- 131 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ORTADOĞU’DA SON DURUM
ORTADOĞU’DA SON DURUM
İçinde yaşadığımız coğrafya, maalesef dünyada eşine az rastlanan en sancılı coğrafya konumunda. Son yıllarda yaşanan cinayet ve suikastların, çıkarılan savaş ve oynanan oyunlar ardı arkası eksilmiyor. Bu haftaki köşe yazımı buna ayırmak istedim.
Konuya girmeden önce, son yıllara, belki de son yüzyıllara baktığımızda, neden dünyanın başka yerlerinde değil, tüm oyunlar burada oynanıyor. Bu ve benzeri sorulara yanıt aramaya çalışacağız.
Son olarak, Reisi’nin yanı sıra aralarında Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan Valisi Malik Rahmeti ve Tebriz Cuma İmamı Muhammed Ali Al Haşim’in yer aldığı toplamda 9 kişi hayatını kaybetti hayatını kaybetti.
Bu bir kaza mı, suikast ihtimali var mı? İran’ın düşmanlarına mı bakmalı, yoksa içeriye de bakmalı mıyız? İran’ı bundan sonra neler bekliyor? Reisi’nin yerine nasıl biri gelecek? Bölgede bundan sonra neler yaşanabilir? Türkiye neden bir günlük yas ilan etti? Vb sorular kafalarımızı karıştıran soruların başında geliyor.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahyan’ın da içinde bulunduğu helikopter, kötü hava koşulları nedeniyle kaza yaptı. Kaza sonucu devletin en önemli isimleri hayatını kaybetti.
Bu bir kaza mı, suikast ihtimali var mı? İran’ın düşmanlarına mı bakmalı, yoksa içeriye de bakmalı mıyız? İran’ı bundan sonra neler bekliyor? Reisi’nin yerine nasıl biri gelecek? Bölgede bundan sonra neler yaşanabilir?
İran’da İslami rejimin kurucusu olarak bilinen Humeyni’nin ölümünün ardından Dini Lider seçilen Ali Hamaney hala hayatta ve görev başında. Ancak 85 yaşına gelen Hamaney’in yerine kimin bir sonraki Dini Lider olacağına ilişkin tartışma şimdiden başlamış durumda.
Reisi Humeyni’nin kurduğu, şimdi de Hamaney’in devam ettirdiği İslami rejimin "sadık hizmetkarlarından" biri olduğunu ispat etmişti. İran Devrimi’nin ilk dönemlerinde savcılık görevinde olan Reisi, hapse atılan binlerce solcu siyasetçi ya da rejim muhalifinin idam kararlarını alan ve uygulatan "ölüm Komitesinin" en etkin isimlerinden biriydi.
İnsan hakları grupları yaklaşık 5 bin kişinin infaz edildiğini ve toplu mezarlara gömüldüğünü belirtiyor.
Böyle kararları veren İran’nın ikinci önemli bir isimin yanında Dışişleri Bakanı ile birlikte, en az 30 yıllık bir helikoptere gerekli tedbirleri almadan bindirilmesi, saatlerce enkaza ulaşılamaması, İran’daki helikopterlerin gece görüş sistemlerinin olmaması, hava durumunun göz önüne alınmaması vb tedbirlerin alınmaması kafalardaki önemli soruların başında geliyor.
Daha önceleri İslam Cumhuriyeti, dini yönetimin sona ermesini talep eden kitlesel protestolarla sarsıldı.
Tahran’da başörtüsünü ‘uygunsuz’ taktığı iddiasıyla ahlak polisi tarafından gözaltına alınan genç kadın Mehsa Amini, gözaltında ölmüştü.
Reisi, Amini’nin ölümü sonrası protestoları güç kullanarak bastırdı.
Resmi ölü sayısı açıklanmadı ancak Birleşmiş Milletler, çoğu silahlı saldırı sonucu olmak üzere 551 protestocunun güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü öne sürdü.
Birleşmiş Milletler, 20 binden fazla protestocunun gözaltına alındığı ve dokuz kişinin idam edildiğini bildirdi.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Mahsa Amini’nin gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesinin ülkedeki herkesi üzdüğünü ancak hükümetin protestolar ve eylemler yoluyla toplumun huzurunun bozulmasına izin vermeyeceğini söylemişti. Protesto ve ayaklanma arasında bir fark olduğunu savunarak, “Ayaklanmalara katılanlarla kararlı bir şekilde baş edilecek, bu halkın talebi” diye konuşmuştu.
Amini’nin öldürülmesinin ardından ülke geneline yayılan protestolarda sert bir tutum izleyen Reisi, eylemlerin kolluk kuvvetleri tarafından bastırılması yönünde talimat verdi. Aylar süren protestolarda BM rakamlarına göre 551 protestocu güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. 20 binden fazla protestocu gözaltına alındı, 9 kişi idam edildi.
Reisi’nin dönemine damga vuran bir diğer gelişme ise Ortadoğu’da yaşanan gerilimler oldu.
Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Husiler ve Irak ile Suriye’de çeşitli silahlı gruplar, İran’ın dahil olduğu çatışma potansiyelinin geniş bir alana yayılmasını beraberinde getirdi.
Binlerce kişinin idam edilmesinde oynadığı rol nedeniyle muhalifler tarafından sevilmeyen bir isim. Zira dünyanın birçok yerinde İranlı kadınlar ve muhalifler Reisi’nin ölümünün ardından kutlamalar yaptı.
Protestolar sonunda yatışmış olsa da, dini kurum ve başörtüsü kanunlarına karşı yaygın hoşnutsuzluk devam etti. Pek çok kadın, meydan okurcasına kamusal alanda saçlarını örtmeyi bıraktı.
İran’ın Ortadoğu’da faaliyet gösteren müttefik silahlı grupları (Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husiler ve Irak ve Suriye’deki çeşitli milisler dahil) İsrail’e saldırılarını önemli ölçüde artırdı.
Nisanda İsrail’in İran’ın Şam büyükelçiliğine saldırması ve İran’ın cevap olarak İsrail’e insansız hava araçlarıyla ilk doğrudan askeri saldırısını gerçekleştirmesinin ardından, bölgesel gerilimin bir savaşa yol açacağı yönündeki endişeler daha da arttı.
İran’da yaşanan olaydan sonra şunlar söylenebilir;
1 – Ortadoğu’da yasa önem verildiğini, İran’nın 7 günlük yas ilan ettiğini anlaşılır olduğu.,
2 - Pakistan ve Ürdün yas ilan ettiği. Hamas ise Reisi’nin ölümünü “kayıp” olarak değerlendirdiğini, buna Türkiye’nin katılmasının ilginç olduğunu.,
3 –Özellikle ABD’nin yıllardır uygulamaya çalıştığı ‘’büyük Ortadoğu projesi’’ Savaş eksik olmadı. Aksine her gün şiddetlenerek devam edildiği.,
4 –ABD ve müttefikleri İngiltere, Fransa ve Almanya gibi devletlerin ekonomileri ağır silah sanayisine dayandığını, savaş olmadan silahları pazarlaması olanaksız olduğunu.,
5 –Uzun zamandan beri İran, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin’de uyguladığı politikalarla savaşı körüklediğini.,
6 – Her koşulda İsrail’in yanında yer aldığını. Ortadoğu’da kaynayan kazana benzin döktüğünü.,
7 –Bu savaş politikasının daha uzun süreler devam edeceği.,
8- Bu durumun halkları birbirine düşman ettiğini. Açlık, yokluk, yoksulluğun süreceğini, katliam ve ölümlerin katlanarak devam edeceğini düşünüyorum..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.