- 103 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖYKÜ OLAN UMUTLAR / Raziye Teyze
Akşam yaklaştı Raziye teyze odanın, köyün yazısına taraf pencerenin önündeki makata oturdu, mnnoşu da gelip kucağına kıvrıldı, bir elinin parmaklarıyla minnoşu okşarken diğer elinin dirseğini pervaza yaslayıp karadirsek yaparak yolu gözlemeye başladı.
Yazıda yabanda çalışanlar akşam yaklaştıkça birer ikişer guruplar halinde köyün yolunu tutup geliyorlar, kimi sırtına evde kalan danalar için ot biçerek denklemiş, kimi yaylıma götürdüğü ineklerini önüne katmış kimi tırpanını, çapasını, küreğini omuzuna atmış günün yorgunluğundan olsa gerek aheste aheste köyün yolunu tutup geliyorlar.
Hasan amcaların evi köyün alt başında köyün arazisine ve köyün altından geçen şose yola hakim bir tepenin üzerinde etrafı kerpiç duvarla çevrili arka tarafında üç beş mallık ahırı birde samanlığı olan,bodrum katı taş duvarlı üstü harman tuğla dolmalı ve içerileri tatlı kireç sıvalı genişçe avlusu ve bütün kapıları avluya açılan dört odası bir mutfağı olan tipik bir köy evi.
Bir zamanlar aileye zar zor yeten bu evin kışın büyükçe ve küzinesi yaz kış faaliyette olan mutfağını kullanıyorlar diğer odaların kapıları yaza kadar çocuklardan gelen olmazsa pek açılmıyor.
Taş duvarlı bodrum katının bir tarafını hem ambar damı olarak hem de serin olduğu için kiler olarak kullanıyorlar ama Raziye teyze her zaman merdiven inip çıkamadığı için bir inmede haftalık ihtiyaçlarını yukarı taşıyor her gün inip çıkmasına gerek kalmıyor, zaten küpeştelerden tutunarak zar zor inip çıkıyor merdivenleri.
Hasan amca da uzaktan göründü bir tane olan ineğini önüne katmış, eşeğinin semerine de iki taraflı otu denklemiş yularındanda tutmuş yavaş yavaş geliyor. Raziye teyzenin gözleri ışılıyor Hasan amcayı uzaktan da olsun gördü ya ona yeter.
Bu arada köyün altındaki şoseden diğer taraftaki köylerin münübüsleri bire birer dönüyor şehirden ve köyün minibüsü de şoseden köy yoluna ayrıldı gelmekte.
Raziye teyze hemen küzineye çelı çırpı doldurup ateşledi, çinko çaydanlığıyla da çay suyunu koydu, Hasa efendisinin o çok sevdiği daha önceden hazırladığı düğü çorbasını da ısınmaya bıraktı ve karşılamak için yavaş yavaş aşağıya indi.
Hasan efendisini çevirmenin kapısında karşıladı eşeğin yularını teslim aldı
- Bey sen yukarı çık uzan ben eşeğin yükünü indireyim, ineği de sağayım danayıda bırakıp gelirim sen akşam ezanı okununcaya kadar istirahat et dedi.
Hasan amca;
- - Hanım bugün karnım yine çok sancılandı zorunan biraz ot biçebildim sınırlardan, biraz da sebzelerin çapasını yaptım ama çok ot basmış sebzeyi yarin beraber gidelim dedi ve yavaş yavaş yukarı çıktı.
Raziye teyze ahırdaki işini bitirmişti ki akşam ezanı okunmaya başladı, danayı anasıyla buluşturduktan sonra süt sağdığı sitilini aldı yine küpeştelerden tutuna tutuna yukarı çıktı,
Hasan efendi uzandığı makatta uyuya kalmış.
Sütü tülbentle peynir mayalayacağı tencereye süzdükten sonra küzinenin üzerine koydu, çinko çaydanlığı da fokur fokur kaynıyordu hemen çayını demledi
Hasan efendiye seslendi,
-Hasan efendi kalk ezan okundu namazlarımızı kılalım yemekte çayda hazır dedi Hasan amcayı uyandırdı.
Hasan amca kalktı giriş kapısının tam karşı tarafında bulunan lavaboya gitti niceden sonra abdest alıp geldi
--Hanım bende bir hal var tuvaletten bir zaman çıkamıyorum benim bir doktora görünmem lazım dedi.
- Tamam bey dedi Raziye teyze yarin sabah köyün arabasıyla gider döneriz,
- Ben evi ahiretliğim Fatmaya emanet ederim dedi.
