- 269 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
Sevgi Hangi Renk?
Melek teyzenin sesi en arka odadan duvarlara çarpa çarpa salona yayılıyor.
Ayten kapı çalıyor duymuyon mu gızım?
Ayten telaşla beklediği kargoyu gizlice alabilmek için kapıya koşuyor. Kutuda Melek teyzenin sinirlerini çatıya zıplatacak bir şey var. Eli ayağına dolaşan Ayten kutuyu Melek teyzenin gözlerinden kaçıramamıstı. Meraklı bir dokunuş öfkeli bir çığlığa dönüşmüştü. Melek teyze kutudaki minik oyuncakları savurdu sehpanın altına.
Yine Keo’ya dökmüş paraları. Neymiş doğum günüymüş O senin doğduğun günü bile bilmez. Ben bir şey istesem kırk dereden su getirirsin.
Ayten, köpeği Teo eve geldi geleli annesinin kıskançlık içeren bu tür isyanlarına alışmıştı. Bir taraftan kıs kıs gülüyor, diğer yandan anne ama bak çok tatlılar. Teo’da çok sevinecek.
Hıh! Keo sevinecekmiş hortuyasıca!
sizin bile bu kadar oyuncağınız yoktu neredeyse çeyiz dizecen köpeğe.
Teo bu kargaşaya alışmış görünse de arada bunalıp evden kaçma planları yapmıyor değildi.
Akşam karanlığı bastırmış, dışarıda hafif yağmur başlamıştı. Ayten koltuğa uzanmış oracıkta uyuyakalmıştı. Çil horozun sesi tatlı bir öpücük gibi tebessüme dönüştü yanağında.
Yarı açık gözlerini örten saçlarını topladı. Yağmur cazibesini artırmış, davetkar bir eda ile onu cama doğru çekiyordu.
Gözleri bir şaşkınlığın şokuyla büyüdü, büyüdü, camdaki yağmur taneleri, sokaklar arabaların üzeri, kaldırımlar her yer kıpkırmızıydı.
Sanki yaramaz bir çocuk elindeki fırçayla tüm resmi kırmızıya boyamıştı.
Anne anne koş!
Ne oldu gızım?
yine Keo ne yaptı acaba şişe galasıca!
Anne dışarı baksana!
Melek teyze de aynı şaşkınlıkla donakaldı.
Gökler kan ağlamış sanki, kıyamet mi nedir gızım bu?
Ayten arkasına döndü annesiyle yüz yüze geldiler ikisi de aynı anda korkunç bir çığlık attılar. Sen misin Ayten ses ver?
Aaa anne ne olmuş sana böyle?
Asıl sana ne olmuş her tarafın gapgara olmuş. Ayten kendini aynanın önüne attı. Musluğu açtı yüzüne çarptığı su ile bu rüyadan uyanmak istedi. Aman Yarabbi! su da kıpkırmızı akıyor!
Delireceğim neler oluyor? Dur şimdi anlarız telefonu kaptığı gibi 1 5 3 tuşlarına hışımla bastı.
Alo! Alo! beyefendi çok garip şeyler oluyor mahallemizde, yardım edin! yardım edin!
Sakin olun hanımefendi geceden beri arayan 189. kişisiniz. Gezegenimize sızan bir gaz nedeni ile çoğu şeyin rengi değişime uğramış. Araştırma ve çalışmalar devam ediyor. Ölümcül ve zararlı olmadığı tahmin ediliyor. İlerleyen saatlerde gelişmeleri sizlere duyuracağız.
İyi günler.
Anne gaz sızmış.
Ne gazı gızım kombinin vanası gaçak mi yaptı yoksa?
Bu kargaşa da Teo çoktan kapı aralığından kendini dışarı atmayı başarmıştı.
Dur anne dur öyle değil durum sandığından ciddi.
Televizyonun düğmesine basıyor, her yerde renkler konuşuluyor her yer rengarenk.
Biraz sonra yağmur diniyor mor bir gün ışığı kuşatıyor gökleri. Bembeyaz yapraklı ağaçlar, ışığı emiyor.
Kuşlar gösteri yaparcasına pembe, yeşil, turuncu, süzülüyor altın sarısı kubbede.
Çil horoz bile mavi bir heykele dönüşmüş gibi.
Ayten’in gözleri Teo’yu arıyor. Teo! Teo!
Evin her köşesinde gözleri bir boşluğa düşüyor. Teo kaçmış yok! yok!
Sonunda istediğin oldu anne Teo gitmiş yok işte!
Kendini sokağa atıyor Ayten. Gördüğü herkese üçer, beşer kümelenmiş insanlara Teo’yu soruyor.
Affedersiniz buralarda beyaz renkli kırmızı tasması olan bir köpek gördünüz mü? Adı Teo.
Kimse umursamıyor. Yaşlı sayılabilecek, dingin ruha sahip olduğu duruşundan belli olan,bir amca cevap veriyor.
Kızım geçse de kimse görecek durumda değil sen merak etme o seni bulur, demeye kalmadan bacaklarında sıcak bir nefes hissetti Ayten. Arkadan hav! hav! hav! sesi pembe bir pamuk şekerine dönüşen Teo dan geliyordu.Kucaklayıp kokladı, sevginin rengi aynıydı.
Gezegendeki siyah insanların beyaza, beyazların siyaha dönüşmesi evrenin bir mesajı mıydı?
İnsanların birbirini haksızca yargılaması, ötekileştirmesi, zulmetmesi, kan dökmesi gerçeğine tutulan bir ayna mıydı bu?
Son Irmak kurumasın, son ağaç yok olmasın, son balık ölmesin diye, açılan bu sofra beyaz adamın gözünü doyurabilecek miydi?