- 341 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
NORA BİR BEBEK EVİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kitabın Adı: Nora Bir Bebek Evi
(Dünya Edebiyatından Seçmeler)
Yazarı: Henrik Ibsen
Çeviren: Cevat Memduh Altar
Türü: Tiyatro oyunu
Sayfa Sayısı: 182
Yayınevi, Basım Yılı ve Yeri: Milli Eğitim Bakanlığı, 1997, İstanbul.
Norveçli yazar Henrik Ibsen, Danimarkalı yazar arkadaşı matmazel Laura’ya hayrandır ve en çok matmazel Laura’nın neşesinden hoşlanır. Aile dostu olarak görüşürler.
Oyuna konu Nora’yı, madam Laura’nın hayat hikayesinden esinlenerek biraz da değiştirerek yazmıştır. Madam Laura kocasından gizli borç aldığı parayı kitaplarının çok satılarak yayınevi tarafından verildiği yalanını söyler. Artan borcunu ödeyemeyen madam Laura’nın kocası gerçeğini öğrenince madam Laura canına kıyar, oyunda Henrik Ibsen Nora’nın canına kıymasına gönlü elvermez ve evi terk ettirir.
Konusu: Nora, annesi olmadığı için bakıcısı tarafından da babası tarafından da bebek gibi yetiştirilmiş, güzel, neşeli bir kızdır.
8 yıllık evliliğinde de kocası tarafından bebek gibi davranılan bir kadındır. Üç çocuğunu kendi bakıcısı Anne-Marie ile beraber yetiştirler.
Kocası Helmer hastanınca doktorlar hava değişikliği tavsiye ederler. Avukat olan Helmer’in hava değişikliği yapacak kadar parası yoktur. Rahat bir hayat yaşasalar da başka bir ülkeye gitmek ve bir müddet orada kalmak mösyö Helmer için mümkün ve mantıklı değildir.
Nora kocasını seven bir kadındır. Gerekli parayı babasından almak istese de Helmer bunu gururuna yediremez. Her kadın gibi gezmek, eğlenmek, arkadaşları gibi İtalya’ya gitmek Nora’nın da hakkıdır. Helmer kendi sağlığı için değilse bile "tarlakuşu" için gidecektir.
O sırada babası ölür ve babasından kaldığını söylediği parayla İtalya’ya giderler. Yolculuk gerçekten Helmer’e iyi gelir ve tamamen iyileşir.
Parayı avukat Krogstad’dan senet karşılığı almıştır oysa. Yolculuk sonrasında Helmer, Krogstad’ın çalıştığı bankaya müdür olarak atanır ve ilk iş Krogstad’ı işten çıkaracaktır.
Noel için memleketine temelli dönen madam Linde, Nora’nın çocukluk arkadaşıdır ve Helmer’den ofis işi ister. O da Krogstad’ı çıkaracağı için madam Linde’e söz verir.
Madam Linde’in geldiğini, Helmer’den iş sözü aldığını anlayan Krogstad Nora’nın evine gelir. Parayı senet karşılığı verdiğini, senedi çocukluk arkadaşı Helmer’e vereceğini söyler.
Bir kadının borç istemesi ayıptır, hele bir de kocasından habersiz istemesi çok kötüdür. Asıl kötüsü ise senetteki kefil bölümüne babasının imzasını taklit etmesidir. Avukat Krogstad tarihin babasının ölümünden üç gün sonrasına atılması hakkında Nora’yı mahkemeye vermekle tehdit eder. Eğer işinde devam ederse Helmer’e söylemeyecektir.
Krogstad; evrakta sahtecilik yapmış, sahte imza atmış, cezasını çekmiş, eski saygınlığını kazanmak isteyen bir avukattır.
Nora ne söylerse söylesin Helmer’i ikna edemez ve Krogstad Helmer’e her şeyi anlatan bir mektup yazar.
Helmer yalan söylediği, ikiyüzlü davrandığı, ahlaksızlık yaptığı için çocukların eğitimini Nora’dan alacağını söyler.
Madam Linde ile Krogstad evlenmeye karar verirler. Zaten eskiden sözlüdürler. Madam Linde ailesine bakmak zorunda olduğu için zengin biriyle evlenmek zorunda kalmış, kocası ölünce memleketine temelli dönmüştür. Kocasından da hiçbir şey kalmadığı için çalışmak zorundadır. Geçen yıllar içinde Krogstad da evlenmiş, karısını kaybetmiştir ve çocuklarına tek başına bakmaktadır.
Madam Linde’in isteği üzerine Krogstad senedi Helmer’e teslim eder.
Senet ve mektubu sobada yakan Helmer, Nora’yı affeder. Hayatı boyunca bebek gibi davranılan Nora hayatında ilk kez ciddi bir konuda konuşan kocasını ve evini terk eder.
Yorumum: İnsan bir kere yalan söyleyince onu inandırıcı kılmak için başka yalanlar söylemek zorunda kalıyor.
Okumayan birçok kişinin diploma için "kağıt parçası" dediğini duyuyoruz. Bir "kağıt parçası" için insanlar yıllarca emek veriyor, algılayamıyoruz.
Miras bölüşürken de tapu için "kağıt parçası" dendiğine şahit oluyoruz. O "kağıt parçası" uyanıkların kimsenin hakkını yemesin diye bir hak korumadır, algılayamıyoruz.
Sahte imza atmak kişinin kendini kandırmasından öteye gidemez, algılayamıyoruz.
Evliliğe, hayata, hakka, hukuka dair birçok sonuç çıkarılabilir elbette.
"Değer" dediğimiz kavram evrenseldir ve tüm toplumlar için geçerlidir, 1879 yılında Norveçli yazar tarafından Münih’te yazılsa da.
Bir de ben çeviri eserleri okumayı sevmiyorum. Mesela birçok yerde "mucize" kelimesi geçiyor. Beklenmedik iyi şeyler için de kötü şeyler için de mucize deniyor.
Mümkün olsa yabancı yazarların eserlerini aslından okuyabilsek.
2002 yılında aldığım kitabı 2024’te okudum. Her şey gibi kitap da vaktini bekliyor.
Muhabbetle…
Hamiyet Su Kopartan ✍
02.07.2024