- 209 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ULUĞBEY KÖYÜ TARİHİ- 3
Dr. İbrahim KARAER
Uluğbey köyünün sosyal ve ekonomik durumuyla ilgili bilgilere 1478, 1511, 1568 tarihli tapu tahrir defterleri ile 1861 (1845) tarihli temettuat defterinden ulaşmak mümkündür. Ayrıca Konya vilayet salnamelerinde Uluğbey köyü ile ilgili bilgilere rastlıyoruz. Bu yazımızda Uluğbey köyünün sosyo-ekonomik tarihi hakkında bilgi ve belgeler ile cumhuriyet döneminde kaydedilen gelişmeleri değerlendireceğiz
Uluğbey köyünde Veli Baba tarafından kurulan Veli Baba Zaviyesi Vakfı ile ilgili elimizde bolca arşiv belgesi mevcut. Uluğbey köyünde yaşayan ve devlete baş kaldıran Kara Haydar ve oğlu Mehmet’in Veli Baba dergahını basıp Veli Babayı ve aile efradını şehit edip dağa çıkması dönemin tarih kitaplarında ve Evliya Çelebi Seyahatnamesinde yer almıştır. Bu bölümde ve devamında bu konular ele alınıp değerlendirilecektir.
Uluğbey Köyündeki Nüfus Hareketleri
Uluğbey köyünde, XV. Ve XVI. yüzyıllarda yaklaşık 50 ile 300 kişi arasında bir nüfusun yaşadığı hesaplanmaktadır. 1478 tarihli Tapu Tahrir Defterinde Uluküp (Uluğbey) köyünde 16 nefer bulunmakta olup, köyün tahmini nüfusu 48’dir. 1523 tarihinde Uluğbey’de 20 hanede 39 nefer mevcut olup, hane sayısına göre 114, nefer sayısına göre 131 kişinin yaşadığı hesaplanmıştır. 1568 tarihli defterde ise Uluğbey’de 45 hanede, 87 nefer yazılıdır. Bu tarihte Uluğbey köyünde hane sayısına göre 262, nefer sayısına göre 298 nüfusun yaşadığı hesaplanmıştır (Karaca, 2012: 178-179,186-187,191).
Uluborlu kazası 1830 tarihli nüfus defterinde İlegüb köyünde 195 erkek nüfus kayıtlı olup, kadınlarla birlikte 400 civarındadır. İlegüp köyünde 1840 tarihli nüfus defterinde 86 hanede 230 erkek nüfus kayıtlı olup kadınlarla birlikte 460 civarındadır (Karacan, 2014: 124-125). 1844/1845 tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterine göre İlegüb köyünde 77 hane mevcuttur ve burada 385 kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir (Karaer, 2013: 24).
XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Uluğbey’de nüfus hareketlerinin gelişimi şöyledir: 1871’de 420, 1915’de 1.436, 1935’de 1.227, 1940’da 1.272, 1945’de 1.411, 1950’de 1.481, 1955’de 1.631, 1960’da 1.708, 1970 yılında 1.817’ye ulaşan Uluğbey’in nüfusu, 1980 yılında 1.278’e gerilemiştir. 1990 yılında 2.993, 2000 yılında 3.507’ye yükselen Uluğbey’in nüfusu, 2007 yılında yapılan adrese dayalı nüfus sayımında 862’ye, düşmüş; 2011’de 830, 2013’de 730, 2015’de 632, 2020’de 548 ve 2022’de 504 olmuştur. Günümüzde Uluğbey köyünün devamlı nüfus kaybettiği görülüyor.
Uluğbey Köyünün Etnik ve Sosyal Yapısı
Yukarıda belirtildiği gibi Uluğbey köyü, Uluborlu’nun fethinde görev alan Hasan Gazi ve evlatlarına kılıç tımarı olarak verilmiş ve aile mensupları Malatya ve diğer yörelerden buraya gelerek yerleşmişlerdir. Karatürk’e göre Uluğbey, aşiret ve toplantı nüfuslu bir köy değildir (Karatürk, 1991: 11). Köy halkı Alevi-Bektaşi inancındadır. Alevi-Bektaşi inancının önemli şahsiyetlerinden biri olan Veli Baba Sultan (1533-1648)’nın türbesi Uluğbey köyünde bulunmaktadır. Behset Karaca, Veli Baba Türbesinin XVII. yüzyıla ait olmasına rağmen Alevi-Bektaşilerin; Senirkent, Yassıören, Ayazmana ve Uluğbey’de ilk dönemlerden itibaren yaşadıklarını belirtmektedir (Karaca, 2012: 109-110).
