- 277 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
Hakikate Tanık bir Yaşamın Öyküsü
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İbrahim, gariban bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Maddi imkansızlıklarla boğuşan bu ailede, kitaplar onun en büyük dostu olmuştu. İbrahim, küçük yaşlardan itibaren okumayı öğrenmiş ve kitaplara olan düşkünlüğü giderek artmıştı. Her kitap, onun için bir dünya demekti. Yaşamının anlamını ve doğruyu bulmak için her satırı dikkatle okuyor, öğrendiklerini zihninde derinleştiriyordu.
Onun bu tutkulu okuma serüveni, zamanla bir yaşam felsefesi haline geldi. Okuduğu kitaplardan aldığı bilgilerle, doğruyu bulma ve hakikate ulaşma arayışı içine girdi. Bu arayış, onu sadece bilgiyle değil, aynı zamanda imanla da donattı. Peygamber İbrahim gibi korkusuz bir mücadeleye atılmaya hazırdı. Bu mücadele, zalim yöneticilere karşı hakikati savunmak ve doğru bildiği değerleri insanlara ulaştırmak için hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı gerektiriyordu.
İbrahim, yaşamının her anında, insanların güçlerini, paralarını, mallarını ve mülklerini hiçe saydı. Onun için önemli olan tek şey, doğru bildiği yolda yürümek ve hakikati savunmaktı. Kendi benliğini kaybetmiş, düşünsel olarak hastalıklı ve köleliği bir kader olarak yaşamaya alışmış bir toplumun karanlık bahtının tam ortasında bir meşale gibi yanıyordu. Onun tek amacı, insanların kendilerini var eden ve onları yaratan Allah’ı tanımalarını sağlamaktı.
İbrahim’in çocukluğu, yoksulluk içinde geçti. Ancak, bu yoksulluk, onun azmini kırmadı. Küçük yaşlardan itibaren okumaya ve öğrenmeye olan düşkünlüğü, ailesinin dikkatini çekmişti. Babası, onun bu ilgisini destekledi ve elinden geldiğince ona kitaplar temin etti. İbrahim, okuduğu her kitabı büyük bir dikkatle inceliyor, her satırını adeta içine çekiyordu.
Gençlik yıllarında, İbrahim’in okuma tutkusu daha da arttı. Tarih, felsefe, din ve edebiyat konularında birçok kitap okudu. Okuduğu her kitaptan yeni bir şeyler öğreniyor ve bu bilgileri kendi yaşam felsefesine dahil ediyordu. Bu süreçte, onun için en büyük ilham kaynağı, peygamberlerin hayatları oldu. Özellikle, kendi ismini taşıyan Hz. İbrahim’in hayatı, onun için bir yol göstericiydi.
İbrahim, gençlik yıllarında, adalet ve doğruluk konusunda oldukça hassas bir insan haline geldi. Okuduğu kitaplar, onun bu hassasiyetini daha da pekiştirdi. O, her zaman doğru olanı savunmak ve haksızlıklara karşı durmak için çabalıyordu. Bu tutumu, zamanla onu toplumun çeşitli kesimleri tarafından fark edilmesini sağladı. Ancak, onun için önemli olan başkalarının ne düşündüğü değil, Allah’ın rızasını kazanmaktı.
İbrahim’in ilk mücadelesi, gençlik yıllarında başladı. Okuduğu kitaplardan aldığı bilgilerle, çevresindeki haksızlıkları daha iyi görmeye başlamıştı. Bu haksızlıklarla mücadele etmek için çeşitli yollar arıyordu. İlk olarak, köyündeki gençlerle bir araya gelerek, onların da bilinçlenmesini sağlamak amacıyla okuma grupları oluşturdu. Bu gruplarda, okudukları kitapları tartışıyor ve birbirlerine bilgi aktarıyorlardı.
