Kırmak-üzmek
-//
Acemiliğin, düşüncesizliğin yaşı yoktur…
Hazırcevaplılık; çoğu zaman insanın yanlışlarını da ortaya çıkarır, biz doğrudur zannı ile olduğumuz zaman. Ve ne yazık ki hatalarımızı düzeltip, sevdiğimiz, vazgeçilmezliğimizden yanlışlarımızı anlatalım derken, hatalar zinciri boğum boğum, birbirine dizilir gider.
Gündelik hayatı kovalarken, hep bir şeylerin eksikliğini hissi ile sürekli fazla cümlelerle tamamlamaya çalışırız. Oysaki o eksik saydığımız şeylerin bizdeki karşılığı hatalarımızdır ve biz bunları, o içimizde hasıl olan egomuzla görmeyiz bile. Biz insanlar, her nedense kırdıklarımızı, üzdüklerimizi düşünmek yerine, kendi üzüntülerimizi, kırıklıklık ve sitemlerimizi ön safa çıkarma gayreti içinde olmaya çalışırız. Bu durumumuz belki de varolan suçumuzun, farkında olup olmama düşüncesini akıl etmeden örtbas etme hali olabilir. Oysa değer verip, vazgeçilmezlerimizden, bütün yüreğimizle, bütün benliğimizle affımızı dilemek lüzumu varken, neden bu direniş…
Hayranlık duyulurken bize, birden bire değil, hatalar zincirimizin halkaları çoğaldıkça değer verdiklerimizin gözünde, yerle yeksan olduğumuzu, onların gözünde değersizleştiğimizi fark ettiğimizde iş işten çoktan geçmiştir. İşte o an içimizdeki o ego, o kim!!!halimiz, derin acı ve kimliksizliğimize yol açar. Ne kadar geri dönüşlerle, heyhatları dilimize sarsakta, geçtiğimiz ve sağlam sandığımız gönül köprüsü artık kırılıp dökülmüştür…
-n u r e t t i n ÖNDER