Akşam namazından sonra yemeklerini yediler çaylarını içtiler peynir için kaynattığı sütüde ılımaya bıraktı Raziye teyze beyine makatta yer hazırladı televizyonu açıp kumandasında Hasan beyine verdi,
-Bey ben komşuya kadar gidip geleceğim dedi.
Hasan amca da
-- Tamam dedi.
Raziye teyze ahiretliği Fatma teyzeye gitti evi tembihledi, gecikirsek danayı bırak anasını emsin dedi.
Yakın komşu kadınlar birbirlerinin anahtarlarını yerlerini zaten biliyorlar söylemeye hacet yoktu.
Sabah güneş doğarken köyün minibüsünü kapının önünde beklemeye başladılar, köyün arabası erken hareket ediyor ki vatandaş şehire erken ulaşsın ve işlerini vakitlice bitirip akşama dönsün.
Çok beklemeden minibüs geldi, akşamdan köyün hem muhtarı hemde minibüscüsü Mehmet efendiye telefon ettikleri için yerleri ayrılmıştı.
Mesai başlamadan şehire ulaştılar Mehmet efendi
" siz inmeyin sizi hastahaneye kadar götüreyim hastahanede de size yardımcı olurum dedi "
ve yolcuları birer ikişer şehirin muhtelif yerlerinde indirdikten sonra hastahaneye geldiler.
Sıra almak için Hasan amcanın kimliğini aldı siz girişte oturun ben geliyorum dedi ve gitti.
Çok geçmedi ki Mehmet efendi geldi randevu almadıkları için rica etmiş durumu anlatmış ve Harciyeden sıra almış, hadi gidelim dedi ve hariciye polikliniğin önünde beklemeye başladık,
Doktor geldi yaşlı olduğu için sıra gerilerde olduğu halde ilk Hasan amcayı aldılar içeri
Derdini dinledikten sonra kan tahlili ve röntgen istedi öğlen 12 den önce gelin dedi, Doktor Mehmet beye hastayı sen getir diye tembihledi.
Vakit gelince Hasan amca ile Mehmet bey girdiler içeri Raziye teyze kapıda bekledi.
Biraz sonra çıktılar ikiside sus-pus
Eczaneye uğrayıp yazılan ilaçları aldılar, bir lokantada karınlarını doyurdular, Minübüsün hareket edeceği durağa gelip beklemeye koyuldular.
Raziye teyze ikide bir soruyor,
-beyim ne dedi doktor neyin varmış beni niye almadılar içeriye,
Hasan amca da
--Hanım doktor soyundurup muayene edeceği için seni içeri almadı, bu ilaçları kullan bitince tekrar gel diye tembihledi önemli bir şey yokmuş dedi.
Ama Raziye teyze pek mutmain olmamıştı, içinde bir kuşku vardı.
Köyün yolcuları tamamlanınca köye doğru hareket ettiler, ne Hasan amca ne de Raziye teyze konuşmuyorlar düşünüp duruyorlar.
Akşam olup eve gelince Raziye teyze küzineyi ateşledi akşam yemeği hazırlığına başladı
Bu arada Hasan amca telefonu aldı hanım Ankara’daki büyük oğlan Ali aramış bakalım ne diyor dedi en dipteki odaya gitti kapıyı örttü, biraz sonra geldi
-- Birşey yokmuş nasılsınız demeye aramış dedi ve konuyu kapattı.
Ertesi gün öğlen gibiydi Ali aradı
---Anne babam yokmu evde
- Yok oğlum bahçeye gitti
- -- Akşam gelince söylede arasın
- Oğlum birşey mi var benden ne gizliyorsnuz dedi
Ali
---Yok anne babam birini sordu da onu söyleyecektim dedi ve telefon kapandı.
Raziye teyzenin iki oğluda Ankara’da çalışıyorlar evleride Ankara’da, birde kızı var Hatice oğlanların büyüğü, Hatice de eşi ve çocuklarıyla Bursa’da yaşıyorlar.
Raziye teyze küçük oğlu Ahmedi arayıp soracak ama telefonla aramayı bilmiyor, arayan olursa ancak cevap verebiliyor telefona.
Hasan amca o gün daha ikindi ezanı okunmamıştı ki geldi,
-Bey Ali aradı babam gelince arasın dedi,
Hasan amca telefonu aldı gidecekti ki Raziye teyze izin vermedi
-ne konuşacaksanız bende duyacağım, benden gizlediğiniz bir haller var sizde, beni daha fazla işkilllendirmeyin dedi.
--Tamam dedi Hasan amca ve Ali’yi aradı,
Ali;
Baba yirmi gün sonraya araştırma hastanesinden randevu aldım bir de burada muayene ettirelim dedi hal hatırdan sonra anneme de selam söyle dedi telefonu kapattı.