Veli Baba, Hazreti Ali oğlu Hazreti Hüseyin oğlu, dördüncü imam Zeynel-Abidin hazretlerinin oğlu Zeyd’den gelen kuşaktandır. Veli Baba’nın ataları kol olarak Hz. Hüseyin’e bağlanmış olsa da bu konuda değişik görüşler de vardır. Bayram Ürekli ve Ali Baş, Veli Baba’nın atalarının “Anadolu’ya ilk gelen Arap gazilerinden ya da Ahmed Yesevi tarafından Maveraünnehir’de kurulan ve kısa zamanda Türk aşiretleri arasında hızla yayılan ve Türk göçleri ile Anadolu’ya taşınmış Yesevi tarikatına mensup bir aileden olmaları ihtimalinden” söz ederler (Ürekli - Baş, 1994-1995: 146). Isparta Tarihi’nin yazarı Böcüzade Süleyman Sami de, Veli Baba ailesinin Horasan’dan geldiğini yazmıştır (Böcüzade, 2012: 128). Karatürk, Uluborlu’nun fethinde görev alan ve 830’lu yıllarda yapılan savaş sırasında şehit düşen Hasan Gazi’nin Uluğbey’e defnedilmiş olmasını, “burada bir Türk köyünün varlığı” ile ilişkilendirmiştir (Karatürk, 1991: 7-9). Halife Mu’tasım zamanında H.223 (M.838) tarihinde Afşin Bey emrindeki Türklerden teşkil edilen büyük bir ordu ile Uluborlu’nun ikinci kez fethedildiğini yukarıda belirtmiştik. Biz, Uluğbey’e defnedilen Hasan Gazi’nin bu savaşta şehit düştüğünü tahmin ediyoruz. Topraklı, Uluborlu’nun 838 yılındaki fethinden itibaren İlegüp (Uluğbey) köyünde bir Müslüman cemaatin bulunduğundan söz eder (Topraklı, Temmuz 2015: 47).
Veli Türkarslan’a göre; “Uluğbey, Türk köyü olarak kurulduğu IX. yüzyıldan beri ve özellikle Veli Baba Sultan’ın yaşadığı XVI. yüzyıldan sonra; yetiştirdiği talipler, hak aşıkları, dedeler, pirler ve mürşitler nedeniyle; onur, ahlak, erdemlilik, temizlik, misafirperverlik, kasabaya gelen konuklara sevgi, hoşgörü, güleryüzlülük konularında kendilerini mükemmel bir şekilde yetiştirmişler ve eğitmişlerdir. (...) Uluğbey denince akıllara konukseverlik, kültürlülük ve erdemlilik gelmektedir.” (Türkarslan, 16.02.2014).
Hüseyin Şekercioğlu, Uluğbey köyünde XV. Yüzyılda Bektaşilerle yaşanan bir savaştan söz etmiş; Veli Baba’yı Şah Kulu fedailerinden biri olarak göstermiştir. Şekercioğlu’nun kaynak göstermeden yazdıkları şöyledir: “Amasya Valisi Şehzade Ahmet, Anadolu Beylerbeyi Karagözoğlu Ahmet Paşa ve Beyşehir Sancak Beyi Şehzade Alem Şah’a; Kırşehir’den yola çıkan Bektaşilerin başındaki Veli Babacan’ı yakalayarak İstanbul’a getirilmesi ve Bektaşilerin Şahkulu Haydar’a yardıma giden kuvvetlerinin dağıtılması emredildi. Fakat alevi tabiatlı sipahiler 1485 yılında Konya’yı, Beyşehir’i, Yalavaç’ı, Senirkent’i basan Bektaşi ordusunu kimse önleyemedi. Isparta Sancak Beyi Karaca Paşa ve emrindeki Ulamoğlu Mehmet Bey, o zamanki Uluborlu’nun İlegüp (Uluğbey) ovasında Bektaşi kuvvetleri ile savaşa tutuştular. 1485 tarihli bu savaşta Karaca Bey ile Ulamoğlu Mehmet Bey şehit oldu, yeniçeri, yaya ve atlı sipahi kuvvetlerinin elindeki sancaklar Veli Babanın emrindeki Babacan oğullarının eline geçti. 1909 doğumlu Şair Hakkı Yıldırım’ın;
Veli Baba Uluğbey’de oturur,
Çağıranın her muradın yetirir,
Ordunun sancağını alır getirir
