- 1273 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İlk Sayfası
İLK SAYFASI
Sevgili dostum,
Okuduğum güzel kitapları ve bu kitaplardan aldığım dersleri, kitaplardan çıkardığım ana ve baba fikirleri seninle paylaşmaktan her zaman mutluluk duyuyorum. Aynız amanda sana mektup yazarken bu kitapları adeta yeniden okumul gibi anladıklarımı pekiştirerek, adeta kitabı yeniden okumuş gibi oluyorum.
Sevgili dostum,
Bu defa okuduğum kitap bence ilginçti. Yazarların bir kitabının ilk sayfası seçilerek, bunlar storytel (kitap seslendirmesi) aktarılarak sonrasında podcast (sesli kitap) dinlenerek yazarları ile televizyonda söyleşi yapılması ve bununlarında sonradan kitap haline gtirilmesinden oluşturulmuş.
Sevgili dostum,
Bu söyleşileri yapan iki kişi ise Mirgün Çabaş ve Can Kozanoğlu. İkisi de alanında uzman olan ve geçmişte editörlük, yayınevi yönetmenliği yapmış insanlar. “Bir nevi yazı atölyesi” sloganı ile Can yayınlarından yayınlanan bu kitap, gerçekten de başta genç yazarlar olmak üzere bizim gibi kitaplar yayınlamış ve daha güzel kitaplar yazma derdinde olanlara da kaynak oluyor. Okuduktan sonra insan “Bunu bir daha okumak lazım ”diye geçiriyor içinden.
Sevgili dostum,
“Kitapta hangi yazarlar var? Diye sorduğun duyar gibiyim. O halde bende sayayım:
Ahmet Ümit, Hakan Günday, Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Saygın Ersin, Murat Menteş, Nermin Yıldırım, Hikmet Hükümenoğlu, Zülfü Livaneli, Yekta Kopan, Alev Canıgöz, Başar Başarırır, Latife Tekin, Behiç Ak, Murat Uyurkulak, Cem Akaş, Celil Oker, Doğu Yücel, Sevin Okyay, Müge İplikçi,Ercan Kesal, Ayfer Tunç, Mine Söğüt, Sezgin Kaymaz, Pınar Kür.
Gördüğün gibi 25 yazarı 383 sayfaya sığdıran 25 dev röportaj yapılmış. Bir atölyeden öte bence “Yazarlık Üniversitesi” gibi olmuş.
Sevgili dostum,
Bir kitap çıkarınca kendini üstad zanneden ve yıllarını yazmaya vermiş nerede ise 40-50 yılını yazmaya ve okumaya adamış insanları, “Edebiyat bölümü okumadı” diye küçümsemeye veya önemsememeye kalkan genç yazarlar bu kitabı okumalı bence.
Sevgili dostum,
“Yazar” demek yazan demek olduğuna göre, en büyük ödülü yazara okur verecektir. “Çok satan” değil çok okunan ve okunduğu zaman iyi anlaşılan yazar zamanla değer kazanacaktır. Yazar değeri diğer şair ve yazarlar değil, okur verecektir. Bu kitapta da bu gerçeği bir kere daha anlamış oldum.
Sevgili edebiyat ve kitapsever dostum,
Yazarın yaşı ne olursa olsun her zaman diğer yazarlardan öğreneceği çok şey vardır. Nobel bile alsa yazar , diğer Nobel alan yazarların tecrübelerinden faydalanacaktır. Daha önce “Yazarın Odası” adlı 2 kitap tanıtmıştım sana. Nobel Ödüllü yazarlar ile Paris Rewiev dergisinde çıkan röportajlardan oluşan. Bu röportajları Nobel Ödüllü Yazar Orhan Pamuk da her sene okurmuş. “Yazarın Odası” kitabına yazdığı önsözde bunları anlatmıştı.