Hasan amca artık durumu açıklamak gerekir dedi ve Raziye teyzeye dönerek;
-- Bak hanım endişe edecek bir durum yok diye başladı ve devam etti,
Şehirdeki doktor muayeneden sonra, belki ameliyat gerekebilir birde büyük şehirlerdeki hatahaneye git diye tembihledi, seni gereksiz yere telaşlandırmayayım diye gizlemeye çalıştım.
İşin aslı hiçte öyle değildi;
Doktor
"Geç kalınmış olabilir şimdiye kadar niye gelmedin derhal büyük bir hastahaneye Genel cerraha gitmelisin " demişti.
Raziye teyze;
- Tamam bey oğlanlara birşeyler hazıylayayım da beraber gideriz dedi
Hasan amca itiraz etti
- -Hanım büyütecek bir durum yok sen köyde kal eve ocağa mukayyet ol , ben gider muayene olur gelirim dedi
Ve evde bir tartışma başladı
Hasan amca sonunda Raziye teyzeyi köyde kalma konusunda zorda olsa ikna etti.
Raziye teyze komşulardan süt ödünçleşerek oğlanlara peynir, çökelik, tereyağı hazırladı,
Komşunun fırınında bir fırında köy ekmeği yaptı, ayrı ayrı paketledi ve yarin için hazırladı
Yinede arada bir
-Bey müsade ette bende geleyim içim hiç rahat değil diye serzenişte bulunsa da
--Hasan amca olmaz diye itiraz ediyor.
Akşamdan muhtar Mehmet efendiye telefonla haber verdi Hasan amca,
--Yarin Ankara’ya gideceğim iki tane de koli var gidecek ona göre bana yer ayır dedi.
O gün Raziye teyze ile Hasan amca gece yarılarına kadar gençlik yıllarından, iyi günlerinden, zor günlerinden söyleştiler dertleştiler ikisiniide uyku tutmamıştı,
Hasan amca Raziye teyzeye yarı tembih yarı vasiyet şeklinde birşeyler söylüyordu ama Raziye teyze de bir korku vardı beyinin söylediklerinin çoğunu duymuyordu duyduklarını da anlamıyordu, anca arada bir -bey benimde götür, ben sensiz buralarda duramam ben sensiz yaşayamam diyordu.
Öyle ya henüz on yedi yaşındaydı, askere gitmeden nişanlanmışlardı Hasanıyla.
Bu sene Ellibeş sene olmuş düğünleri olalı
Şimdiye kadar en uzun ayrılıkları bir haftayı geçmemişti.
Derken sabah ezanı okunmaya başladı daha bu saatten sonra uyuyamazlardı da kalktılar abdestlerini alıp sabah namazlarını kıldılar, Raziye teyze küzineye çay suyunu koydu,
Hasan amca da ahıra giderek ahırı temizledi, ineğin eşeğin yemlerini serdi petnilerine danayı da serbest bıraktı anasını emsin diye eve çıktığında sofrası hazırdı ama ikisinde de birşey yiyecek iştah yoktu. Yinede çay eşliğinde bir iki lokma atıştırdılar Hasan amca ilaçlarını içti yavaş yavaş hazırlık başladı.
Raziye teyze Hasanına küçük bir valize giyeceklerini yerleştiriyor yerleştirirken de kıyafetlere gözlerinden süyem süyem yaş döküyor.
Hasan amca oğlanlara hazırlanan kolileri çevirme kapısına taşıdı valizi almaya geldiğinde Raziyesini ağlar buldu, sarıldı teskin etmeye çalıştı ama nafile Raziyesinin için için göynümesi birden alev almıştı hüngür hüngür ağlıyordu, o halde defalarca helalleştiler ve Minübüsün korna sesiyle valizi aldılar yola çıktılar Mehmet efendi kolileri yerleştirmiş bile,
Raziye teyze;
- Bey beni habersiz bırakma dedi
Hasan amca da hiçbir şey diyemeden Raziyesini alnından öptü ve yola koyuldu,
Raziye teyze minibüs gözden kayboluncaya kadar arkasından baktı ve okudu, bitkin halde ağır ağır çıktı merdivenleri hiçbir iş yapacak hali yoktu, minnoşunu kucağına aldı herzaman ki gibi pencere pervazına karadirsek yaparak düşüncelere daldı.
Ali olsun Ahmet olsun sürekli analarına telefon ediyorlar babaları hakkında bilgi veriyorlar.