Gelin niyaz edek Veli Baba’ya
Adlı dörtlük mısralarda yaşayan Veli Baba, bu alevi cereyanının açtığı Şahkulu fedailerinden biridir. Halbuki, İlegüp kelimesi öztürkçe, Selçuklular zamanında Semerkant ve Buharanın doğusundaki Altındağlar bölgesindeki İliç vilayetinden gelen İleydağlı madenci Borlu Türkleridir. Onların kurduğu bu kasaba, tam 60 sene sonra Bizans istilasına uğradı. Bizans İmparatoru Manuel Kommenos’a 100.000 kişilik yardım gönderen İngiltere Kralı Hanry, Dinar ve Uluborlu’yu çiğneterek Karaarslan ovasının ucundaki İlegüp meydan muharebesinde 15 Eylül 1176 tarihinde nice Ulubeylerimizi şehit ederek bize acı günler yaşattı. Abbasi Halifesi Mustazan’ın gönderdiği Ulubey Şeyh Mustafa Gülcihan, bu Ulubey’de şehit oldu. Kasabaya Ulubey adı verilmesi çok yerindedir, Uluğbey Belediyesine teşekkür ederim” (Şekercioğlu, 1995: 310-311). Şekercioğlu’nun kaynak göstermeden yazdığı yukarıdaki bilgileri, Uluğbey köyü ile doğrudan ilgili olduğu için burada zikrettik. Ancak belgeye dayanmadığı için doğruluğunun şüpheli olduğunu özellikle belirtmek isterim.
XV. ve XVI. Yüzyıl tapu tahrir defterlerinde kayıtlı bilgilerden Uluküp (Uluğbey) köyünün sosyal yapısı hakkında bilgi ediniyoruz.
1478 tarihli defterde Uluküp köyünde kayıtlı 16 neferin: 4 çift, 9 nimçift, 2 bennak ve 1 imam;
1501 tarihli defterde kayıtlı 15 neferin: 3 çift, 7 nimçift, 2 bennak, 2 pirifani ve 1 imam;
1523 tarihli defterde kayıtlı 39 neferin: 1 çift, 9 nimçift, 8 bennak, 15 mücerred, 1 imam, 2 boş ve 2 muhassıl (Karacan, 2012: 34,37,39).
1568 tarihli defterde kayıtlı 87 neferin: 9 çift, 17 nimçift, 24 bennak, 37 mücerredden oluştuğu görülmektedir. (Karaca, 2012: 91).
XV. yüzyıldan günümüze Uluğbey köyünde ve Senirkent ilçesine bağlı diğer köylerde gayri Müslim nüfusa rastlanmaz. H.1260 (M.1844/1845) tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterindeki hane reisleri hakkında verilen bilgiler, Senirkent ve köylerinin mütecanis, yani aynı kültürle kaynaşmış bir toplum yapısına sahip olduğunu göstermektedir (Karaer, 2013). Bu defterde, Uluğbey’de en çok Muhammed / Mehmed isminin kullanıldığını görüyoruz. Köydeki 77 hane reisinden yedisinin adı Muhammed veya Mehmed’dir. Ayrıca birer adet Muhammed Ali, Muhammed Ahmet, Abbas Mehmet ve Mehmet Kazım isimleri kullanılmıştır. İkinci sırada yer alan Hasan isminin yedi hane reisi tarafından kullandığı görülmektedir. Üçüncü sırada altışar hane ile Hüseyin, İbrahim ve İsmail adları sıralanmaktadır. Kazım ve Süleyman adları beşer kez; Ali adı dört kez; Ahmet, Halil ve Mustafa isimleri üçer kez; Abbas, Musa, Mürsel, Nebi ve Veli isimleri ikişer kez; Halil İbrahim, Haydar, Murteza, Ömer, Ramazan, Sadık, Safi ve Yusuf isimleri birer kez kullanılmıştır. Uluğbey’deki hane reislerini tanımlayan Abbas oğlu, Arab oğlu, Dalkıran oğlu, Dünbek oğlu, Haydar oğlu, İmamoğlu, Kara Ahmed oğlu, Kayı oğlu, Konbek oğlu, Koyun oğlu, Muhtar oğlu, Muslu oğlu, Solak oğlu lakapları dikkat çekmektedir (Karaer, 2013: 137-141).
