- 274 Okunma
- 4 Yorum
- 22 Beğeni
RUHUN İKİ ATI: PLATON'UN ARABA ALEGORİSİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Platon, öğretmeni Sokrates’ten edindiği bilgi birikimiyle , ruh kavramını kişinin karar ve davranışını yöneten bir güç olarak ele almıştır. Platon’a göre ruh üç parçalı bir yapıya sahip ve vücudun üç ayrı bölgesinde yer almaktadır.
1) TO LOGISTIKON : Başta bulunur. Akıldır ,beyindir, yönetici ve pek çok şeyi düzenleyendir.
2) TO TUMOEIDES : Göğüs bölgesinde bulunur, hatta kalp diyebiliriz buna. Cesaret ve irade ile ilgilidir.
3) TO EPITYMETIKON : Arzu kısmıdır. Mide bölgesinde, diyaframdadır.
Toparlarsak, ruhun 3 temel fonksiyonu vardır; Akıl, İrade ve arzu.
İşte Platon bu öğretisini Phaedrus adlı kitabında ,Araba Alegorisiyle insanlığa armağan etmiştir.
Alegorinin Yapısı :
Alegoride, bir araba ve iki at kullanılarak ruhun üç parçalı yapısı açıklanır. Platon, bu alegoriyi ruhun akıl, irade ve arzu olarak üç bölümünü sembolize etmek için kullanır.
Araba: Araba, ruhun tüm yönlerini temsil eder. Bu, ruhun hem akıl hem de duygusal ve fiziksel yönlerinin birleşimidir.
İki At:
İyi At (Beyaz At): Bu at, akıl ve erdemi temsil eder. İyi at, doğruluk, mantıklılık ve iyi amaçlarla hareket eder.
Kötü At (Siyah At): Bu at, arzu ve kötü eğilimleri temsil eder. Kötü at, dürtüler, kötü arzular ve düzensizlik eğilimleriyle karakterize edilir.
Alegorinin Anlamı
Alegori, ruhun içsel çatışmasını ve dengesini anlatır. İşte her bir unsurun temsil ettiği felsefi kavramlar:
Akıl (İyi At):
Akıl, mantıklılık ve erdemi temsil eder. Bu, ruhun doğru yönlendirilmesini sağlar ve ideal davranışları yönlendirir.
İyi at, doğru yolu gösterir ve ruhun yüksek amaçlara ulaşmasına yardımcı olur.
Arzu (Kötü At):
Arzu, bireyin fiziksel ve duygusal isteklerini temsil eder. Bu, ruhun daha düşük eğilimlerini ve kötü davranışları simgeler.
Kötü at, araba ile sürekli bir çekişme içindedir ve genellikle doğru yoldan sapma eğilimindedir.
Sürücü (Ruh):
Sürücü, ruhun kendisidir ve her iki atı da kontrol etmeye çalışır. Sürücünün başarılı olması, akıl ve arzu arasındaki dengeyi sağlamakla ilgilidir.
Sürücünün, iyi atı yönlendirme yeteneği, ruhun dengede ve doğru yolda kalmasını sağlar.
Alegorinin Felsefi Temaları :
İçsel Çatışma:
Platon, ruhun içsel çatışmasını ve ahlaki mücadelesini açıklamak için bu alegoriyi kullanır. İyi at ve kötü at arasındaki mücadele, bireyin içsel mücadelesini simgeler.
Denge ve Yönetim:
Alegori, ruhun dengede kalması için akıl ve arzu arasında bir denge kurmanın önemini vurgular. Sürücünün (ruh) başarılı olması, akıl ve arzular arasındaki dengeyi sağlamasına bağlıdır.
Erdem ve Ahlak:
İyi at, erdemi ve yüksek amaçları temsil ederken, kötü at düşük istekler ve kötü eğilimleri temsil eder. Platon’a göre, erdemli bir yaşam sürmek, aklın (iyi at) üstün gelmesini ve arzuların (kötü at) kontrol altına alınmasını gerektirir.
Alegorinin Eğitim ve Toplumsal Bağlamı :
Platon’un Araba Alegorisi, sadece bireysel ahlak ve ruhsal gelişim değil, aynı zamanda toplumsal düzen ve eğitimle ilgili de önemli dersler sunar:
Eğitim ve Terbiye:
Eğitim, akıl ve erdemin geliştirilmesi ve arzu ve kötü eğilimlerin kontrol altına alınması sürecidir. Alegori, eğitim sürecinin ruhsal dengeyi sağlama konusundaki önemini vurgular.
Toplumsal Denge:
Toplumun da ruhsal dengenin sağlanması gerektiğini belirtir. Toplumun düzeni, bireylerin akıl ve arzu arasındaki dengeyi sağlama yeteneğine bağlıdır.
Özetle;
Platon’un Araba Alegorisi, ruhun üç bölümünü ve bu bölümler arasındaki dinamikleri sembolize eder. İyi at (akıl) ve kötü at (arzu) arasındaki çekişme, ruhsal dengeyi ve erdemli yaşamı sağlamak için gereken içsel mücadeleyi anlatır. Bu alegori, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ahlaki ve felsefi dersler sunar.