Gideli bir hafta olmuştu ki sabah Ali aradı Anne babamı bugün ameliyata alacaklar babam selam ediyor ve dua istiyor senden, ameliyattan çıkınca seni arar haber ederim dedi ve telefon kapandı.
Raziye teyze telefonu hiç yanından ayırmadı ama akşama kadar telefon hiç çalmadı.
Akşam üzeri muhtar Mehmet efendi şehirden yolcuları getirdi bir müddet sonra geri gitti yolcu yoktu minübüste.
Ali ablasını da Ankara’ya çağırmış
Doktorlar fazla ümit vermemişler ama ameliyatsızda fazla şansı yok diyince üç çocuğu da tercihlerini ameliyattan yana kullanmışlar, Hasan amca da nolursa olsun deyip ameliyat olmak istediğin söylemiş.
Velhasıl o o gün sabah ameliyata alıyorlar dört beş saat sonra yoğun bakıma alındığını ancak herşeye hazırlıklı olmaları gerektiğini söylüyorlar. Bir saat geçmemişti ki Hasan amcanın çocuklarını yoğun bakımın önüne çağırıyorlar ve hastanın şuurunu kaybettiğini haber veriyorlar., ikindiye doğru hastayı kaybettik başınız sağolsun diyorlar. Üç kardeş annelerine haber vermeden muhtar Mehmet amcalarını arayıp Ankara’ya gelmesini söylüyorlar, o da yolcuları köye getirip kimseye birşey söylemeden geri gidiyor, gece yarısı Ankara’ya hastahaneye gidip çocuklarla buluşuyor.
Minibüs gelinceye kadar babalarını yıkattırıp kefenliyorlar defin evraklarını da teslim alıp eniştelerinin ve küçük kardeş Ahmedin refakatinde dönüş için Ankara’nın dışında kendilerini beklemelerini söylüyor Ali.
Ali önceden haber ettiği için Ahmedin eşi ve çocukları da Alinin evine gelmişler, Ali kendi çocuklarını ve Ahmedin eşi ve çocuklarını da alıp buluşma yerine gelince köyde sabah ezanı okunmak üzeredir diye köyün imamını ve köyün büyüklerinden bir iki kişiye de haber ediyorlar öğlen namazını müteakiben defnedilecek şekilde hazırlık yapılmasını, güneş doğduktan sonrada Fatma teyze de yanına bir iki kişi alıp annelerine söylemelerini
haber ediyorlar.
Ve köyde bir telaştır başlıyor
Güneş doğduktan sonra Fatma teyze yanına muhtarın ve imamın hanımlarını da alarak Raziye teyzenin kapısını çalıyorlar,
Mutfağın ışığı yandığı hâlde içerden ses gelmiyor, acaba ineği yemlemeye ahıra mı indi diyorlar, bakıyorlar ahırın kapısı da kapalı tekrar evin kapısını çalıyorlar sesleniyorlar içeriden minnoşun acı acı miyavlamasından başka ses gelmiyor.
O sırada yoldan geçen bir delikanlıyı çağırıp kapıyı zorlamasını istiyorlar genç bir iki omuz darbesiyle kapıyı açıyor, hanımlar içeri giriyorlar birde ne görsünler,
Raziye teyze aynı pencerenin önünde yine karadirsek yapmış Hasanını bekler vaziyette ruhunu teslim etmiş.
Köyün büyüklerine haber veriliyor, köyden bir araba çıkartıp sağlık ocağından nöbetçi doktoru getirtiyorlar, doktorun muayenesi sonucu cesedin soğuduğunu muhtemelen akşamdan, kalp krizi sonucu vefat etmiştir diye rapor hazırlıyor ve defin için izin veriyor.
Öğlene bir saat kala Ankara’dan gelenler de köye giriş yapıyorlar, evin önünde büyük bulgur kazanıyla su ısıtılıyor evin önü haliyle kalabalık bir de tabut var, çocuklar bu duruma bir anlam verememişler, kapının önünde imam efendi karşılamış,
Ali imama
---Hocam cenazemizi yıkatıp kefenledik size de haber ettik bu hazırlık nedir diyince
İmam;
Hele bir eve gelin anlatırız diyor.
Hatice Ali Ahmet eve çıktıklarında avluda üstü örtülü ve örtünün üzerinde bir bıçak, önce birbirlerine bakıyorlar sonra imamın hanımı çocuklar tekrar başınız sağolsun Raziye bacıyı da kaybettik.
Ve defin işlemleri ikindi namazı müteakiben yanyana aynı anda defnediliyor.
Hasan amca ile Raziye teyze
Ellibeş yıllık beraberliklerini mahşere kadar uzatma kararı alıyorlar.
0306/2024 - İ.ANİK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.