1845 Tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterinde, Uluğbey köyündeki hane reislerinin mesleki dağılımı ise şöyledir: Köyde 37 ziraatçı, 18 hizmetkar, 9 çoban, 3 amele, 2 berber, 1 imam, 1 hatip, 1 muhtar, 1 tüccar, 1 kiracı (nakliyeci) ve 1 talebe bulunmaktadır. Mesleği belirtilmeyen 2 hane reisinden biri sabi çocuk olup, bir hane reisinin de hiç malı yoktur (Karaer, 2013: 40-42,137-141).
Uluğbey’in Ekonomi Tarihine Dair Veriler
Uluğbey Köyünde Tarımsal Üretim
XV. ve XVI. yüzyıl Tapu Tahrir Defterlerinde; Uluğbey köyünün 1478 tarihinde 850 dönüm, 1501 tarihinde 650 dönüm, 1522 tarihinde 550 dönüm araziye sahip olduğu görülmektedir (Karacan, 2012: 34,37,39). Uluğbey’in aşar, ağnam, çift, nim çift, bennak, bad-ı heva gelirlerinin toplamı; 1478 tarihinde 3.228 akçe, 1501 tarihinde 3.368 akçe, 1523 tarihinde 3.700 akçe, 1568 tarihinde ise 4.084 akçedir. Uluğbey köyünden 1478 ve 1568 tarihinde alınan öşür ve vergilerin dökümü aşağıda gösterilmiştir (Karaca, 180,312-313,317-318).
1478 tarihinde Uluküb (Uluğbey) köyünden alınan öşür ve vergilerin dökümü şöyledir:
Hınta (Buğday) öşrü 1.950 akçe
Şair (Arpa) öşrü 770 akçe
Penbe (Pamuk) öşrü 20 akçe
Bostan öşrü 60 akçe
Kovan öşrü 32 akçe
Ceviz öşrü 30 akçe
Resmi ganem
(Davar vergisi) 130 akçe
Nim çift ve bennak 196 akçe
Bad-ı heva 40 akçe
TOPLAM 3.258 akçe
1568 tarihinde Uluküb (Uluğbey) köyünden alınan öşür ve vergilerin dökümü ise şöyledir:
Hınta (Buğday) öşrü 2.000 akçe
Şair (Arpa) öşrü 600 akçe
Bağ öşrü 50 akçe
Bostan ve Meyve öşrü 100 akçe
Afyon öşrü 20 akçe
Kovan öşrü 20 akçe
Çift, nim çift, bennak,
mücerred v.b. 1.254 akçe
Destbani 20 akçe
Bad-ı heva 20 akçe
TOPLAM 4.084 akçe
XV. ve XVI. yüzyıllarda Uluğbey köyünde arpa ve buğday üretiminin yanı sıra afyon, pamuk, ceviz, bostan ve meyve yetiştirildiği görülmektedir. Uluküb köyünden 1478 tarihinde 39 müd buğday miktarı karşılığı olarak 1.950 akçe, 29 müd arpa için 770 akçe öşür alınmıştır. Ulugüb köyünden alınan buğday ve arpa aşarından; köyde 19.500 akçe değerinde 390 müd buğday, 7.700 akçe değerinde 290 müd arpa üretildiği anlaşılmaktadır. Uluküb köyünden 1568 tarihinde, 25 müd buğday karşılığı 2.000 akçe, 10 müd arpa karşılığı olarak 600 akçe öşür alınmıştır. Bu bilgilerden, 1568 tarihinde Ulugüb köyünde 20.000 akçe değerinde 250 müd buğday, 6.000 akçe değerinde 100 müd arpa üretilmiştir. XV. ve XVI. yüzyıllarda Ulugüb köyünde üretilen buğday miktarının, arpa miktarından iki kat daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Bir müd yaklaşık 510 kilogram karşılığıdır.
Uluğbey köyü 1478 tarihinde 20 akçe, 1501 tarihinde 45 akçe öşrü penbe (pamuk öşrü); 1523 tarihinde 117 akçe, 1568 tarihinde 20 akçe afyon öşrü ödemiştir. 1478, 1501 ve 1523 tarihlerinde 30’ar akçe ceviz; 1478 ve 1568 tarihlerinde 60 ve 100 akçe bostan ve meyve; 1568 tarihinde 50 akçe bağ öşrü ödemiştir Karaca, 2012: 235,241). Yukarıdaki verilerden geçmişten günümüze bağcılığı ile ünlü olduğu rivayet edilen Uluğbey köyünde; XV. yüzyılın sonları ile XVI. yüzyılın başlarında hiç bağcılık faaliyetinin olmadığı, XVI. yüzyılın ikinci yarısında cüzi miktarda bağcılık faaliyetinin olduğu görülmektedir.
