- 417 Okunma
- 8 Yorum
- 9 Beğeni
ÖYKÜ OLAN UMUTLAR / Asabiye Koğuşu
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hayli yoruldum yürümekten, havanın sıcaklığından elimde yarım kalan suyumda ısınmış, yinede sıcaktan kuruyan boğazımı ıslatıyor,
Çocukların cıvıldaştığı bir parka girdim gölgede kalan boş bank aradım, karşıda servi söğüdün altıda bir beyefendinin oturduğu bankı gördüm, yanına gidip selâm verdikten sonra;
-Müsade ederseniz bende oturabilir miyim dedim,
Beyefendi oturduğu yerde sürünerek değilde ayağa kalkıp
--Vealeykümselam dedi ve buyurun dedikten sonra bankın köşesine tekrar oturdu,
Teşekkür ettim diğer köşeye de ben oturdum.
-- Ben Mahir tanışalım dedi elini uzattı,
- Ben de Veli diyerek elini sıktım böylece aramızda ilk diyalog kurulmuş oldu
Mahir;
Aylardan Ağustos ve havanın da hayli sıcak olmasına rağmen siyah takım elbiseli beyaz gömlek ve yine siyah kravatlı kırk, kırkbeş yaşlarında İstanbul Türkçesiyle gayet düzgün konuşan bir beyefendi.
-- Nerelisin dedi
- Buralıyım Tokat’lıyım dedim, bir Kamu kuruluşundan emekliyim ve Tokat’ta yaşıyorum dedim
Mahir bey ;
--Bende komşu Vilayet Amasyalıyım
Bevliye mütehasisiyim, iki haftadır Tokat Ruh ve Sinir hastahenesindeyim, muhtemelen iki hafta daha buradayım dedi.
Branşıyla ilgili sağlık sorunumun olup olmadığını sordu
Bende yaşıma bağlı olarak ufak tefek sıkıntılarımın olduğunu, ama doktorlar henüz ilaçlı tedaviye gerek olmadığını, günlük yürüyüşümü ve bir buçuk litrenin üzerinde su içmemi önerdiler dedim.
Mahir beyde ilave telkinlerde bulundu,
--Boş zamanlarında bir şeylerle uğraşıyormusun diye sordu Mahir bey
- Edebiyatla uğraştığımı, sosyal medyada kendi çapımda şiir ve hikâye yazdığımı ama öyle ahım şahım okurum yoktur dedim.
- - Bende severim fırsat buldukça şiir yazmaya çalışırım, hatta ensuon yazdığım bir şiirim var onu sana okumamı istermisin dedi,
- oku memnun olurum müsade edersen sen okurken bende telefonuma kaydetmek istiyorum dedim,
- Tamam onayını alınca telefonumun ses kaydını açtım ve buyur dedim.
Mahir bey cebinden çıkarttığı dörde katlı kağıdı özenerek açtı bir iki öhö öhö diyerk ses akordunu yaptı ve başladı okumaya;
--MAZHAR BEY
Dedim gırtlağıma kadar dolmuşum
Doktor bir divana uzattı beni
Uzandığım yerde hipnoz olmuşum
Simyamı bozarak çözeltti beni
Sormaya başladı çocukluğumdan
Sordu gençliğimden büyüklüğümden
Bir varlığımdan sordu bir yokluğumdan
Zihnimi boşaltıp azalttı beni
* * *
Dedi anlat niye bu kadar doldun
Dedim olmayınca attım içime
Dedi neden böyle derine daldın
Dedim çıkamadım attım içime
Dedim çocuk oldum herşeyden mahrum
Gençliğim amansız sevdaya mahkûm
Çalıştım didindim Allah’a malûm
Tuttum gelmeyince attım içine
Canım birşey çekmiş alamamışım
Biri beni dövmüş dalamanışım
Hayalimdeki şey olamamışım
Gücüm yetmeyince attım içime
Sürgün etti beni gönül yurdundan
Uzaktan uzaktan baktım ardından
Divaneye döndüm onun derdinden
Söyleyemeyince attım içime
Bu gönül başıma sardı belayı
Başa döndürmenin yok mu kolayı ?
Maşrapa değil ki çalsam kalayı
Çaresiz öylece attım içine
* * *
Adam dedi çok derine dalamam
Yıllar geçmiş tam yerini bulamam
Hançerleşmiş onu ordan alamam
Böyle yaşa dedi düzeltti beni
Benden acayip ben kaldı geriye
Sayende adımız çıktı deliye
Gayri senin yerin orası diye
Mazhar Osman beye iletti beni
Şiiri bitince yüzüme baktı nasıl beğendi mi dercesine.
-Teşekkür ederim Mahir bey şiiriniz hoşuma gitti ayrıca çokta güzel okudunuz ağzınıza sağlık dedim.
