- 539 Okunma
- 5 Yorum
- 9 Beğeni
O Koku
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Nerden geldi bu tebessüm yüzüme? Ağlamam gerekiyordu oysa. Hele içimi kaplayan bu tatlı sıcaklık… Anne kucağı gibi… Sanki uzun zaman önce zorla koparıldığım, ait olduğum o bütüne geri dönmek gibi…
“Hayrola?!” Ablam benim tam tersime içinde bulunduğumuz durumla tam bir ahenk içinde, az önce ölüm haberi almış herkes gibi allak bullak olmuş bir hâlde dalıp dalıp gidiyordu bir yerlere. Ta ki gözleri yüzüme yönelinceye kadar…
“Neden güldüğümü soracaksın, değil mi? Aslında güldüğüm bu durum değil… Hatırlattığı şey… Bir gün ölecek olmam… Çoğu zaman hepimizin unuttuğu o en büyük gerçek yani: Ölüm diye bir şey olması…”
“Eee, bunda gülünecek ne var peki?! Unutmak daha iyi değil mi? Her an hatırlıyor olsaydık çoktan delirirdik. Sense az önce aldığımız haberin sana ölümü hatırlatmasına seviniyorsun. Kusura bakma ama anlamıyorum seni.”
Hayatla bu kadar sarmaş dolaş, arkadaş olmuş birine nasıl anlatabilirdim ki ölümde bulduğum bu sıcacık ana kucağını? Ölmek falan istemiyordum, hayır! Ama ölümden korkmuyordum da… Çoğu insanın o kelimeyi duyduğunda duyduğu baştan ayağa ürpermeyi duymuyordum sadece.
“Neriman Teyze öldü, bununla ilgili de bir şeyler düşünüyorsundur herhalde. Sen unutmuş görünüyorsun ama esas konumuz bu!”
“Saçmalama!” dedim. “Ben de çok üzüldüm. O’nu ne kadar sevdiğimi sen de biliyorsun. Ama sen inatla anlamamakta dirensen de ben çok başka bir şeyden… insanların ölüm yokmuş gibi davranmasından söz ediyorum. Dışarıdaki bu saçma sapan kavgadan yani… Ölüm çok uzaklardaki soyut bir şey olmaktan çıkıp iliklerinde hissedecekleri kadar yakınlaştığında, yani hayatlarının en somut gerçeği olduğunda o insanların ne düşündüğünü merak ediyorum. Öyle anlarda onlar da benim kadar gülünç buluyorlar mı durumu?”
“Keşke onlar gibi sen de biraz ciddiye alsan hayatı!” dedi duyulur duyulmaz bir sesle. Ama ölüm haberi çok sarsmıştı onu, bu yüzden daha fazla uzatmak istemiyordu konuyu. Üzüntüsünü rahat rahat yaşamak için apar topar yerinden kalktı, odasına yöneldi.
O odadan çıkar çıkmaz, az önce beni unutmakla suçladığı şey, yani annemin yakın arkadaşı Neriman Teyze’nin artık yaşamıyor olduğu gerçeği dolanmaya başladı zihnimde… Sonra oradan çıktı, somut bir şeye dönüştü: Bedenimdeki ürpertide var oldu, titreyen ellerimde… Ve en çok da gözlerimden akan o sıcacık yaşlarda…
Üzümlü kek kokmaya başladı sanki, ben usul usul ağlarken öyle. Çok hamarat kadındı Neriman Teyze. Börekler, baklavalar, envai çeşit yiyecek onun elinde sihirli bir şeye döner, ona has bir fark taşırdı. Ben onca emsalsiz lezzet içinde üzümlü keki severdim nedense. O da bunu bildiğinden, onlara gittiğimizde benim de geleceğimi önceden biliyorsa mutlaka hazırda bulundururdu kekimi. Saçım okşanır gibi tatlı bir ılıklık sarıp sarmalardı içimi, evinin eşiğinden o koku eşliğinde her girişimde.
İşte aynen o koku vardı şu anda odada sanki. Zihnimde Neriman Teyze’yle özdeşleşmiş, saçımı tatlı tatlı okşayan…
YORUMLAR
Hayat, kimi zaman bizimle zarif bir oyun oynar, öyle ki bir tebessümün anlamını bile sorgulatır bize. Gözyaşlarıyla kutsanması gereken anlarda birdenbire dudaklarımızda beliren o tatlı kıvrım, ruhumuzun derinliklerinden bir yankı gibidir. Sanki evrenin bir köşesinden, zamanın ötesinden gelen bir fısıltıdır bu; anne kucağının huzurunu anımsatan, kaybettiğimiz bütünlüğe dönmenin tatlı umudunu taşıyan bir fısıltı…
İçimde bir yerlerde, ölümün soğuk eli değil, hayatın sıcak kucağı vardı. Ve ben, üzümlü kek kokusunun arasında, Neriman Teyze’nin anısına usul usul ağlarken, ruhumun derinliklerinden yükselen o tatlı tebessümle, hayata ve ölüme aynı anda gülümsüyordum.
An’ vaktin keyfini sürerken, ölüm bundan sadece kısmen payını alır. Hayat bu yüzden kimine güzel, kimine güler… Acılardan hiç bahsetmiyorum…
Mavilikler
Yorumunuz için teşekkürler...
necip fazıl şöyle bahseder ölümün güzelliğinden
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
ancak biz hiçbir zaman ölüme hazır hissetmeyiz kendimizi
bu yüzden ölmek istemeyiz.
her ölümün de erken olduğunu düşünür gidenlerin ardından üzülürüz..
geriye bıraktıkları ne varsa onlarla teselli ederiz kendimizi.
mekanı cennet olsun neriman teyzenin.
ne zaman üzümlü kek yesem aklıma içtenlikle yazmış bu olduğunuz satırlar gelecek
kaleminize sağlık
sevgiyle
Mavilikler
Rû //
çalışma kahraman bakış açısıyla yazılınca daha bir gerçekçi oluyor:)
zaten önemli olan da okuyucuyu inandırmak, yazının içine çekmek..
bu anlamda çok başarılıydı
tekrar tebrik ediyorum