XIX. Yüzyılda Uluğbey (İlegüb) Köyü Ekonomisi
H.1260 (M.1844/1845) tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterinin 212-234. sayfalarında İlegüb köyü ile bilgiler yer almıştır. Bu defterdeki kayıtlara göre İlegüb köyü 77 haneli orta büyüklükte bir köydür. İlegüb köyündeki arazi varlığı 1.476,7 dönümdür. İlegüb Köyünün Arazi Varlığı ve Kullanılışı şöyledir:
Nadas Tarla 220 dönüm
Hububat Tarlası 875 dönüm
Bağ 312 dönüm
Afyon Tarlası 69,5 dönüm
TOPLAM 1.476,7 dönümdür.
İlegüp köyündeki 1.476,5 dönüm arazinin yüzde 85’i işlenmiştir. Hane reisleri 1 ile 65 dönüm arasında araziye sahiptir. Altı numaralı hane reisi Kara Ahmet oğlu Süleyman’ın, köyde en fazla araziye sahip olduğu görülmektedir. Kara Ahmet oğlu Süleyman 45 dönüm ekili, 20 dönüm nadas tarla, 2 dönüm afyon tarlası ve 6 dönüm bağ olmak üzere toplam 73 dönüm araziye sahiptir. Bir hane reisinin hiç arazisi ve malı yoktur. Bir hane hariç, köydeki bütün haneler 1 ila 10 dönüm arasında bağa sahiptir. Köyde hane başına düşen arazi miktarı 19,1 dönüm, bağ miktarı ise 4 dönümdür (Karaer, 2013: 46-47).
1844/1845 tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterinde İlegüb köyünün gelirleri şöyle hesaplanmıştır:
Tahıl gelirleri 45.808 kuruş
Ticaret vb. gelirler 44.605 kuruş
Afyon gelirleri 12.510 kuruş
Hayvan gelirleri 7.658 kuruş
Bağ gelirleri 11.232 kuruş
Arı Kovanı geliri 36 kuruş
TOPLAM 121.849 kuruş
İlegüp köyünün yıllık gelirleri toplamı 121.849 kuruştur. Uluğbey’de 3.260 kile buğday, 3.320 kile arpa olmak üzere toplam 6.580 kile tahıl üretilmiştir. Tahıl gelirlerinin payı yüzde 37,5’dur. Ticaret ve sanattan elde edilen gelir ile tahıldan elde edilen gelir oranı birbirine çok yakındır. Afyon gelirleri ve bağ gelirleri toplam gelirin yaklaşık yüzde 20’lik dilimini oluşturmaktadır. Hane başına düşen yıllık gelir miktarı 1.582,4 kuruştur. Senirkent ve köyleri arasında hane başı gelir miktarı en yüksek olan köy İlegüp köyüdür. Yani İlegüp, diğer köylerden daha zengindir. İlegüp köyünde bağcılığın yaygın olduğu görülüyor. Köydeki 77 haneden 76’sı 1 ile 10 dönüm arasında bağa sahiptir. 65 hane bağcılığın yanı sıra tarla tarımı, 59 hane de yarım ile iki dönüm arasında afyon tarımı yapmıştır. Tarım ürünlerinin yanı sıra düşük miktarda da olsa hayvancılıktan gelir elde edilmiştir. Hayvancılıktan elde edilen 7.658 kuruşluk gelir, toplam gelirin yüzde 6,2’lik dilimini oluşturmuştur (Karaer, 2013: 54-55,70).
Uluğbey köyündeki 1845 yılı gelir dağılımı şöyledir: On bir hanenin yıllık geliri 3.000, on yedi hanenin geliri 2000, on altı hanenin geliri 1.000 kuruşun üzerindedir. Yirmi hanenin geliri 1.000, dokuz hanenin geliri 500, üç hanenin geliri ise 100 kuruşun altındadır. Bir hanenin hiç geliri yoktur. On yedi numaralı hanede yaşayan ziraatçı Haydar oğlu Kel Ali, yıllık 3.640 kuruş gelir ile köyün en zenginidir. Haydar oğlu Kel Ali, 37 dönüm ekili, 10 dönüm nadas tarla ve 6 dönüm bağ olmak üzere toplam 53 dönüm arazi; 30 koyun, 10 yoz koyun, 30 kuzu; 1 inek, 1 buzağı; 4 öküz; 2 merkep, 2 sıpa ve 726 kuruşluk ticaret gelirine sahiptir (Karaer, 2013: 79).