-- Haftasonu zamanın olursa ziyaretime gelirsen şiir üzerine sohbet ederiz dedi,
Bende
-telefonunuzu verirseniz gelmeden önce haber ederim dedim
--telefonum yok, telefon kullanmıyorum, nezaman gelirseniz beni bulursunuz dedi,
O sırada parkın yan taraf yoluna resmi plakalı bir minibüs durdu, içinden iki kişi indi bize doğru geliyorken, Mahir bey ayağa kalktı --arkadaşlar bana geliyorlar, gitme vakti geldi,
--Tekrar tanıştığımıza memnun oldum, haftasonu bekleyeceğim dedi,
Gelenlerden biri koluna girerek
---gidelim Mahir bey dedi,
diğeri biraz arkadan takip ediyordu,
arkadakine yetişip
-Mahir beyi nereye gidiyor ki dedim
Görevli
--- Asabiye koğuşuna götürüyoruz,
---nasıl etmişse bir başka doktorun kıyafetlerini giymiş, ama ayakkabı bulamamış hastahaneden firar etmiş, dedi.
Arkasından ayaklarına baktım ki
O güzelim takım elbisenin altında naylon terlik var.
Gayri ihtiyari banka geri oturdum
Ve bir zaman hiçbir şey düşünemeden öylece oturup kaldım,
Sonra " Aklımıza mukayyet ol Allah’ ım" diyerek yerimden kalkıp eve geldim
O güzel Türkçesiyle, o güzel sesiyle kaydettiğim şiirini tekrar tekrar dinledim.
O hafta sonu , Cumartesi günü Mahir beyin ziyeretine gitmeye karar verdim, bir kilo tatlı yaptırdım ve hastahaneye gittim.
Ama Mahir beyi görmeme izin verilmedi, birinci derece akrabasının dışındakilere ziyaret izninin olmadığını söylediler, saygı duydum ve rica ettim;
- Bari bu hediyemi kendisine selâmımla birlikte ikram edermisiniz
-Adım Veli hafta içi parkta tanışmştık dedim.
Görevli ;
---hediyenizi ikram ederiz, selâmınızı da söyleriz ama seni hatırlayamaz dedi.
Derin bir iç çektim
" Allah cümle hastalara hayırlı şifalar versin "
Temennisinde bulunarak ayrıldım.
0508/2024 - İ.ANİK
YORUMLAR
Çok hüzünlü bir O kadar da düşündürdü. Sizde çok güzel kaleme almışsınız
İsmet ANİK
Hayırlı ve sağlıklı günler diliyorum
İnsan her şey için koşturur da bir tek kendine geç kalır.
Şiirde anlatımda muhteşemdi, emeğinize, yüreğinize sağlık.
İsmet ANİK
Hayırlı ve sağlıklı günler diliyorum
Amasya dediniz ya...
Tokat dediniz ya...
Sol göğsümün altındaki yüreğim aldı götürdü beni yeşil ırmağa.
Konu da güzel işlemede nakış nakış.
Tebriklerimle .
İsmet ANİK
Hayırlı akşamlar diliyorum
İsmet ANİK
Hayırlı akşamlar diliyorum
Hayat dediğimiz bu koca yalan dünyanın her köşe başı, bizi farklı bir hikâyenin içine çeker. Kimi zaman bir parkta, serin bir gölgede otururken, kaderin zarif dokunuşlarıyla bir araya geldiğimiz yabancılar, hiç beklemediğimiz sonlara ve onun derinliklerine dokunan hikâyelerin baş kahramanları oluverir. İşte böyle anlar, yalnızca tekil değil, aynı zamanda çoğul bir etki yapmasıyla, ya da hikâyenin başlamasıyla olur.
Zamanın ve mekânın tarifi yapılmaya başlandığında, betimleme ve öykülemedeki figürler yavaş yavaş yerini almaya başlar. Kimi zaman kahraman konuşur, kimi zaman figüranlar. Her kim konuşursa konuşsun, nihai sonucun hepimize sunduğu mesaj çeşit çeşittir. Biri zamanın getirisi, biri kimsesizliği ve yalnızlığı, kimisi psikolojisini altüst eden hayat şartlarını, kimisi şiirin anlamına gömülür. Hepsi, her okuyana geçmiştir artık.
Sıradan bir günün, sıradan bir mekânın ve sıradan bir konumun olağanüstü bir anlam bırakması mükemmeldir.
İsmet ANİK
Hayırlı ve sağlıklı günler diliyorum
Selamlar
İsmet ANİK
İsmet ANİK
Mahir beyin şiiri ne güzeldi. Bu şiiri yazan bir insanın nasıl o hastanede kaldığına şaşırmadım dersem yalan olur. Bazen düşünüyorum da akıllılar mı deli yoksa deliler mi akıllı acaba diye.
Çok güzel bir yazıydı, ilgiyle okudum.
Allah şifalar versin. Akıl ile ilgili hastalıklar gerçekten çok zor.
Emeğinize sağlık İsmet bey
Saygılarımla