Bu süreçte, İbrahim’in dikkati, köydeki zalim yöneticilere yöneldi. Bu yöneticiler, köylülerin üzerinde baskı kurarak onların haklarını gasp ediyorlardı. İbrahim, bu duruma kayıtsız kalamadı ve arkadaşlarıyla birlikte bu zalimlere karşı çeşitli eylemler düzenlemeye başladı. İlk başta, bu eylemler küçük çaplı protestolar şeklindeydi. Ancak, zamanla bu eylemler büyüdü ve köyde büyük bir hareketlenme yarattı.
İbrahim’in bu cesur mücadelesi, köylüler arasında büyük bir takdir topladı. Onun bu kararlı tutumu, birçok kişiye ilham verdi ve onun liderliğinde zalim yöneticilere karşı büyük bir direniş hareketi başladı. İbrahim, bu direnişin öncüsü oldu ve köylülerin haklarını savunmak için elinden geleni yaptı.
İbrahim’in hakikat arayışı, onu sadece kendi köyüyle sınırlı kalmayan bir mücadeleye sürükledi. Onun için önemli olan, sadece kendi çevresindeki haksızlıklarla mücadele etmek değil, aynı zamanda daha geniş bir toplumsal değişim yaratmaktı. Bu amaçla, çeşitli şehirleri dolaşarak, insanlarla görüşmeye ve onların da bilinçlenmesini sağlamaya çalıştı.
Bu süreçte, İbrahim’in karşılaştığı zorluklar oldukça fazlaydı. Zalim yöneticiler, onun bu faaliyetlerinden rahatsızlık duymaya başlamışlardı. İbrahim, defalarca tehdit edildi ve çeşitli baskılarla karşı karşıya kaldı. Ancak, o, doğru bildiği yoldan asla sapmadı. Onun için önemli olan, Allah’ın rızasını kazanmak ve hakikati savunmaktı.
İbrahim’in hakikat arayışı, onu çeşitli filozoflarla ve dini liderlerle de bir araya getirdi. Bu kişilerle yaptığı tartışmalar, onun bilgi birikimini daha da artırdı. Ancak, İbrahim, bu tartışmalarda daima kendi inancını ve değerlerini savundu. Onun için önemli olan, sadece bilgi sahibi olmak değil, aynı zamanda bu bilgiyi doğru bir şekilde yaşamaktı.
İbrahim’in toplumsal mücadelesi, zamanla daha da büyüdü. Onun liderliğinde, çeşitli şehirlerde büyük protesto gösterileri düzenlenmeye başladı. Bu gösteriler, zalim yöneticilere karşı büyük bir direniş hareketine dönüştü. İbrahim, bu hareketin öncüsü olarak, halkın haklarını savunmak için elinden geleni yapıyordu.
Bu süreçte, İbrahim’in en büyük destekçileri, onun gibi düşünen ve hakikati savunan kişiler oldu. Bu kişiler, onun etrafında toplanarak büyük bir toplumsal hareket başlattılar. İbrahim’in bu kararlı mücadelesi, zamanla büyük bir halk desteği kazandı ve onun liderliğinde zalim yöneticilere karşı büyük bir direniş hareketi oluştu.
İbrahim’in bu toplumsal mücadelesi, onun için birçok zorlukla doluydu. Zalim yöneticiler, onu susturmak için çeşitli yollar denediler. Ancak, İbrahim, doğru bildiği yoldan asla sapmadı ve halkın haklarını savunmaya devam etti. Onun bu kararlı tutumu, zamanla zalim yöneticilerin de dikkatini çekti ve onu durdurmak için daha sert önlemler almaya başladılar.
İbrahim’in hayatı, zorluklarla dolu bir mücadeleydi. Onun için önemli olan, her türlü zorluğa rağmen doğru bildiği yoldan sapmamak ve hakikati savunmaktı. Bu süreçte, karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, zalim yöneticilerin baskıları oldu. Ancak, İbrahim, bu baskılara boyun eğmedi ve mücadelesine devam etti.
