- 246 Okunma
- 2 Yorum
- 8 Beğeni
ÖLÜMDEN BAŞKA HER ŞEY YALAN...
‘’Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.’’(Alıntı)
Kefilim düşlerime kefilim hasretime en çok da duyduğum kendime.
Öznem gizil bir hazine.
Ruhum bazen k/ayıp bir özne:
Aşkın bakiyesi iken şiir ve şiirin cephesinden geçerken umut ve bulut.
Unutulası bir isyanı bastırıyorum ne de olsa benim yüreğim İlahi tanıklığında Rabbin, sadece umut adına sadece aşk adına atıyor:
Bilindik bir aşktan çok öte hem bilindik olsa olmasa ne ki yeter ki insan boca etsin tek servetini yüreğini.
Komplimanlar yağdırıyor sıçrayan her kıvılcım ve ses etmeden yaşıyorum.
Bir kaos benzeri yaklaştığım liman hele ki öncemde tüm gemileri yakmışken.
Yetmezken lakin ve şimdilerde mektuplarımın ve yüreğimin ve şiirlerimin ucunu yakıyorum:
Ucu bucağı görünmez iken mahiyetimin ve mahremimin ve matemimin.
Gönül zaten düşkün sevmelere.
Bir izotop olsam dahi uçan kaçan bir sevdaya kanat açtım:
Varsın izafi addedilsin nazenin varlığım bense kat çıktığım kadar duygulara uyuduğum güzellik uykusundan henüz uyandım.
Kumpanyam.
Ve kumandam.
Ve kusurum en alasından hem de:
Sevdiğim kadar hatırşinas.
Yazdığım kadar çılgın.
Yaktığım kadar ateşe de vermişken ruhumu.
Ötenazi yaptığım iken uydusu olduğum duygularımın ve hali hazırda hız kesmediği kadar kalem melun ve metruk hecelerden yana da olmadı tercihim:
En afilisi en münferidi ve işte dile getirdiğim kadar o vazgeçilmez heceyi:
Ben aşkım çünkü.
Ben şahikayım.
Ben bir doğruyum.
İki noktanın birbirine en uzak olduğunda değil kendimle yakınlaştığımda kendime ve işte tutuşan köprünün ayaklarında çizmeler boyumu da aşarken dalgalar ve sinemde saklı rüzgârın vurucu gücünde tosladığım kadar da kalem’ e ve yıkılmaz kale duvarlarıma asılı en meczup tabloyum aslında Tanrının yarattığı görkemli evrenin, saltanatını süremediğim kadar da geçtiğim evrelerden içe dönük yüreğim ve bakışlarım.
İçsel yolculuğum.
İçsel hazinem.
Sır vermez ser vermez yorgunluğum ve cenk ettiğim siperim ve çeperinde hayatın içine saklandığım kozamdan ben değil de duygular ve sözcükler firar ederken elbet farkındayım da olup bitenin.
İmlecim de şaşkın.
Kalem zaten nidalarla sökün eden ruhumdan.
Ve ölümlü dünyanın gidişatında bilsem de ölmek için çok erken.
Gidenler tekbir getiren.
Bir de hiç gelmeden yokluğa karışanlar ve işte o isyanı bastırmak adına kefil olduğum kadar iç dünyama ölümle değil kendimle restleştiğim sözcüklerse hümayunu evrenin ve göğün perdeli ayakları varsın bir martaval olsun yaşamak varsın bir martıya dönüşeyim varsın insanlığımla anılayım nefret edenlere dahi cephe almazken ve işte cebimde son kalanlar:
Azıcık umut azıcık rüya alabildiğine aşk ve inancın sonsuzluğu.
Girift bir haznede tek hazinemle iştigal ölümsüzlük iken racon kesen ve ölümden zerre korkmadığım kadar da gidenlerin ardından dökecek yaşı şimdiden dökmüş ve hiç gelmeyenlerin üstünü hepten çizmiş.
Ne enkazım ne de derdest edildim.
Ne isyanım ne kibir ne öfke.