YORUMLAR
Yazan Adam
Karar verici kim ?
Hadisenin odak noktasi bence burasi
Yani atlara sifatlari yükleyen
Ruh mu ?
Oyle ise ruhu yoneten kim atlar mi?
Peki vicdan hadisrnin neresinde ?
Insanogle dogru ile yanlisa menfaatleri dogrultusunda sekil verirken
Hangi atin dizginlerini tutalim ?
Mevzu derin
Ben yine de bu celiskili durumu vicdan ile cozebiliriz dusuncesindeyim.
Saygilarimla
Yazan Adam
Yorumunuzda Platon'un "Araba Alegorisi"nde karar vericinin kim olduğu, ruhun ve atların rolleri ile vicdanın bu süreçteki yeri sorgulanıyor. Bu, hem felsefi hem de ahlaki açıdan önemli bir konudur.
Platon'un alegorisinde, sürücü (ruh), arabayı ve atları yöneten unsurdur. Atlar, ruhun farklı yönlerini temsil eder: iyi at (akıl ve erdem) ve kötü at (arzu ve tutkular). Burada ruh, hem aklı hem de arzuları kontrol etme ve dengeleme görevi üstlenir. Ancak, karar verici sadece sürücü müdür, yoksa atlar da bu süreçte aktif bir rol oynar mı? Bu, Platon'un felsefi sisteminde önemli bir sorudur.
Platon'a göre, insanın içsel çatışması ve dengeleme çabası, akıl ve arzu arasındaki etkileşimden kaynaklanır. Akıl, ruhun en yüksek parçasıdır ve doğruyu yanlıştan ayırt etme yetisine sahiptir. Ancak, arzular ve tutkular da insan doğasının bir parçasıdır ve bunların kontrol edilmesi gereklidir. Bu bağlamda, sürücü (ruh) akıl ile arzular arasında bir denge kurarak karar verir. Bu süreçte vicdanın rolü nedir?
Vicdan, genellikle insanın ahlaki bilincini ve içsel ahlaki pusulasını temsil eder. İslam ve diğer etik sistemlerde, vicdan kişinin doğru ve yanlış arasında yaptığı içsel muhasebeyi temsil eder. Platon'un alegorisinde vicdan, akıl ve iradenin bir bileşeni olarak düşünülebilir. Vicdan, akıl ve erdem doğrultusunda hareket etmeyi teşvik eder ve arzuların (kötü atın) aşırılıklarına karşı bir kontrol mekanizması olarak işlev görür.
Dolayısıyla, doğru ve yanlış arasında karar verirken hangi atın dizginlerinin tutulması gerektiği sorusuna, vicdanın rehberliği altında akıl ve erdemin takip edilmesi gerektiği cevabı verilebilir. Vicdan, bu süreçte bir denetleyici ve yol gösterici olarak görev yapar, insanın manevi ve ahlaki gelişimini yönlendirir. Platon'a göre, erdemli bir yaşam sürmek, aklın ve vicdanın rehberliğinde arzuları kontrol altında tutmayı gerektirir.
Bu karmaşık içsel mücadelede, insanın kendisiyle ve evrenle olan ilişkisini anlaması ve dengelemesi gerekir. Vicdan, bu dengeyi kurmada kilit bir unsurdur, çünkü doğru ile yanlışı ayırt etme ve ahlaki doğruları izleme kapasitesini sağlar. Dolayısıyla, karar verici, akıl ve vicdanın birleşimi olarak düşünülebilir, bu da kişinin ruhsal ve ahlaki gelişiminde temel bir rol oynar.
"Tasavvuftaki araba modelinde ise atların mümkün olduğu kadar güçlü ve sağlıklı olmasını isteriz. (Ayrıca itaatkar ve iyi eğitimli olmasını isteriz) eğer bütün ruhlar sağlıklı ise bazı ruhların hasta ve zayıf olması durumuna nispetle bu dünyada daha dengeli bir yaşamı başarabiliriz.
Sürücünün atlarını yönlendirecek ve arabayı doğru sürecek kadar güçlü ve usta olması gerekir.
Belki de en önemlisi sürücünün araba sahibinin talimatlarını izleyebilmesi gereklidir.
Ancak sürücünün seyahati anlamak ya da doğru menzili keşfetmek üzere yetişmiş olması gerekmez. Bu araba sahibinin işidir.
Araba sahibinin mutlaka güçlü ve anlaşılır olması ve sesini yükseltebilmesi gerekir böylece sürücü doğru kararlar verebilir. Birçok insanda sürücü ile araba sahibi arasındaki konuşma borusu kullanılmadığı için tıkanmıştır
Aslında sürücü arabanın içinde bir sahibi olduğunu unutmuş ve yönetimi ele almıştır. EGO harika bir hizmetkar ancak kötü bir efendidir."
