- 432 Okunma
- 4 Yorum
- 13 Beğeni
*Fellah Çöreği
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
’’ Özledim ’’ dedi adam; gecenin yüzüne üfürdü derin nefesini okuduğu kitabını masanın üstüne bıraktığında soğumuş çayını ancak fark etti. Kitabın anaforuna çekilmişti. Yazarın oyun bahçesine dalmış ve sanki birden kendi çocukluğuna uzanmıştı. Eski evlerin şampanya sarısı toz boyasına bulaşmış duvarları, anarşist sözlere sayfa olmuştu da, alfabeyi yeni söktüğü dönemlerde duvar karşısındaki, kekeleme okumasını anımsadı birden.’’ Ya-şa-sın...’’ diye tekrarladığı anlar aklına düştü. ’’ Gece başka oluyor, sabah başka... Tuhaf ! ’’ dediğini küçük aklıyla düşünmeye başlamış fakat bir türlü çözememişti, o zamanlar da...
Parkalı abilerine sigara almak için mahalle bakkalına gittiğinde, alacağı para üstünün hesabını yapıyordu çoğu kez. Bakkalın tezgâh altından çıkardığı paketleri meraklı gözlerle beklerdi. Bakkal elleri titreyerek uzatırdı paketleri ve parkalı abilerin gönderdiği pusulayı okurdu bir yandan... ’’ Tövbe tövbe...’’ dese de çaresiz verirdi sigaraları.
Koltuğunun altına sıkıştırdığı gazeteye sarılı paketi kaptığı gibi, tık nefes gelirdi çıkmaz sokağın başına.
Nereden bilecekti, sigara dumanın havaya savrulduğu dakikalarda parkalı abilerin -memleket meselesi-konuştuğunu.
Çıkmaz sokağın sağlı-sollu girişinde her kökten insanlar vardı. Kimine ovalı, kimine dağlı derlerdi. Bir tarafta da ’’ Fellah komşuları ’’ vardı, adamın çocukluğunu geçirdiği mahallesinde...
Arkadaşları vardı, Murat, Metin, Aydın...
Mahallenin Manav Mustafa amcası vardı gelişiyle beraber kaybolurdu bütün çocuklar...
Enis’i vardı, zincirli kapının arkasına hapis edilmiş,daima ’’ Allah taksi altına kalasınız ! ’’diye intizar eden ve Çıta’sı vardı at arabacıların ahırına zincirlenen insanlardan saklanan, sinirlenince zaptı imkânsızlaşan delisi...
Ve tere batılan mahalle maçları...
Sonunda kafaların kırıldığı sokak kavgaları...
Her şeye rağmen bayramları vardı birde...
Bayram hazırlığı yapılırken, ’’ Fellah teyzelerin hazırladığı, fellah çöreği ’’ vardı. Hep öyle derdi adam ’’ Fellah çöreği ’’ ve severdi de.
Sarımtırak renkli saç örgüsü ve envai çeşit baharatla tatlandırılmış haliyle gözünün önüne getirdi adam... Yine ve yeniden ’’ Özledim ’’ dedi.
’’ Bayram da geliyor. ’’ Fellah çöreğinden yemeyeli ne kadar çok zaman geçmişti. Diye iç geçirdi.
Çayını tazeledi
Kitabını açtı.
Tükürdü gecenin içine !
Yahya İncik
14.11.2010/Tarsus
*Fellah Çöreği: Kokulu sarımtırak renkli Işmumlu Arap çöreği
YORUMLAR
Fellah köftesi duydum, arada da yaparız ama çöreğini hiç duymamıştım. Her yörenin kendisine ait yemekleri var belki de başka isimle biliyoruzdur. Geçmişe yönelik anılar canlanmış zihninizde belki de özlem. Okunası bir paylaşımdı, başarınızı kutlarım arkadaşım saygıyla...
Yahya İncik
Hayatın hızlı akışında kaybolmuş, yazarın oyun bahçesinde çocukluğuna doğru bir yolculuğa çıkmıştı. Eski evlerin sararmış duvarları, anarşist sözlerle süslenmişti. Adam, duvar karşısında kekeleme okumasını hatırladı; "
Ya-şa-sın..."
…diye tekrarladığı anlar zihninde canlandı. Küçük aklıyla sabah ile gece arasındaki farkı düşünmeye çalışmış, ama bir türlü çözememişti o zamanlar.
“Tövbe tövbe”
Zaman, hatıraların sessizliğinde akarken, adamın kalbi yeniden o günlere dönmek istedi. Geçmişin sıcaklığı ve özlemi, geleceğin umutlarına karıştı. Hayat, özlemle daha anlamlı hale geldi. Gecenin dinginliğinde, adamın içindeki özlem bir kez daha yankı buldu. Özlemin derinliğinde kaybolan adam, geçmişin güzelliklerini, geleceğin umutlarıyla harmanladı. Ve böylece, hayatın anlamını bir kez daha hissetti.