Ruhumun söküklerinden ördüğüm bir yelek bir şiir daha size sunduğum altın tepside:
Ya, yanında ne alırdınız?
İsteyin yeter ki ve yeter ki kesmeyin ümidinizi.
Ölümden başka her şey yalan mademki…
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Yeter ki sevdiklerimden önce ben öleyim.
Teşekkür ederim yürek dolusu.
Selam saygılarımla
Bir kitabı, bir yazıyı, bir şiiri okumak bile nasiptir derler. Bazen bir kitap alır insan ama aradan günler, aylar hatta yıllar da geçse kapağını bile açamaz o kitabın. Çünkü herşeyde olduğu gibi, bir kitap bile zamanını beklermiş.
Bazen bir şiir okur insan ya da yazı vs , iyi ki okudum der. Ben de bu yazıyı iyi ki okudum.
Yazının başındaki alıntı olan bölüme her ne kadar katılmasam da.
Yazar kendi iç sesine ışık tutmuş ama aslında yazılanlar içinde çok güzel mesajlar var herkes adına.
Hangi birini yoruma taşısam bilemedim ama sanırım aşk ve her şeye o aşk ile bakabilmek asıl mesele. Yazarın dediği gibi bu aşk insanların hemen aklına gelen türden bir aşk değil. Çok daha geniş kapsamlı hatta sonsuz olan.
Sevgiyi ise almaktan çok, verebilmek önemli sanırım. Çünkü sevgi verildikce insan, insan olma ve insan kalabilme yolunda sağlam adımlar atmış oluyor.
Yanılgılarla karşılaşsak bile değil mi ki her insan önce kendinden sorumludur.
Yazının sonundaki cümleye de pek katıldığımı söyleyemem. Ben de hep yalan dünya derdim bir zamanlar ama eğer sonsuz yaşamdaki durumu, bu dünyada yapıp ettiklerimiz belirliyor ise o zaman pek de yalan değil bu dünya ve dünyada yaşananlar. Belki fani olması nedeniyle söylenmiş ve söyleniyor olabilir.
İçsel yolculuk, içsel hazine yazıdaki altın cümleler. Çünkü herşey insanın içinde. Yeter ki ilerleyebilsin o içsel yolculukta zira gerçek hazine orada yazarın da dediği gibi.
Güzel bir yazıydı sevgili Gülüm ve evet insan ne yaşarsa yaşasın asla ümidini kesmemeli.
O ümit insanı yaşatan ve hayatta neler olabileceğini bilmiyoruz. Saniyeler içinde bile değişebilir herşey.
Tebrik ederim güzel arkadaşım. Okunması gereken bir yazıydı.
Hep aşk ile hep ümitli yaşa dilerim
Hep sevgilerimle
Gülüm Çamlısoy
Nasip ki az evvel tam da bu konuyu düşünüyordum.
Sahiden de nasiplenmek ve nasibin nereden geldiği de belli olmuyor tıpkı az evvel almam gereken bir şeyi aklıma gelmeyen bir yerden aldığım gibi.
Sıcak hava dokunuyor anneme ve vantilatör ansızın bozuldu gecenin yarısı kafayı cidden yedim geceden beri ve sabahın ilk ışıklarında yeni bir vantilatör almak adına dışarı attım kendimi kafamda belirlediğim neresi varsa gittim ve tam da elim boş dönecekken eve hiç aklıma gelmeyen bir yerden aldım cihazı.
Ön yargılı olmayacak insan ve asla içini bozmayacak:
Bu anlamda hayat cidden başka derin manalar sunuyor insana.
Hayatın getirdiği ve götürdüğü.
Sözcükler bana iyi gelen bazen kalemle kavga etsem de üç beş cümle yazmak iyi geliyor bana.
Sen de çok iyi geliyorsun bana.
Ve iyi ki varsın güzeller güzeli arkadaşım benim.
Çok teşekkür ederim.
Yüce Mevla öylesine bir kuvvete kudrete sahip ki:
Benden iste kulum, dedikten sonra her şey başka anlamlar kazanıyor.
Seni seviyorum