İlegüp köyünün yıllık vergisi 16.059 kuruştur. Yetmiş yedi hanelik köyde hane reislerinin ödediği vergi miktarı, 20 kuruş ile 520 kuruş arasında değişmektedir. Hane başına düşen vergi miktarı 208,5 kuruştur. İlegüp köyünün a’şâr ve ağnam vergisinin toplamı ise, 7.235 kuruştur. Hane başına tahakkuk eden a’şar ve ağnam vergisi miktarı 4 kuruş ile 301 kuruş arasında değişmektedir. Köyde hane başına düşen a’şâr ve ağnam vergisinin miktarı 93,9 kuruştur (Karaer, 2013: 80).
Hayvancılık
1501 tarihinde Uluborlu kazası köylerinden Salganeyük 880, Senirkent 750, Yassıviran 650, İlegüb 150 akçe ganem (koyun/keçi) vergisi ödemiştir. Osmanlı Devletinde koyundan alınan vergi bölgelere göre farklılık göstermektedir. Ancak uygulamada genel olarak 2 koyundan 1 akçe alınmaktadır. Bu kıstası uyguladığımızda 1501 yılında Uluborlu kazası köylerinden Salganeyük’te 1.760, Senirkent’te 1.500, Yassıviran’da 1.300, İlegüb’de 300 koyun/keçi bulunduğu, İlegüb’ün hayvancılık gelirleri bakımından diğer köyler içinde son sıralarda yer aldığı görülmektedir (Karaca, 2012: 245).
H.1260 tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterinde; İlegüp köyünde 52 keçi, 52 oğlak; 976 sağman, 195 yoz, toplam 1.171 koyun, 971 kuzu; 35 sağman inek, 35 buzağı, 13 düğe; 72 öküz, 7 tosun; 2 katır, 11 at, 12 kısrak, 12 tay; 89 merkep, 20 sıpa ve 8 arı kovanı mevcuttur. Vergiye tabi hayvanlardan elde edilen gelir 7.658 kuruştur. İlegüp köyünde hane başına düşen koyun miktarı 15,2; inek/düğe sayısı 0,62; öküz/tosun ve merkep sayısı birden biraz fazladır. Bu tarihte İlegüb köyünde camus, manda ve deve yoktur.
Uluğbey köyünde 1914 yılında 50 beygir, 200 merkep, 7 katır, 300 sığır, 10 deve, 2.249 koyun, 446 kıl keçisi ve 5 tiftik keçisi vardır. Bu tarihlerde Uluğbey köyünün nüfusu 1.400 civarındadır. 1980 yılında Uluğbey’deki hayvan varlığı şöyledir: 45 at, 2 katır, 124 merkep, 301 sığır, 3.643 koyun, 117 keçi ve 1.175 kanatlı hayvan bulunmaktadır (Karaer, 2011: 215-216).
Uluğbey Köyünde Eğitim
1914 tarihli Konya Vi1ayet Salnamesinde, Uluğbey köyünde yeni usulde eğitim veren ilkokulda 1 öğretmen ve 35 öğrencinin mevcut olduğu belirtilmiştir. Bu tarihten önce Uluğbey’deki eğitim kurumları hakkında elimizde bilgi mevcut değil. Uluğbey İlkokulu 1928 yılında 3 sınıflı ilkokul olarak açılmış, 1 Ağustos - 5 Eylül 1935 tarihleri arasında 35 günde imece usulü ile 5 derslikli okul binası yapılarak 5 sınıflı pansiyonlu ilkokul eğitime başlamış; 1938-1939 öğretim yılında yatılı-gündüzlü statüde eğitim yapılan İlegüp Yatılı Okulunda 183 gündüzlü, 47 yatılı öğrenci eğitim görmüştür. Bu okulda 3 öğretmen ve 2 hizmetli görev yapmıştır. Uluğbey İlkokulu 1941 yılında köy ilkokulu haline getirilmiştir.1950 yılına gelindiğinde Senirkent ilçesine bağlı köylerde 12 öğretmen ve 850 öğrenci mevcuttur. Uluğbey İlkokulunda 1967-1968 ve 1974-1975 öğretim yılında 6-7 öğretmen görevli olup, 200 civarında öğrenci eğitim görmüştür. 1970 yılında Uluğbey Ortaokulu açılmış, 1985 yılında beş derslikli yeni bir okul binası yapılmıştır. 1996 yılına gelindiğinde Uluğbey’deki öğretmen sayısı 5’e, öğrenci sayısı 70’e düşmüştür. 1997-1998 öğretim yılında kesintisiz 8 yıllık mecburi eğitim sistemine geçilmesinden sonra, Uluğbey Ortaokulu kapanmış, ilköğretim öğrencileri taşımalı eğitim kapsamında ilçe merkezindeki okullarda öğrenimlerine devam etmişlerdir.
