- 211 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Emekli, yolu dikenli artık tükendi…!
Emekli, yolu dikenli artık tükendi…!
Bir gün evden işe doğru giderken etrafımda ne olup bitiyor derken, her günkü gibi etrafıma gülücük saçarken, hayata en güzel duygularım ile bakarken, bir okulun avlusunun kenarından geçerken, yanımdan iki tane şirin mi şirin yaşlı amcalar geçti. Öyle hüzün dolulardı ki bir anda neşem sevincim beni terk etti.
Bu yaşlı amcaların derdi nedir diye düşünürken, bir yandan da üzülürken, gözümün önünde vahim bir durum yaşandı. Okulun avlusunun kenarında harçlığını düşürmüş bir çocuğun parası yerde duruyordu. Yaşlı amcalardan biri parayı yerden aldı çok utanıyordu, şöyle etrafına bir baktı sanırım beni görmedi. Yanındaki arkadaşına bu parayı düşüren bir öğrencidir. Kim bilir ne zorluklarla ailesinden harçlık almıştır. Bu parayı alalım mı almayalım mı derken, yanındaki arkadaşı ona alalım ya dedi. Lakin bu para çok değil ama bizim için çok büyük bir paradır, halimizi anlayan yok dedi. Bizi bu hale düşürenler utansın. Bu kadar zamandır devletimize hizmet ettik, kendimizi heder ettik ne yedik ne içtik, ne yediğimiz belli ne içtiğimiz belli bu hayattan nedir çektiğimiz dedi. Ömrümüzün sonuna kadar kimseye minnet etmedik. Bu zamana kadar devletimize ihanet de etmedik. Düştüğümüz şu hale bakar mısın diye hayıflandılar. Beni ise derinden yaraladılar, gözlerimi yaşlı bıraktılar.
İnsan oğlu hayatta iki kez emeklermiş. Emeklemek derken yanlış anlaşılmasın, küçümsemek değil, zorluk çekmek manasında kullanıyorum. Kimse yanlış anlamasın yanlış mana çıkarmasın. Bunu böyle bilmenizi istedim. Biri hayata ilk başlarken yürümeyi öğrenirken insanın attığı ilk adımdır. Diğeri insanın ömrü boyunca çalışıp, didinip altmış beş yaşına gelip gücü kuvveti azalıp fazla verimli olamayıp, çalıştığının ,emeğinin karşılığını alamadığı dönemdir. Emeklilik, insanın tam rahat edeyim derken, yaşadığı ekonomik zorluklar sonucu yaşadığı maddi sıkıntı , aldığı emekli maaşının kirasını bile karşılamadığı, almış olduğu emekli ikramiyesinin ev almayı bırak, araba bile alamadığı, araba almayı bırak, ömrünün sonunda hacca dahi gidemediği, gülünç bir rakam olan emeğinin karşılığının olmadığı, hak etmediği bir durumdur.
İnsan dört mevsim gibidir. Çocukluğu insanın baharıdır. Gençliği insanın yazıdır. Yaşlılık ise insanın sonbaharıdır. Her mevsimin bir güzelliği vardır. Çocukken insanı koruyup kollayan ailesi ve devletidir. O zaman insan daha çok ailesini yanında hisseder. Yaşlandığı zaman insanı koruyup kollayan yine ailesi ve devletidir. Lakin insan o zaman devletinin şefkatini, gücünü daha çok yanında hissetmek ister. Yaşlandığımız zaman ailemiz bize bakamaz ise devletimiz bakım evlerinde bize bakar, sahip çıkar. Devletimiz cenazemizi bile ortada bırakmaz. İnsanın, devletinin arkasında olmasını bilmesi, devletinin gücünü yanında hissetmesi her emeklinin son isteği ve arzusudur.
Umulur ki emeklinin çektiği bu sıkıntılar sona erer. Herkesin özlediği o günler gelir ve emekli mutlu, huzurlu bir nefes alır. Emeklinin neşe ve sevincinin izi gönüllerde kalır.
Emeklisine sahip çıkamayan bir millet, emanetine ihanet eden, yaslandığı dalı kesen, Allah’ın gazabını üzerine çeken, ayakta durmasını bilmeyen, aklını kaybeden serseri bir yıldız gibidir.
Fatih CANSIZ...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.