- 252 Okunma
- 4 Yorum
- 5 Beğeni
Hem Tarih Yazdılar Hem de Tarih Oldular(HİTİTOLOJİ)
Tarih sahnesinin en kadim perdelerinden birinde, binlerce yıl öncesinin fısıltıları yankılanır. Bu fısıltılar, Anadolu’nun kalbinde yaşamış olan Hititlerin sesidir. Hititoloji, bu kadim halkın unutulmuş destansı yaşamlarını yeniden keşfetme çabasıdır; bir zamanlar taşlara, kil tabletlere ve sarayların duvarlarına kazınmış öykülerin günümüz dünyasına tercüme edilmesidir.
Her harf bir notadır ve bu notalar bir araya gelerek tarihimizin kadim bir senfonisini oluşturur. Hititoloji, zamanın tozlu raflarında unutulmaya yüz tutmuş bu notaları birer birer alır, onları incelikle temizler ve insanlığın kolektif hafızasına geri kazandırır. Bu disiplinin tutkusu, yalnızca dilin ötesine geçer; kültür, din, siyaset ve savaş sanatının derinlerine iner.
Hitit dilini çözmek, bir müzisyenin antik bir enstrümanı yeniden çalmayı öğrenmesi gibidir. Her bir hece, her bir sembol, zamanın perdesini aralayan bir anahtardır. Bu anahtarlar sayesinde, Hititlerin gündelik yaşamlarına, krallarının destansı hikayelerine, tanrılarına ve törenlerine bir pencere açılır. Hitit tabletleri, bir zamanlar kudretli olan bu uygarlığın karmaşık yapısını ve insanlarının derin duygu dünyasını anlamamıza olanak tanır.
Metaforların sarhoş edici tınısıyla, Hititoloji bilimi, kayıp bir dünyanın haritasını çıkarır. Bu harita, yalnızca fiziksel toprakları değil, aynı zamanda ruhsal ve kültürel manzaraları da içerir. Bir Hititolog, tarihin bu haritasında gezinen bir gezgindir. Her keşif, bir gizemin daha çözülmesi, bir boşluğun daha doldurulması anlamına gelir.
Bir Hitit tableti üzerinde çalışmak, yıldızların altında unutulmuş bir kütüphanede gezinmek gibidir. O tabletlerde yazan her şey, bir yıldız tozunun parçası, evrenin büyülü bir anıdır. Bu yazılar, tanrıların ve insanların iç içe geçtiği bir dünyayı, rüyaların ve gerçeklerin birbirine karıştığı bir zamanı anlatır. Hititler, doğanın ve insanın arasındaki uyumu, savaşın ve barışın dengelerini bu tabletlere işlemişlerdir. Onların dünyası, günümüz insanının zihinlerinde yeni ufuklar açar, bilinmeyenin cazibesiyle doludur.
Hititoloji, yalnızca bir dilin veya kültürün incelenmesi değil, aynı zamanda bir zaman makinesidir. Bu makine ile geçmişin derinliklerine, insanlık tarihinin bilinmeyen köşelerine yolculuk yapılır. Her harf, her kelime, her cümle, bu yolculuğun bir durağıdır. Bu durağın her birinde, tarihin sessiz melodileri yeniden canlanır ve bugünün dünyasına yeni bir perspektif getirir.
Hititoloji, geçmişin unutulmuş hikayelerini günümüze taşıyan bir köprüdür. Bu köprü, zamanda ve mekânda bir yolculuk sunar. Hititoloji ile tarih, yalnızca bir bilgi yığını değil, aynı zamanda bir sanat eseri olarak karşımıza çıkar. Bu sanat eseri, insanlığın kadim hafızasında yer etmiş hikayeleri, duyguları ve düşünceleri yeniden canlandırır. Hititolojinin büyülü dünyasında, geçmişin sessiz melodileri yankılanır ve bizleri tarihin derinliklerine davet eder.
