kavrama yetisini bize bağışlayan rabbime hamdüsenalar olsun sen her şeye muktedirsin Ey rabbim “Biz ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım bekleriz, ”Bizi senden başkalarının kurtarıcı oldukları vehmine kaptırma ki, sadece sana kulluk ederek huzuruna mahcup olmadan gelen kullardan olalım…Sosuz güç ve kudret sahibi Allah’ım bizi istikamet üzere dosdoğru yaşat doğru ile yanlış arasındaki farkı ayırt eden ve hakikate gönülden yönelen kullardan eyle…Hesabımız verebilecek kadar gönlü rahat merhameti geniş algısı sadece, senin halis dinini sadece sana has kılan kullardan eyle bizler….Amin…
Erol Kekeç/08.08.2024/07.30/Sancaktepe/İST
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.