- 163 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Toplumsal Cinnet ve Haykırış
Toplumsal cinnet hali bu olsa gerek. Ekonomik piyasalar kilitlendi, ahlak yerlerde sürünmeye başladı, kimsenin kimseye güveni kalmadı. Ülkemiz, cehenneme dönmüş durumda. Tüm yollarda trafikten geçilmezken, şimdi petrole gelen zamların ardı arkası kesilmiyor, bu da yollarda trafiği azalttı. Dünyadaki krizin kaynayan merkezi sanki bizim ülkemiz oldu. Ancak insanlar hala bir umut derdinde ve bu hale getirenlerin kurtarıcı olduğuna inanmakta. Allah’ım sen aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdıracağını söylemiştin, işte o pislik bizi her taraftan kuşattı. İçimizdeki beyinsizler yüzünden helak olmaya gidiyoruz.
Çalışanlarının maaşlarını ödeyemeyenlerin, tefecilerin kucağında çek kırdırmak için saatlerce beklediği bir dönemdeyiz. Savaş var diyorlar, sorumlu biz değiliz diyorlar, dünya bizim peşimizde hala siz anlamadınız mı biz kötü olsaydık bizimle bu kadar uğraşırlar mıydı diyen iş bilmez yöneticilerle dolu bir ülkede yaşıyoruz. İsrafta sınır tanımayan, itibarlarını harcadıkları meblağın büyüklüğü ile açıklayan kurtarıcılardan ne olur bizi kurtar.
Biz sana kulluktan olacağız, dünyamız allak bullak. Bunlarla bizi imtihan etme Allah’ım. Sesimiz duyulmuyor, kandırılmayı meziyet bilenlerin, kandıranların kahramanlık destanı söylediği günlerde bizim için herkes, mersiye yazıyor. Allah’ım bizi uyandır ve zalimlere kıyam ettir.
Ekonomik krizin derinleşmesi, işsizlik ve yoksulluğun artmasına neden oldu. İnsanlar, iş bulamıyor, buldukları işlerde ise geçimlerini sağlayacak kadar bile kazanamıyorlar. Çalışanlar, ay sonunu nasıl getireceklerini düşünmekten bitap düşmüş durumda. Tefeciler, çaresiz insanları kıskaca almış, borç sarmalında debelenen halk, bir çıkış yolu arıyor.
Küçük esnaf ve işletmeler, borç batağında. Bankalardan kredi alamayanlar, tefecilere başvuruyor ve bu durum onları daha da büyük bir batağa sürüklüyor. İflas eden işletmeler, kapanan dükkanlar, boşalan fabrikalar… Ülke ekonomisi, bir domino taşı gibi çöküyor.
Ahlaki değerler, yerlerde sürünüyor. Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma gibi olaylar, sıradanlaşmış durumda. Adalet sistemi, adalet dağıtmak yerine güçlülerin çıkarlarını koruyor. Yoksulun hakkını arayacak bir merci bulamaması, toplumsal huzursuzluğun temel nedenlerinden biri.
İnsani değerler de büyük bir erozyona uğramış durumda. Yardımlaşma, dayanışma, komşuluk gibi kavramlar neredeyse unutulmuş. Herkes kendi derdine düşmüş, bireysellik ve bencillik ön plana çıkmış. İnsanlar, birbirlerine güvenmez hale gelmiş, herkes herkese şüpheyle bakar olmuş.
Toplumsal güvensizlik, paranoyaya dönüşmüş durumda. İnsanlar, devlet kurumlarına, adalet sistemine, hatta komşularına bile güvenmiyor. Bu güvensizlik, toplumsal bir kaosa yol açmış durumda. İnsanlar, kendi güvenliklerini sağlamak için silahlanıyor, kendilerini koruma altına almaya çalışıyor.
Güvensizlik ve kaos, toplumsal patlamaların habercisi. İsyanlar, şiddet olayları ve çatışmalar, gündelik hayatın bir parçası haline gelmiş durumda. Devlet, bu olumsuzluklar için inandırıcı önlemleri almıyor ya da alamıyor ancak bu durum halkın öfkesini daha da artırıyor.
Bu kaos ve karanlık içinde insanlar hala bir umut arayışında. Halk, kurtarıcı olarak gördüğü liderlere bel bağlamış durumda. Ancak bu liderlerin de halkı aldattığı, kendi çıkarlarını düşündüğü bir gerçek. İnsanlar, aldatılmaktan, kandırılmaktan bıkmış durumda, ancak yine de bir umut ışığı arıyorlar.
Toplumsal krizin çözümü için çeşitli arayışlar başlamış durumda. Eğitim, ekonomi, adalet ve ahlak alanlarında reformlar yapılması gerektiği, herkesin ortak görüşü. Ancak bu reformların hayata geçirilmesi için güçlü bir irade ve kararlılık gerekiyor. Halk, bu reformların yapılmasını bekliyor.
Bu mücadeleler ve reform çabaları, toplumsal yeniden doğuşun habercisi olabilir. İnsanlar, birlik ve beraberlik içinde hareket eder, adalet ve eşitlik için mücadele ederlerse, bu krizden çıkış mümkün olabilir. Toplumsal yeniden doğuş, umudun yeniden yeşermesi ve ülkenin yeniden ayağa kalkması için bir fırsat.
Genç nesiller, bu yeniden doğuşun en büyük umut kaynağı. Eğitimli, bilinçli, adalet ve eşitlik için mücadele eden gençler, toplumsal değişimin en büyük gücü olabilir. Gençlerin, bu mücadelede aktif rol alması, toplumsal dönüşüm için büyük bir fırsat.
Bu toplumsal cinnet ve kriz hali, umutsuzluğa kapılmak yerine, yeniden doğuş ve umut için bir fırsat olarak görülmeli. İnsanlar, birlik ve beraberlik içinde hareket eder, adalet ve eşitlik için mücadele ederlerse, bu krizden çıkış mümkün olabilir. Gelecek, umudun ve adaletin yeniden yeşerdiği bir dönem olabilir.
Bu manifesto, toplumsal cinnet ve çöküş haline bir haykırış ve çağrıdır. Ekonomik kriz, ahlaki çöküş, toplumsal güvensizlik ve kaos, halkın birlikte hareket ederek çözebileceği sorunlardır. Umut, direniş ve mücadele, bu krizden çıkışın anahtarıdır. Halk, adalet, eşitlik ve özgürlük için birlikte hareket eder, mücadele ederse, bu krizden çıkış mümkündür. Bu manifesto, halkın birlikte hareket etmesi, adalet ve eşitlik için mücadele etmesi ve geleceğe umutla bakması için bir çağrıdır.
Bahadır Hataylı/16.07.2024/12.20/Namazgah/İST
YORUMLAR
Katılmamak mümkün değil.Ne kadar haklısınız.Toplu atmalı yürekler ve farkındalık oluşturulmalı.
"Bu manifesto, halkın birlikte hareket etmesi, adalet ve eşitlik için mücadele etmesi ve geleceğe umutla bakması için bir çağrıdır."
Bahadır Hataylı
Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.
Güne ışıması dileği ile..