İstanbul Üniversitesi Eski Çağ Dilleri Hititoloji Bölümü, antik dünyaların kapılarını aralayan, gizemlerle dolu bir eğitim sürecinin merkezidir. Bu büyülü yolculukta bize rehberlik eden, bilgeliğin ışığını yolumuza seren değerli hocalarımızın katkıları, her biri ayrı birer mücevher gibidir-
Ve Onlar….
Doç. Dr. Meltem Doğan Alparslan, Hititoloji’nin gizemli koridorlarında bir fener gibi yolumuzu aydınlattı. Onunla geçirilen dersler, birer zaman makinesine dönüşüp bizi binlerce yıl öncesine taşıdı. Meltem Hoca’nın derin bilgisi ve tarihsel detaylara olan hakimiyeti, her dersini unutulmaz kıldı. O, bilgiyi yalnızca aktaran değil, aynı zamanda her bir öğrencisinin içindeki merak ateşini harlayan bir eğitimci oldu. Bir gün onun dersinde Hitit metinlerini incelerken, sanki o metinler bizimle konuşuyordu. Meltem Hoca’nın rehberliğinde, bu kadim uygarlığın her bir kelimesi, taş yazıtlar ve kil tabletler üzerinden bizimle yeniden can buldu. Yüzlerce yıl boyunca taşların ve kil tabletlerin taşıdığı sırlar ve bu sırları geleceğe taşımanın verdiği sorumluluğu yerine getirmiş olmaları, onların canlı birer tanık olma özelliklerini müthişçe devam ettirdi.
Doç. Dr. Metin Alparslan ise Hititoloji’nin teknik detaylarında bir usta, bir zanaatkar gibiydi. Onun derslerinde, tarih ve dil bilimini büyük bir ustalıkla harmanlayan metodolojik bir yaklaşım benimsedik. Metin Hoca’nın öğretim tarzı, bir sanatçının titiz çalışmasını andırıyordu. O, bilgiyi keskin bir bıçak gibi ince dilimlere ayırıp, her bir detayı büyük bir özenle bizlere sundu. Hitit dili ve kültürü üzerindeki analizleri, onun derin bilgi birikimini ve analitik düşünme yeteneğini gözler önüne serdi. Onun sayesinde, antik metinlerin ardındaki gizli anlamları çözmeyi, tarihsel olayların dilsel ipuçlarını birer dedektif gibi izleyerek keşfetmeyi öğrendik.
Bu dört/beş yıl boyunca, değerli hocalarımızın her biri,Doç. Dr. Meltem ALPARSLAN,Doç. Dr. Metin ALPARSLAN, Dr. Öğr. Üyesi Fatma KAYNAR BASTICI,Dr. Tolga Pelvanoğlu ve Öğr. Gör. BURCU ÖZER hocalarımız bizlere sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda yaşam boyu kullanacağımız değerli beceriler ve perspektifler kazandırdı. Her biri, birer eğitimci olarak üzerimize titredi, bizleri geleceğe hazırlarken aynı zamanda geçmişin derinliklerinde yolculuğa çıkardı. Onların rehberliğinde öğrendiğimiz her şey, sadece akademik kariyerimizde değil, aynı zamanda hayatımızın her alanında bize yol gösterecek.
HER BİRİNE SONSUZ TEŞEKKÜRLER…
YORUMLAR
Kıymetli hocam merhaba
Hitler, müzikal hitler ve Hit itlerden bağımsız olarak uygarlık tarihinin yüz akı, medar-ı iftiharı bir "HİTİTLER" gerçekliği de vardır kuşkusuz
Seçkin paylaşımınız dolayısıyla yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Çalışmalarınızda başarılar dilerim
Selam ve saygılarımla benim hocam.
Muhteşem bir araştırma, muhteşem bir analiz.Hititlerin insanlığa katkılarının başında çivi yazısı ve hiyeroglifler gelmektedir.Tarih kaleme alınmaya başlanmış ve tarihe mal olan Hititler hakkında bilgiler çeşitli eserler ve tabletler ile günümüze taşınmıştır.İnsan tarihi ile birlikte değer kazanır.Tarihe emek veren duyarlı kaleme ve akademisyenlere Saygıyla