Sevgili Edebiyatsever dostum,
Bu kitabı okuduktan sonra kitaplığımda olan benzer kitapları da gözden geçirerek okuduklarımı yeniden okumaya okumadıklarımı da en kısa zamanda okuyarak sana da mektuplar ile anlatmaya çalışacağım. Böylece ikimizinde bu konuda bilgisi artarak, bu mektupları okuyanlarda faydalanacak.
Sevgili dostum,
Daha önce romanlarda ve hikayelerde “ilk cümlenin önemi” konulu yazılar okumuştum. “İlk cümle ve ilk sayfa” nın önemini bu kitabı okuduktan sonra daha iyi anlıyorum. Yazarların başından geçen her anı, diğer yazarlara “bir nevi yazı atölyesi” oluyor bence. Yazarlığın yaşı ve “ne kadar yıl yazdığı”ndan çok, okurun hayatına ne kattığı, öğretici olup olmadığı, okuyanın da başkalarına tavsiye edip edemediği önemli bence.
Sevgili Kitapsever dostum,
Bu kitabı okuyunca yazarların “ilk kitabı yayınlama sıkıntısı” nı nerede ise tüm ünlü yazarların yaşadığını görerek, “ilkler” in ne kadar zor olduğunu anladım. Yazarların kitapları yayınlama konusundaki anılarından, yazarların dayanışmasına hayran kaldığım bölümlerde oldu kitabı okurken. “Sevdiği yazarın ilk kitabını yayınlamak için yayınevi kuran “ kahramanlara hayran oldum ve bu hayranlığımı da çevreme anlattım. “bedava kitap bekleyen” insanların çevremizde çok olduğunu gördükten sonra nasıl hayran kalmayalım sevdiği yazarın kitabını yayınlamak için yayınevi kuracak kadar özveride bulunanlara.
Sevgili edebiyatsever dostum,
Azimli yazarların anılarını okumak, bizlere de gerçekten azimli olmak konusunda, özgüvenli olmak konusunda daha gayretli olmamız konusunda adeta motive ediyor. Okurken “bu yazarlar ne sıkıntılar çekmiş, sende çekeceksin kii, kitapların daha geniş kitlelere ulaşsın” diye daha sabırlı , daha gayretli olmak gerektiğine inandım.
Sevgili kitapsever dostum,
Her ne kadar yazanları toplum küçümsemeye kalksa, alay etse de yazan insanın mutluluğu, “insanlara faydalı olma” gururu her zmaan ön plandadır. Çok kişi hem şair yazar hem siyasetçi olarak yaşamış olsa da yarınlarda siyasetçi olarak değil, yazar ve şair olarak anıldılar. Mehmet Akif Ersoy, Memduh şevket Esendal, Yahya Kemal Beyatlı, Halide Edip Adıvar, Faruk Nafiz Çamlıbel... Bunlar her ne kadar siyasi partilerde görev almış olsa da bizler bunları yazar ve şair olarak anıyor, çocuklarımız ve torunlarımızda ders kitaplarında bunları yazar ve şair olarak okuyor ve öyle tanıyorlar. Kitapları kitaplıklarda kütüphanelerde en güzel yerlerde yer alıyor.
Sevgili kitapsever dostum,
Yazanlar zaten sadece bugünlere değil, aynı zamanda yarınları ve yarınların yarınlarını, yani torunlkarının torunlarının da kendisini okuyacağı umudu ile yazıyorlar. Yazan, yazar kim okumak ve faydalanmak istiyorsa o okur ve dinler.Bize düşen kendimizi her daim geliştirmek olmalı. “beşikten mezara kadar” gelişmek...
Sevgili dostum,
Her kitap okuduğumda kendimi gelişmiş, değişmiş ve ilerlemiş hissediyorum ve bu bana mutluluk veriyor. Hele sana mektupla bu duygularımı anlatmak, bu duygumu pekiştiriyor. İyi ki yazılarımı mektuplarımı okuyan senin gibi güzel dostlarım var.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.