Uluğbey Köyünde Belediye Teşkilatı Kurulması
Uluğbey köyünde 9 Aralık 1957 tarihinde Belediye teşkilatı kurulmuştur (Uluğbey Kasabası, Mayıs 1975: 6-7). Uluğbey’in belediye statüsünü kazanmasından sonra Musa Özer (1958-1968), Veliyittin Oktay (1968-1973), Hasan Çoban (1973-1980) yıllarında belediye başkanı olarak görev yapmışlardır. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinden sonra Belediye Başkanlığına sırasıyla; Necati Caner, Murtaza Özer, Reşat Gür, Halil Karatürk ve Muhsin Türkaslan atanmışlardır. 1983 yılında normal siyasi döneme geçildikten sonra Muhsin Türkaslan (1984-1989), Ali Esin (1989-1999), Sabri Sarıkaya (1999-2009), Hasan Hüseyin Köse (2009-2014) yıllarında seçilmiş belediye başkanı olarak görev yapmışlardır. 6 Aralık 2012 tarihli T.C. Resmi Gazete’de yayımlanan 12 Kasım 2012 tarih ve 6360 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu gereğince Uluğbey kasabasının nüfusu 2.000’nin altına düştüğü için belediye statüsü 30 Mart 2014 tarihinde sona ermiş; yapılan oylamada, halk köy statüsünü tercih etmiştir.
Günümüzde Uluğbey
Uluğbey kasabası Mayıs 1968’de elektriğe kavuşmuştur. 2000 yı¬lında kasabada; Belediye, PTT, Sağlık Ocağı ve İlköğretim okulu yanı sıra 4 bakkal, 3 kahvehane, 1 berber, 1 tekel bayii ve 1 adet lokanta bu¬lunmakta idi. Sağlık Ocağı 2005 yılında kapanmıştır. 2010 yılında kasa¬bada; 3 bakkal, 3 kahvehane, 1 lokanta ve 1 fırın faaliyet göstermiştir. 2009 yılında Uluğbey Belediyesine ait soğuk hava deposu inşaatı tamamlanmış, ancak faa¬liyete geçirilememiştir. İçme suyu yeterlidir. Cadde ve sokakları parke döşelidir, bir bölümü de asfalt kaplamadır. Köydeki nüfusun büyük kısmı yaşlı ve emeklidir. Genç nüfus yok denecek kadar azdır. Köyde televizyon, telefon ve internet imkanlarından yararlanılmaktadır.
(Devam edecek)
KAYNAKLAR
- Arundel, F. V. J. (2013), Anadolu’da Keşifler / Yayına hazırlayan Ramazan Topraklı, Ankara:
- Bilecik Tarihi. www.bilecik.gov.tr / 01.05.2019
- Böcüzade Süleyman Sami (2012), Isparta Tarihi, Isparta: Isparta Valiliği
- Demirdal, Sait (1968), Bütünüyle Uluborlu, İstanbul:
- Erdem, Tahir (Birinci Teşrin 1935), “Gül Baba”, Ün Isparta Halkevi Mecmuası, c.2, sayı:19.
