- 206 Okunma
- 2 Yorum
- 6 Beğeni
YENİDEN CEM OLMAYA VAR MISINIZ?
Kullarını cem etmek veya tefrikaya düşürmek Rabbimizin kudretindedir. Biri rahmet, diğeri beladır. Her ikisi de fenadan bekaya gitmektir lâkin birinin ucu cennete, diğerininki cehenneme çıkar.
15 Temmuz’da neler olduğunu hepimiz idrak ettik artık. Bu sebeple kısa bir özet geçip, günümüz ahvalimize döneceğim.
O gece, saat 22 civarında, önce Ankara, sonra İstanbul semalarında F16 savaş uçakları belirdi. Pilotlar ses hızı birimi olan mach’ın özellikle yüksek seviyelerinde, sonik patlamalarla tur atıyordu.
Olağan dışı bu durum karşısında insanlar televizyon ve internetten bilgi almaya çalıştı. Ardından, ne olduğunu öğrenmek için evlerinden çıkmaya başladı. Caddelerde tanklar geçiyordu. Evet, yurtta bir darbe girişimi olduğu apaçıktı.
Tek şüpheli vardı: FETÖ Terör Örgütü...
Haber hızla yayıldı ve meydanlardaki azınlık kısa sürede çığ gibi büyüdü. Devlet kurumları, belediyeler, valilikler, parti ve televizyon binaları teröristler tarafından bir bir işgal ediliyordu. Halkımız işgalleri engellemek için, ellerindeki silahları acımasızca kendilerine doğrultan darbecilerle, silahsız ama imanlı bir mücadeleye girişti.
Askerî birimlerde, kurumun içine sızmış hainler ile bu vatanın has evlatları boğaz boğaza gelmişti. Genelkurmay Başkanı dâhil çok sayıda komutan ve askerî personel hainler tarafından esir edilmişti.
Bir televizyon kanalından cep telefonu ile milletine seslenen Cumhurbaşkanımız “Ölümüne, ölümüne!” demiş ve havaalanlarına, meydanlara çağırmıştı herkesi. Başkomutanın emrini alan Türk milleti evlere sığabilir mi? Yurdun her noktasında, aynı gayenin, aynı şuurun etrafında Allah rızası için cem oldu.
250 şehit, 2.196 malûlen gazi ve milyonlarca muharip gazi, asrın en büyük terör belası FETÖ’nün bir dolarlık sırtlanlarına galebe çaldı, tarihimize altın harflerle yazılacak olan, onurlu bir zafer kazandı.
Elinde bayrak, dilinde tekbirden başka bir şeyi olmayan asil milletimiz, ele geçirilen devleti, polis kuvvetlerine de destek olarak hainlerden geri alıp, seçilmiş, meşru sahiplerine geri vermişti.
Bu nasıl olmuştu? Cem olmanın bereketiyle safi iman kesilerek…
Allah cihat için yola çıkan Müslüman’ın kalbinden korkuyu söküp alır, yerine müthiş bir cesaret ve şehit olma arzusu koyar. Şahadeti dileyenin karşısında dağlar erir, denizler buharlaşır. Çığ misali, her türden setleri yıka yıka, hainlerin, düşmanların üzerine akar.
15 Temmuz’da bir duygumuz daha tavan yaptı. Millî ve dinî kardeşliğimiz… Demokrasi nöbetlerinde ve müteakip birkaç senede, damak ve dimağımızda kalan tatla yaşadık. Kucaklaşmanın, yardımlaşmanın, hoşgörünün, birlik ve beraberliğin zirvesine çıktık. Vatan hainlerinin adalete teslim edilmesine aynı avazdan oh dedik.
Peki, şimdi ayarımız neden bozuldu? Cem olmaktan tefrikaya nasıl düşüverdik?
Çünkü FETÖ boş durmadı. Milyonlarca bot hesaplarla, yalan ve iftiralarla, bıkmadan usanmadan, hız kesmeden beyin yıkadı, bizi devleti yönetenlere düşman eden algılara boğdu. Vatanın manevi şuuru diri tutan has evlatlarını hedef aldı, kanun boşluklarından yararlanarak edepsizce mahkemelerde süründürdü. İtibar suikastı ve psikolojik yıkımla yaylım ateşi açtı. Nereden buldukları esasen bilinen ancak pek de dile getirilmeyen tehlikeli bir cesaretle, “Başa geldiğimizde sizden hesap soracağız, kaçacak yer bulamayacaksınız.” nevinden tehditler savurdu.
Ve milleti can damarından vuran bir şey daha! Etiket fiyatlarıyla oynayarak yaptığı ekonomik darbe yüzünden, hayatın tepeden tırnağa her noktasında enflasyona maruz kaldık.
Henüz sekiz yıl önce atlattığımız vatanın elden gitme tehlikesini, yüz binden fazla can yitirdiğimiz COVID-19’u, on bir ilimizi yıkan depremi, onlarca bölgedeki orman yangınlarını ve selleri çok çabuk unuttu bir kısmımız! Ülkesinden can güvenliği nedeniyle kaçıp bize sığınan savaş mağdurlarını güya Türklük maskesiyle hedef alanların asıl niyetinin iç savaş çıkarmak olduğunu kavrayamadı. Ülkede pahalılığa sebep olmanın vatan hainliği seviyesinde bir suç olduğunu bilemedi. PKK’ya yapılan operasyonların maliyetini ölçemedi.
Cebindeki yangının sorumluluğunu asıl müsebbipler yerine devleti yönetenlerde gören, idraki, şuuru ve hafızası zayıf, ancak vatan sevgisinden şüphe duymadığımız güruh tuzağa düştü, faturayı yanlış adrese kesti. Can havliyle eline geçirdiğinin boğazına sarıldı. Kimsede insaf, vicdan, merhamet, adalet kalmamış dedirten bir manzaranın tam ortasına düştük.
Tarihin tekerrür etmesi gafiller sebebiyledir. Yüce Allah gafilleri cem olmaktan çıkarıp tefrikaya sürükler. Tefrika belâya, bela fenaya…
Yapacağımız tek şey var: Ciddi ciddi tefekküre dalıp, bekamızı düşünmek! Dünya ve ahiret selametimiz yeniden cem olmakta, iyi, güzel ve doğruda, birlik ve beraberlikle tek çizgide saf tutmaktadır.
Hele ki her an patlak vermesi beklenen, bizi de haricinde bırakması ihtimal dâhilinde olmayan 3’üncü Dünya savaşının eşiğindeyken…
Yüce Allah’ımız, Kur’an ayetlerinde bize “Hâlâ akıllanmayacak mısınız?" diye ne kadar çok sormuş, değil mi?
Mücella Pakdemir
YORUMLAR
Zor ve hüzünlü günlerdi gerçekten. Bu memleket üstüne oynanan oyunlar yüz yıllardır bin yıllardır bitmedi, bundan sonrada bitecek gibi görünmüyor. Bize yakışan her zaman dik durmak devletimizin arkasında durmak, bizden mülteci de olmaz gidecek başka yerimizde yok, kalıp ölümüne savunacağız her kim saldırdıysa vatana. Eleştirmek yerden yere vurmak çok kolaydır ama bir de yapılanları da görmek nankör olmamak lazım. Ne badirelerden çıkıp da geliyoruz son on on beş senedir... Faiziler yerlerde sürünürken birden gezi olayları patlıyor, daha neler neler var anlatılacak... Batı batı dedikleri her zaman iki yüzlüdür unutmamalı ki... Onlar hiç bir zaman biz Türklerin ve de Müslümanların iyi olmasını istemezler... Kutlarım manidar bir yazıydı...