hışıltı
-Hastayım, ama neyim var kestiremiyorum.
Duvarlar üstüme geliyor, gözlerimin önünde devasa karıncalar, kulağıma gaipten gelen sesler aman Allah’ım daha neler neler.
Her gün başına buyruk bir hışıltı odaya dadanmıştı. Durmadan başımın üstündeki dolapları kurcalar dururdu.
Dayanamadım.
Geçen en sonunda peşine düştüm. Kimi görsem beğenirsin,
benim Refik.
Refik Dayı der herkes ona.
Hakkaten dayıdır.
Kimseyi kırmaz incitmez, etliye sütlüye karışmaz.
Amma ona çok karışırlar. Çok hırpalarlar onu.
Kimisi söz ile kimisi göz ile.
Mahallenin sokaklarında Refik dayı ile dolaştık.
Eski tütüncüsünü arıyor.
Önümüze gelen her esnafa sorduk. Her oturana, tiftiklenip durana, iskarpinin topuğu ile izmarit ezene, simitçiye, berbere…
Itriyatçı Hacı Çingene dayanamadı en sonunda da ağzından kaçırdı;
ölmüş ya ihtiyar,
onca yolu eli boş döndük. Aradığım Refik ile dolanmak değildi ama o ses de kaybolmuştu.
O değil de adam olan Refik’e kıyamazdı.
Garibim tütünü çok seviyordu.
O nasıl cigara sarmaktı öyle , vallahi bir kıza bile böyle dokunmamıştı ömründe.
Tövbe dedi içinden.
Tütüncünün yerinde incik boncuk satan saçının dip boyası gelmiş esmer bir Adanalı oturuyordu.
Adanalıyım diyordu ama bildiğin Çingene.
Yuvarlak simit göbeği dizine dökülmüş etli dudaklarının örttüğü sarı dişleri bezginliğin can bulmuş haliydi.
Refik kadına içlendi azıcık. Daraldığımdan bir avuç mavi boncuk aldım.
Kuş yapayım dedim kendime.
Mavi bir kuş şifonyerin üstüne iyi gider dedim Adanalıya ,
gözünü kapıya dikip başını salladı.
Kızdım içimden bön bön yaşamasına.
sana ne dedim
içimden.
eve geç gelen kocasından.
Sarhoşken onu dövmesinden,
acımak sana mı kaldı.
Yalnız gözünün bir kenarındaki moru yeni iyileşmişti.
Demek ki vurmayalı uzun zaman olmuştu. Kapıya bakmasından belliydi unutmuştu.
Beklemeye başlamıştı bile .
Refik habire tütüncüyü anlatıyordu. Kırıkhan diyordu. El emeği göz nuru , tel tel diyordu. İçeriye doluşan işkembesi büyük sarkmış kadınlar olmasa ağlayacaktı. Kaldırıma güç bela çıkardım. Belki dedim hışıltı geçer sokaktan, kim bilir sorarım aradığını buldun mu ? Oturduk refik mutsuz ben düşünceli. Yanımızdan el ele iki ihtiyar geçti. Geçerken de bastonu ile fandikledi belimi. Nevar ne oluyor demeye kalmadan yanındaki öteki ihtiyarın yüzünü eli ile kendine çevirdi. Merhamet yaşıyordu büzüşmüş yol yol kırışmış dudaklarında. Vaktiyle öğretmen olmalı, bu yaşta böyle zevkli değil de efendice uyumluca giyinmesine bakılırsa. Bankacı olsa dedi boz yüzlü olurdu. Değil öğretmen kesin. Ötekisi anlatıyordu. Refik de anlatıyordu durmadan. İmkanım olsa bastonluyu dinlerdim. Duyamasam da dudaklarını okurdum. Öğretmen onu soluna oturttu. Ben sağında kaldım. Yüzünü göremiyordum.Ne anlatıyorsa canı gönülden dinliyordu. Utandım. Refik boş yere , bom boş kaldırımın karşısına konuşuyordu. Arkadaşım dedim , dön hele, öldüyse öldü tütüncü. Gel ben sana nargile içireyim. Yanına kahve sakızlısından. Ortaya muhallebi. Ha ne dersin Refiğim. Bak ben de seni özümden dinleyeceğim. Tütüncüye bir Yasincik yollayacağım hemi kuzum. Ne medeni insanlar var bak gör. On dakikadır dinliyor. El ele tutuşmuşlar, hem de 80 yaşındalar. Seksenin yirmisini al. Altmış sene. Kim katlanır bu zamanda Refik, biri diğerine altmış sene.
Ortalık karıştı durduk yere. Yol istemeler, yol açmalar. Kim efendim, bilmeyiz efendim. Ha o mu , az önce karşı dükkandaydı diyenler. Ne oluyor ya hucular. Burnundan soluyan iki görevli hah işte. El ele yürüyen ihtiyarlar durağın bankından kalkıp gelen minübüse bindiler. Otomatik açılan kapının üstünde üç nokta beyaz baston derneği yazıyordu. Püü dedi içinden. Kendine gelenler de onu karga tulumba kolundan tuttular arabaya tıktılar. Refik kaldırımda karşıya konuşur kalmıştı. İlk tütünümü almıştım. Param yetişmediydi de geç bizim oğlan sonra bulunca verirsin demişti. Ses geçirmeyen camları indirip Refiğe Alllah’a ısmarladık diyecekti ki yüksek tel örgülerin, beyaz duvarların, sokaktan ayırdığı mavi badanalı tek şifonyerli odaya giriverdi. Hışıltı kapıdaydı. Teşekkür ediyordu.
-Çok korktuk memur bey, bu sefer tamamen kaybedeceğiz diye, nasıl bulabilecekti yolu…
YORUMLAR
Çok samimi içten ve bizden bir anlatım..
Hikayenin içine girdim bende dolaştım hikayede..
Tebrikler.
Sisli bir öykü, esrarengiz bi havası var. Cümleler, diyaloglar kısa kısa ama betimlemeler güzel. Karakterin bir hışıltısı var ama sesi kayıp, diğerlerinden kendini sıyıran bir özelliği olduğu hissedilse de, yazar tarafından korunmaya alınmış gibi saklandığı delikten çıkmak istemiyor.
Senin de kendine has bir öykünmen var, düz tırmanmıyorsun, bu da ayrı bir hava katıyor anlatıma Nevmizan...
güzeldi yine...sevgiyle...
Nevmizan
Teşekkür ederim Gülecan
Selam ve sevgi ile
Kiminin dayısı var her yere derttir de kendi gibilere derman
Kiminin dayısı var ancak kendine dert dostluğu bizlere ayan
İnsanın refiki olmalı insan insana dost
Tebrikler Selamlar
Nevmizan
Teşekkür ederim
Selamlar