Bir gün, zalim yöneticiler, İbrahim’i susturmak için onu hapse attılar. Ancak, İbrahim, hapiste bile mücadelesine devam etti. Hapishanede bulunan diğer mahkumlarla konuşarak, onların da bilinçlenmesini sağladı. Onun bu kararlı tutumu, hapishane yetkililerinin de dikkatini çekti ve onu daha fazla susturmak için çeşitli baskılar uyguladılar. Ancak, İbrahim, bu baskılara boyun eğmedi ve mücadelesine devam etti.
İbrahim’in hapishanedeki mücadelesi, dışarıdaki halk tarafından da büyük bir takdir topladı. Onun bu kararlı tutumu, halkın ona olan desteğini daha da artırdı. Zalim yöneticiler, İbrahim’in bu desteğini kırmak için onu daha fazla baskı altına aldılar. Ancak, İbrahim, doğru bildiği yoldan asla sapmadı ve halkın haklarını savunmaya devam etti.
İbrahim’in son mücadeleleri, onun hayatının en zorlu dönemleriydi. Zalim yöneticiler, onu susturmak için daha sert önlemler almaya başladılar. Ancak, İbrahim, doğru bildiği yoldan asla sapmadı ve halkın haklarını savunmaya devam etti. Onun bu kararlı tutumu, halkın ona olan desteğini daha da artırdı.
Bir gün, zalim yöneticiler, İbrahim’i susturmak için onu idam etmeye karar verdiler. Ancak, İbrahim, bu karara da boyun eğmedi ve mücadelesine devam etti. Onun için önemli olan, Allah’ın rızasını kazanmak ve hakikati savunmaktı. İbrahim, idam sehpasına çıkarken bile, halkın haklarını savunmaktan vazgeçmedi.
İbrahim’in son anları, onun için büyük bir imtihandı. Ancak, o, bu imtihanı da başarıyla geçti ve halkın haklarını savunmaya devam etti. Onun bu kararlı tutumu, halkın ona olan sevgisini ve saygısını daha da artırdı. İbrahim, son nefesine kadar, doğru bildiği yoldan sapmadı ve halkın haklarını savunmaya devam etti.
İbrahim’in hayatı, bir babanın evladına yapılan kötülükler nedeniyle yaşadığı derin kederi ve acıyı anlatan bir ağıt olarak sona erdi. Onun hikayesi, bir nasihat, bir ağıt ve içsel acının dünyayı inletmesi olarak kalplerde yankılandı. İbrahim’in bu kararlı mücadelesi, halkın haklarını savunmak için gösterdiği cesaret ve azim, insanlığa ilham veren bir örnek oldu.
İbrahim’in hayatı, zorluklarla dolu bir mücadeleydi. Ancak, o, doğru bildiği yoldan asla sapmadı ve hakikati savunmaktan vazgeçmedi. Onun bu kararlı tutumu, halkın ona olan sevgisini ve saygısını daha da artırdı. İbrahim, son nefesine kadar, doğru bildiği yoldan ayrılmadı ve halkın haklarını savunmaya devam etti. Onun yaşamı, insanlığa ilham veren bir örnek olarak kalplerde kaldı.
Bahadır Hataylı/25.07.2024/12.25/Namazgah/İST
YORUMLAR
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
İyi olmak için çalışmak iyi yaradılışla çalışmak bilemiyorum hiç kimse yaratıldığı Vasıf’ları taşımadığı için belki insanlar içinde güven azlığı yaşanıyor bu yazı girizgah için başlangıç ola bilir fakat müstehap olan bir güzergah için yeterli değil evet gizlilikte aşikarlık olmaz fakat açığa çıkarılmış iftira veyahut karşı tarafın hükümsel yaptırımlarına kendi doğru Vasıf’larının fazla olması ölçütü veyahutta kendi doğrularının gizli bir süreçte kendine anlam oluşturması anlam katması konunun ne olduğu ile eksik adalet anlayışı bunlar insanı kendi kimliğinin dışına atar başka kimlikle kendi doğrularının üzerine gidilmez... Paragraf tekrarları anlaşılamamışlığı arttırır okuyucuyu yorar manevi darlık verir konunun bütünlüğü başlangıç da anlatılarak mübaşeret başlamıştır zaten zamanın idame ettiği vakitte çözüme bir set kurulmadığı gibi çözümlenen bir konunun içinde set olmaz olabilirliliği mümkün olan bir içtihadın içindedir bilakis ittihaz edilerek makama itibar sağlar ...