- Erdem, Tahir (İkinci Teşrin 1935), “Isparta Çevresi Tarihiyle İlgili Notlar”, Ün Isparta Halkevi Mecmuası, 2 (20)
- Erdem, Tahir (Nisan 1936), “Kara Haydaroğlu Mehmet I, II, III”, Ün Isparta Halkevi Mecmuası, c.3, sayı:36
- Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Günümüz Türkçesiyle (2005) / haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, 1.c. 2.kitap, İstanbul: YKY
- Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Günümüz Türkçesiyle (2005) / haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, 2.c. 2.kitap, İstanbul: YKY
- Karaca, Behset (2012), XV. Ve XVI. Yüzyıllarda Uluborlu Kazası, Isparta:
- Karacan, Kadir (2012), Büyükkabaca ve Yöresi Tarihi, İstanbul: Büyükkabaca Belediyesi
- Karacan, Kadir (2014), Büyükkabaca Tarihi II, Isparta: Büyükkabaca Belediyesi
- Karaer, İbrahim (2013), Senirkent İlçesinin Sosyo-Ekonomik Tarihi, Isparta: Senirkent Belediyesi
- Karaer, İbrahim (2018), Senirkent İlçesinin Kültür ve Tabiat Varlıkları, Isparta: Senirkent Yükseliş Vakfı
- Karatürk, Mustafa (1991), İki Cihan Hazinedarı Seyyit Velibaba Sultan ve Türbesi, Ankara, (1991), Ankara:
- Köse, Hüseyin (29.04.2010), Uluğbey Belediye Başkanı Hasan Hüseyin Köse ile 29.4.2010 tarihinde yapılan görüşme.
- Kum, Naci (1946), “Tetkik Gezisi”, Ün Isparta Halkevi Mecmuası,
- Naima Mustafa Efendi (1968), Naima Tarihi, c.4 / çev. Zuhuri Danışman, İstanbul: Zuhuri Danışman Yayınevi
- Noyan, Bedri (1993), Veli Baba Menakıpnamesi, İstanbul:
- Noyan, Bedri (1996), Veli Baba Menakıbnamesi . 3.bsk. İstanbul:
- Oktay, Veliyüddin (9 Ocak 1971), “Veli Baba ve Türbesi: Karahaydaroğlu Hakkında Araştırmalar”, Senirkent Postası, yıl:4, sayı:115.
- Özsait, Mehmet (2009), Isparta ve Burdur 2009 Yılı Yüzey Araştırmaları Raporu www.akmedanmed.com/ 25.03.2014
- Salname-i Vilayeti Konya (1330), İstanbul: Cihan Matbaası
- Şenel, Oğuz (2013), Ammuriye (Uluborlu) Müdafaanamesi, Ankara:
- Topraklı, Ramazan (2013), Hicri 541/1146 Roma Selçuklu Savaşları: Sütkuyusu Baskını ve Ammuriye, Ankara:
- Topraklı, Ramazan (Temmuz 2015), “Lampe (İlegüp)’li Demetri (Demetrios of Lampe”, Hamideli Tarih,
- Topraklı, Ramazan (Mart 2018), “Topraklı’dan Kaynaklı Masallar”, Hamideli Tarih, sayı:5
- Topraklı, Ramazan (2021), Miryokefalon’un Yeri, 2.bsk. Ankara: Sistem Ofset
- Topraklı, Ramazan (4 Mayıs 2021), “Eleştirilere Cevap: Bahadır Kocaman, Sefer Uyanık, Heredot”, dikgazete.com.
- Turan Osman (1997), Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi 1.cilt, İstanbul: Turan Neşriyat
- Türkarslan, Muhittin (6 Temmuz 1998), “Alp Eren Torunu Gül Baba”, Senirkent Memleket Gazetesi
- Türkarslan, Veli (16.02.2014), Veli Baba/ www.veliturkarslan.com/ 16.02.2014
- Uluğbey Kasabası İnceleme Raporu (Mayıs 1975), Senirkent Halk Eğitimi Merkezi Bülteni, 2 (11)
- Ürekli, Bayram – Ali Baş (1994-1995), “Veli Baba ve Senirkent Uluğbey’deki Manzumesi”, Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Edebiyat Dergisi, sayı: (9-10)
- Veli Baba Menakıbnamesi (2021) / yay. haz. Murat Hanilçe, Ankara: Veli Baba Sultan Derneği
- Yıldırım, Elif Ülkü (2006), Senirkent-Uluborlu Yöresi Halk Edebiyatı Mahsulleri Üzerine Bir Araştırma. Isparta: SDÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Yinanç, Mükrimin Halil (2013), Türkiye Tarihi Selçuklular Devri 1. Cilt. Ankara: Türk Tarih Kurumu
NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.
Dr. İbrahim KARAER
Ankara, 8 Mayıs 2024
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.