Prof.Dr.Robert Frager (Kalp Nefs Ruh) kitabından
Yazan Adam
Alıntıyı incelediğimde şu noktaları not aldım.
Öncelikle ;Frager'in tasavvufi yorumu, belirli bir dini ve felsefi çerçevede anlamlı olabilir, ancak evrensel geçerliliği ve her bireyin manevi yolculuğu için mutlak bir rehber olarak kabul edilmesi tartışmalıdır. Ego, özgür irade, farklı dini gelenekler ve insan-Tanrı iletişimi gibi konular, bu görüşün sınırlarını çizer.
1)Ego ve Nefsin Rolü: Frager'in bu tasavvufi yorumda, ego (nefs) genellikle kötü bir efendi olarak gösterilmiş ve kontrol edilmesi gereken bir unsur olarak ele alınmış. Ancak, bazı psikolojik ve felsefi yaklaşımlar, egonun insanın kimliğini ve bütünlüğünü oluşturan önemli bir bileşen olduğunu savunur. Ego, bireyin kendilik bilincini, sınırlarını ve dünya ile etkileşimlerini düzenleyen bir yapıdır. Bu bağlamda, egoyu tamamen kontrol altına almak veya bastırmak, bireyin kişisel bütünlüğünü ve özgürlüğünü tehlikeye atabilir. Dolayısıyla, ego sadece kontrol edilmesi gereken bir "düşman" olarak görülmemeli, aynı zamanda insanın kimlik ve benlik gelişiminde önemli bir rol oynayan bir parça olarak kabul edilmelidir.
2)Tanrı'nın Rehberliği ve İnsanın Özgürlüğü: Yinr Frager yorumunda özetle, araba sahibi (Tanrı) sürücüye (insana) rehberlik eder ve onun talimatlarına uyması beklenir demiş.. Ancak, bazı felsefi ve teolojik perspektifler, insanın özgür iradesinin önemini vurgular. Bu görüşe göre, insanın ahlaki ve manevi gelişimi, kendi kararlarını alma yetisine dayanır. Tanrı'nın rehberliği kabul edilse bile, bu rehberliğe ne ölçüde uyulacağı insanın özgür iradesine bırakılmalıdır. Dolayısıyla, insanın kendi yolunu bulma ve ahlaki kararlar verme yetisine sahip olduğunu ve bunun manevi bir gelişim için zorunlu olduğunu savunan yaklaşımlar, Frager'in tasavvufi görüşünü sınırlandırabilir.
3)Tasavvufi Perspektifin Evrenselliği: Frager yorumunu, İslam mistisizmi ve onun özel kavramlarına dayandırmış. Ancak, bu perspektifin evrensel bir doğruluğu olduğunu varsaymak, diğer dini ve felsefi gelenekleri dışlamak anlamına gelebilir. Farklı kültürel ve dini bağlamlarda, manevi gelişim ve ahlaki rehberlik farklı şekillerde anlaşılabilir. Bu nedenle, Frager'in yorumu, yalnızca belirli bir dini veya felsefi bağlamda geçerli olabilir ve evrensel bir hakikat olarak kabul edilmesi tartışmalı olabilir.
4)İnsan ve Tanrı Arasındaki İletişimin Doğası: Frager, sürücü ile araba sahibi arasındaki iletişimin kritik olduğunu vurgulamış, ancak bu iletişimin doğası ve gerçekleşme şekli konusunda net bir açıklama yapmaz. Sonuçta, Tanrı ile doğrudan iletişim kurmanın imkansız olduğunu veya bu tür iletişimlerin öznel ve yoruma açık olduğunu savunur. Bu durumda, Frager'in vurguladığı "iletişim borusunun tıkanması" kavramı, her insanın kendine özgü manevi deneyimleri ve anlayışları nedeniyle tartışmalı hale gelir.
Son olarak şunu söyleyebiliriz bence ;
Platon'un "At Arabası Alegorisi" ve Robert Frager'in tasavvufi düşünceleri, insanın içsel dünyasında dengeyi sağlamak, doğru rehberliği bulmak ve manevi gelişimi hedeflemek üzerine birleşir. Her iki bakış açısı da, içsel çatışmaların aşılması ve doğru yönlendirici ilkelerin izlenmesi gerektiğini vurgular. Bu süreçte, insanın akıl, ruh ve nefs gibi içsel güçlerini tanıması ve uyum içinde yönetmesi, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde erdemli ve dengeli bir yaşamın anahtarı olarak görülür. Yani gidiş yolları farklı olsa da varmak istedikleri nokta aynıdır.
Bu arada güzel yorumunuz ve katılımınız için çok teşekkür ederim. Sayenizde Robert Frager'i tanımış oldum.sevgi ve saygıyla...
Efendim ruh ve nefsiemmare mücadelesi ruh iyiliği nefis kötülüğü barındırır vücut ülkesinde ruh galip gelirse kalp düzelir yüz güzelleşir kalp dönektir nefis kalıp gelirse kalp benzinden gaza geçer bu döngü devam eder