İçlinin içine lübbüne fiili eylemlerin beyin veyahut fizik kurallarının merkezine lazım ve gereklilik bedahet edilerek bilikteza sürecindeki nevi beşerdeki nübüvetin mana ehililiğinde hakkaniyet tabii bir halin fezlekesi olduğu gibi dini iman ve ehliyetin fihristesidir mücerreddir ...
Mahza Enda
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
Türk Kızı(Emine Sezek Akb
Nübüvetin beşeri hırkası fırkatı müminin dir . İnkar edenlere mucize göstergesidir...
Allah’ın selamı üzerinize olsun...
Selametle ...
Bir zamanlar, zamanı aşan anların içinde kaybolmuşken, evrenin sınırlarını zorlayan sorularla yoğrulmuş bir zihin vardı. Bu zihin, hakikati aramak için yola çıkmıştı, fakat hakikat, ona sürekli kaçan bir gölge gibi görünüyordu. Eğitim hayatım boyunca, hakikatin ne olduğunu bir türlü kavrayamadım. Çünkü yaşadığımız dünyada hiçbir şey hakikatin kendisi değil, sadece birer yansıması.
Hakikati arayan bir ruh, bir atlasın eksik haritalarında kaybolmuş bir gezgin gibidir. Maddi imkansızlıklarla dolu bir yolculukta çocuklukta başlayan bu arayış, belki de tam da bu imkansızlıklar nedeniyle ruhu daha keskin ve duyarlı hale getirir. Kitaplar, bu yolculukta birer kılavuzdur; her bir satır, yeni bir dünyaya açılan bir kapıdır. Bu dünyada her kitap, bazen birer ayna, bazen de birer pencere açar, hakikate ulaşmamızı sağlar mı? Hayır, sadece bu da yetmez.
Hakikati arayan bir ruh, her bilgiyi bir inci gibi toplar. Fakat bu inciler, sadece zihinde saklanmak için değildir; onlar, ruhun derinliklerinde bir araya gelerek bir anlam haritası oluştururlar. Ancak bu harita, insanı sadece bilgiyle değil, aynı zamanda imanla da donatır. Tıpkı bir peygamberin cesaretiyle, hakikati savunmak için yola çıkması gibi. Ama hakikatin sırrı burada da gizli değil.
Bu yolculukta, zalimlerin karşısında dimdik durmak, bir meşale gibi yanmak anlamına gelir mi? Hayır, bu sadece bir adım. Hakikat, bir yaşamın sonunda vardığımız bir nokta değildir. O, ideallerin toplamı değil, belki de bu idealleri yaşama çabasında gizlidir. Ama yine de, bu da tam anlamıyla hakikat değildir.
Hakikat, ruhun derinliklerinde yankılanan, her bilginin ve her deneyimin ötesinde, sonsuzluğun kapılarında bekleyen bir sırdır. Onu arayanlar, belki de asla tam olarak bulamayacaklarını bilerek, yine de bu arayıştan vazgeçmezler. Çünkü hakikatin peşinde olmak, ruhun kendini bulma çabasının en yüce ifadesidir.
Bir sırrı paylaşmak, hakikate bir adım daha yaklaşmak demektir. Çünkü sırlar, hayatın derinliklerinde saklanan ve sadece hakikate adanmış zihinlere açılan kapılardır. İşte bu yüzden, hakikatin peşinde olan bir ruhun yolculuğu, asla sona ermez; her adım, yeni bir başlangıçtır ve her başlangıç, hakikatin parıltısını bir an olsun yakalayabilmek için atılan cesur bir adımdır.
Örnek ve iyi hayat mücadeleleri bu yolda harcanan emektir. Bu enek mükemmeliyetçimokan tanrıya sadece yaklaşmaktır.
İyi insan olun , iyi olmak sizi yüceltir…