- 203 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Gönül Devleti
“Gönül Devleti” Üzerine Derkenar
"Gönül Devleti" Yazar Nuray Alper’in, Ocak 2024 tarihinde, Hece Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu deneme kitabı. Yazarın, deneme türünde ki ikinci eseridir. "Bire Binbir", "Binbire Bir" bölüm başlıklarında tasniflenen kitapta yirmi üç deneme yazısı yer almaktadır. İlk bölüm edebi yönü ağır basan denemeler, ikinci bölüm ise tasavvufî temaların ağır bastığı denemeler olarak sıralanmıştır. Bölüm başlık isimlerinde anlamsal bir açılım tasavvur edersek, bir’in binbir’e rücusu ve binbir’in bir’e ulaşması şeklinde bir değerlendirmede bulunabiliriz. Başka bir ifadeyle anlatımlarda alıntılarla beraber, merkezden etrafa doğru konu yayılarak genişletilmekte, tümden gelinmektedir. Kitap isminin, "Gönül Devleti" aynı başlıklı denemeden alındığını görmekteyiz. Ek olarak yazar, bu kitabını -manada çoğalanlara ve Ömer Tarık- evladına atfetmiştir.
Yazar, yazılarında bahsi edilen konunun bir görüntüsünü alıyor, içeriğe derinlemesine nüfus ediyor, konuyu portrelendiriyor adeta. Detaylar vasıtasıyla muhteviyatı genişletiyor. Deneme yazılarının bir kısmının muhteviyatı ve izleği şu şekildedir; "Rüya bahsi, trajedi olan ses, hatıra bahsi, kırgınlıklar, hoyratlık ve incelik, kelime mevzusu, okuma hakkında, günümüz insanının keşmekeşlikleri, vehim konusu, edebiyatımızda şehir, gönül devleti, rabıta, hayâ, kaybetme, kızgınlık, dost mevzusu" gibi bir kısmını sıralayabilirim. Anlatımlar tema ve motif olarak daha ziyade fikre, felsefeye ve sosyolojiye yaslanmış olduğunu söyleyebiliriz. Yazar, mesela ‘hatıra’ bahsini bir bölümde şu şekilde işlemektedir; "...Özlemektir hatırlamak, zamanın karşısına dipdiri taleplerle geçmektir, unutmamaya direnmektir…" (s. 23)
Denemelerde anlatım dilinin anlaşılabilmesi adına, yazılardan birkaç örneği buraya taşımak istiyorum izninizle. Mesela, şehir üzerine orijinal şu tespitlerde bulunulur; "…Şehirler yüzyıllardır ressamın tuvalindeki sır, şairin kalbindeki ilham, bestekârın ezgisindeki uyum, nakkaşın duvarındaki inceliktir. İnsanın değişen ruh halidir şehirler…" (s. 49) Alıntılanan başka güzel bir tespitte, ‘kusur’a bakış şu şekilde ele alınır. “…Ben onda kusursuzluk aramak yerine onu, diğerlerinden ayıran kusurları bulmaya çalışırım. Ben onu başkalaştıran ve ona mahcubiyet yükleyen eksikleriyle tanışmak isterim. Yüzünü, kusursuz bir yüz şımarıklığın dışında tutan yara izleri daha cazip gelir bana. O izler bir kalbi kim bilir ne kadar güzelleştirir…” (s. 76) Yazarın alıntıladığı bazı güzel sözleri de bunlara dâhil edebiliriz. Necip Fazıl; "Kelime, manayı boğan gömlektir", Füruğ Ferruhzad; "Kuş ölür, sen uçuşu hatırla", Hz. Mevlana; “Saman elde etmek için buğday ekilmez” Son olarak da Sadî-i Şîrâzî; “Haberli olan uzaklar yakında, gönül gözü kapalı olan yakınlar da uzakta” (Gülistan)
İzi sürülen şair ve yazarlarla beraber daha çok fikir ve Türk-İslam medeniyet anlayışına maruf değerler üzerinden konuların işlendiğini görmekteyiz. Denemelerde yer yer eleştirel bilinç yaklaşımları da kendisini hissettiriyor. Sonuçta mütefekkir olmak, düşünür olmak birazda çağın kalıplarına kafa tutmayı da gerektirmektedir. Bu bağlamda yazılarda yer alan isimlere bir bakacak olursak; "Mehmet Kaplan, Tanpınar, Necip Fazıl, Cemil Meriç, Sezai Karakoç, Cahit Sıtkı Tarancı, Halil Cibran, Peyami Safa, Reşat Nuri, Abdülhak Hâmit, Mevlânâ, Şems, Yunus Emre” gibi bir kısmını burada sıralayabilirim. Bununla birlikte, “Bergson, Mark Twain, Virginia Woolf, Stefan Zweig, Camus, Franz Kafka" gibi birçok yetkin yazarın misafir edildiğini, güzel sözlerine ve felsefelerine yer verildiğini görmekteyiz. Bazı yerlerde bu yazarların romanlarının kahramanları üzerinden de tahliller, analizler yapılmaktadır.
Özellikle ikinci bölümde Peygamber Efendimiz, bazı Ayet ve Hadisler başta olmak üzere, diğer peygamberler ve tasavvuf büyüklerinden örneklerle, konu dâhilinde yer verildiğini görmekteyiz. Mesela Cüneyd-i Bağdâdî’den alıntılanan güzel bir söz şu şekildedir. "Düşünceler kelimelere dönüşür; kelimelerden fikirlere, fikirlerden fiillere, fiillerden alışkanlıklara, oradan da karakterlere gidilir. Karakterlerinize dikkat edin, alınyazınıza dönüşürler" Yazarın, Mehmet Kaplan üzerine tez çalışması yapmasından mütevellit olsa gerek, yazılarında Mehmet Kaplan sözlerine, fikirlerine sık sık yer verdiğini ve göndermelerde bulunduğunu görmekteyiz. Ek olarak yazar, deneme yazın türüne bakışını da “Önsöz” yazısında şu şekilde özetlemektedir; "…Deneme benim yazıdaki ilk durağım, içinde ruhumu defalarca yıkadığım coşkun ırmağım…" Başka bir yerde, "Mehmet Kaplan, benim evrenime denemeciliğiyle girdi, ölçü ve muvazenesiyle kaldı orada" (s. 91) demektedir.
Son tahlilde Lübb’ül-Lübb diyecek olursak, denemeler edebi bir metin olmasının yanında akademik, araştırmacı bir bakışı da yansıtmaktadır. Ama akademik bakış açısının bürokratik ve soğuk yüzünün olmadığını söyleyebilirim. Denemeler okuru durup düşünmeye taşımakta ve okuma ritmi hep yükseklerde seyretmektedir. Bazı deneme bölümlerinde, yazıların içerisine şiir yerleştirilmiş olduğunu dahi söyleyebilirim. “Gönül Devleti” ismiyle müsemma, gönle dokunan, nefyasını yayan, zihin kapılarını aralayan, zarifane tavırlı güzel denemeler okudum. Okunmasını ehemmiyetle tavsiye ederim. İyi okumalar.
İlkay Coşkun
Kültür Ajanda Dergisi
Sayı 127, Haziran 2024
kulturajanda.com.tr/?magazine=6lnlCsOpFUKoXm3WWBcY
ilkaycoskun.blogspot.com/2024/05/gonul-devleti.html
-----------------------------------
YORUMLAR
Ne güzel böyle kitapları ve yazarları tanımak ... Kutlarım yürekten...