- 112 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÖYKÜ OLAN UMUTLAR / Eskiden
Eskiden yuvarlak değildi saatler
Dört köşe de değildi
Akrebi yelkovranı yoktu
Henüz kadranına birden onikiye kadar rakamlarda dizilmemişti
Saatlerimiz zaten yoktu ki,
Gecemiz gündüzümüz vardı
Güneşimiz gölgemiz vardı.
Zaman gölge ile boy ölçüşürdü
Gece olunca zamanı durdurur yatardık
Taa ki horozlar ötene kadar.
Orucumuzun vaktini tavuklar belirlerdi
Pinnikten çıkıncaya kadar sahur,
Pinniğe girince iftar ederdik
Gündüzü güneşten
Geceyi yıldızlardan
Ay’dan bilirdik
Öyle Ocağımız Şubatımız Martımız yoktu
Karakışımız Zemherimiz Gücüğümüz vardı
Kış aylarını yediğimiz ayazdan bilirdik
İlkbaharı Leylekler getirirdi köyümüze
Yaz’dan önce ayvalar çiçek açardı açardı da
Ayva yerdik
Şimdiki gibi ayvayı yemezdik
Biz serçelerin sesiyle çalışırdık tarlalarda
Öyle Mascod radyosu gibi pilleri bitmezdi
bize şarkı söyleyen kuşların, böceklerin
İki elimizin üstünde eğilipte dereden su içmek varya
Hiçbir meşrubat vermez onun ferahlığını
Çam bardaklarımız, toprak testilerimiz vardı
Yığına gömerdik tarlada
Dışı terlerikçe içinde suyumuz serinlerdi.
Hasat zamanı kışa kalmasın diye,
Kubaşık yapılırdı komşularla
Harmana düşerdik karpuzlar olunca
Tırpan zamanı taşa çalarda kırardık
Parça parça bölüşür iki elimizle yerdik
Ağzımızı da kolumuza silerdik
Karpuz öyle dilim işi satılmazdı
Kimin tarlasında varsa
Çuvallarla dağıtırlardı konu komşuya
Öküzlerle atlarla çook düven sürdüm
Harman zamanı
İlkbaharı getiren leylekler
Sonbaharıda alıp giderlerdi
Yuvalarını bize emanet edip.
Vargit çiçekleri açardı yaylalarda göç vakti gelince
Sahi yağmurlu havada kıl çadırda hiç uyudunuz mu
Etrafınızda kuzular oğlaklar tepişirken...
Yapraklar ağaçları,
Çiçekler böcekler toprağı,
İnsanlar yaylaları yalnız bırakırdı kış gelmeden önce.
Dereler Dağlar mahsunlaşır
Taa ki fırtınalar koyaklardan ağrı sessizliği yırtana kadar
Ahh ah o komşuları
O komşulukları çok özlüyorum
Geçen gün çarşıda gördüm komşunun oğlunu da babasını sordum nasıldır diye,
Sizlere ömür amca diyince çok utandım.
Biz böylemiydik eskiden
Komşuya çok gönderilmişliğim vardı
Maşayla köz almaya
Aslında o zamanlar komşuluğu da bilmezdim
Arkadaşımın dedesini dedemin kardaşı sanırdım
Babasına amca, anasına hala derdim
Okuldan gelince hala karnım acıktı diye giderdim arkadaşımla
Bize dürüm yapardı işkefenin arasına
Çökelik soğan tereyağı evde ne varısa artık sarardı,
Yanınada da ayran, beraber içierdik aynı tastan,
Sonrada doydunuzmu çocuklar der başımızı okşardı
Onun için anam hiç küşüm etmezdi tarlaya giderken aç kalırız diye.
Onların tadını lezzetini bilseler şimdikiker
O çarşıdaki dürümlere kırıntılara dönüp bakmazlar bile...
Ben ilk işe Çankırı’da başldım eşim ilk çocuğumuzu dünyaya getirdiği zaman
Kendi evimde misafir oldum,
Komşular gerek hastahanede gerek evmizde bizi yalnız bırakmadılar
Ben yemeklik birşeyler getirdim eve fileler dolusu
Komşu ablalardan büssürü azar işittim
Biz neciyiz diye
Aslında o günleri özlemekten ziyade
Bugünlerle kıyaslayınca
Utanıyorum.
Kim yaptı bize mu makyajı
Allah’ın bahşettiği güzelliği beğenmedik mi ?
Eskiden bırak gülmeyi
Ağlamamız bile güzeldi
1103/2024 - İ.ANİK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.