av başlıyormuş geyikler doğurunca.
kırmızı bir yumruk duydum. gördüm evler örüyorlardı ak taşlarla. balkonlarında çiçekler ve çocuklar olan evler. çiçekler açıyor durmadan o tarafta sanki, durmadan yağmurlar yağıyor.
hayatımız.
hayatımızı dokuyor acı ve gam
bir örümcek ağı kadar sessizce.
alnımı soğuk bir yere dayadım. muhtemelen turuncu bir fayans. düşledim.
sessizce yatıyorduk göğün altında. ayışığı kuşatmış olsun bahçemizi. hastalıklı çocuklar yok o kömürsüz kışlarda. durmadan ilaçlar var, durmadan dermanlar var her şeye. babam da var. var olduğunu yanımda olmamasından anlıyorum.
sırtımdaki dikenleri ayaklandıran bir gülle beraberiz. o da annesinin sevinen elleri olmasa düz çizgide tohum düşürebiliyor. her sevincinde dünyayla mesafesini biliyor o da.
düş bitti.
oda. 20 metrekare beyaz duvar. ve bir tane daha, yüksek ihtimal bu 30 metrekare. bir tane daha. geniş mavilikler görmek istediğimden tekrar çıktım. yaranı elinle yokladın ve kimin vurduğunu anlıyorsan artık huzurlusundur. öyle dediler bana. inandım. tam buradan geçtim. ne bilmemi istersiniz bugün? ne bileyim bir söz öğretin, her şeyi anlatabileyim onunla. artık kelimeler çok küçük gelmeye başladı. böyle bir evlada dünya getirilmez ve ey bazen yaslandığım şey. allah’ım koru onu.
bitti.