- 213 Okunma
- 9 Yorum
- 7 Beğeni
Ölüm Hakkında
Ölüm, insanlığın en evrensel ve en bilinmez konularından biridir. Bilimsel açıdan, ölüm genellikle yaşamın sona ermesi ve vücut fonksiyonlarının durması olarak tanımlanır. Tıbbi açıdan, ölüm genellikle kalp atışlarının ve solunumun durmasıyla tanımlanır. Beyin aktivitelerinin sona ermesi de ölüm olarak kabul edilir. Ölüm, biyolojik bir süreç olmasının yanı sıra sosyal ve psikolojik bir süreçtir. Ölen kişinin ailesi ve yakınları için derin bir kayıp ve üzüntü kaynağıdır.
Teolojik olarak, ölüm genellikle insanın bedensel yaşamının sonu olarak görülür, ancak ruhun ölümsüzlüğüne inanan dinlerde ölüm, bir geçiş olarak kabul edilir. Hristiyanlık, İslam ve diğer birçok din, ölümün ardından bir yaşam olduğuna inanır ve ölümü bir başlangıç olarak görür.
Tarihsel olarak, ölüm insanın varoluşuyla birlikte (ironik olarak da olsa) varlık kazanan bir olgudur. İnsanlar tarih boyunca ölümü farklı şekillerde ele almışlardır. Antik dönemlerde ölüm genellikle bir son olarak görülürken, Orta Çağ ve Rönesans dönemlerinde ölüm, ruhun kurtuluşu veya cezalandırılması için bir geçiş olarak kabul edilmiştir.
Mitolojik olarak, ölüm çeşitli mitlerde ve efsanelerde önemli bir rol oynamıştır. Birçok mitolojide ölüm, insanların tanrılara veya ölümsüz varlıklara olan bağlılıklarının bir sonucu olarak görülür. Ölüm, bazı mitlerde bir ceza olarak kabul edilirken, diğerlerinde bir kurtuluş veya dönüşüm aracı olarak kabul edilir.
Felsefi açıdan, ölüm genellikle yaşamın anlamıyla bağlantılı olarak ele alınır. Bazı filozoflar ölümü bir son olarak görürken, diğerleri ölümün yaşamın anlamını ve değerini arttırdığını savunur. Ölüm, insanın varoluşunun bir parçası olarak kabul edilir ve insanların yaşamlarını nasıl yaşadıklarını ve anlamlarını nasıl yarattıklarını belirleyebilecek bir kavram olarak görülür.
Psikolojik olarak, ölüm genellikle kaygı ve korku ile ilişkilendirilir. Ölüm kavramı, insanların yaşamı ve ölümü nasıl algıladıkları ve bu algıların onların duygularını ve davranışlarını nasıl etkilediği üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Ölüm korkusu, insanların yaşamlarını nasıl şekillendirdiği ve ölümle başa çıkmak için kullandıkları savunma mekanizmalarını etkiler.
Sanatsal olarak, ölüm genellikle edebiyat, resim, müzik ve diğer sanat formlarında işlenir. Sanatçılar ölümü farklı perspektiflerden ele alarak insanların ölümle nasıl başa çıktıklarını ve ölümün insan deneyimine nasıl bir katkıda bulunduğunu göstermeye çalışırlar.
Ölüm, insanlığın en karmaşık ve derin konularından biridir ve insanların yaşamlarını ve düşüncelerini derinden etkiler. Ölüm kavramı, insanların varoluşsal sorularla başa çıkma biçimlerini, inançlarını ve değerlerini şekillendirir. Bu nedenle, ölüm üzerine yapılan düşünceler ve tartışmalar, insanlığın varoluşsal ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.
Ölüm hakkındaki dikkat çekici gerçek ise şudur; ölüm hakkında konuşan, düşünen ya da benim gibi yazan insanlar henüz yaşıyorlardır.
YORUMLAR
"Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm"
Dizelerini anımsattı ölüm konulu yazınız bana.. her açıdan analizleri yapılmış en can alıcı noktası ise ölümü konuşuyorsak hala yaşıyoruz vurgusu.
Bir de içinde cesetlerle gezen insanlara değinmeden geçemeyeceğim yüreğimizde zihnimizde her gün birinin selasını veriyoruz ama bir türlü toprağa gömemiyoruz bedenimizi mezarlığa çevirmişiz. Şahsen ben tek başıma gömülmek isterim.
"Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm"
Dizelerini anımsattı ölüm konulu yazınız bana.. her açıdan analizleri yapılmış en can alıcı noktası ise ölümü konuşuyorsak hala yaşıyoruz vurgusu.
Bir de içinde cesetlerle gezen insanlara değinmeden geçemeyeceğim yüreğimizde zihnimizde her gün birinin selasını veriyoruz ama bir türlü toprağa gömemiyoruz bedenimizi mezarlığa çevirmişiz. Şahsen ben tek başıma gömülmek isterim.
"Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm"
Dizelerini anımsattı ölüm konulu yazınız bana.. her açıdan analizleri yapılmış en can alıcı noktası ise ölümü konuşuyorsak hala yaşıyoruz vurgusu.
Bir de içinde cesetlerle gezen insanlara değinmeden geçemeyeceğim yüreğimizde zihnimizde her gün birinin selasını veriyoruz ama bir türlü toprağa gömemiyoruz bedenimizi mezarlığa çevirmişiz. Şahsen ben tek başıma gömülmek isterim.
Ölüm Allah'ın emri ayrılık olmasaydı, derler... Ölüm aslında, Allah'ın en adil bir varlık, yaratıcı olduğunun da kanıtıdır. Hiç kimse herhangi bir maddiyat ile ömür süresini uzatamaz, ne yazıldıysa o gelir başımıza... Bir milim şaşmaz. Düşünsenize zalimler dünyayı kasıp kavuranlar eninde sonunda ölüm meleğinin kollarında buluyorlar kendilerini, bulacaklarda bundan sonra... Nahl Suresi 51. Ayette Rabbimiz söyle buyuruyor. .''Allah buyurdu ki: "İki tanrı edinmeyiniz! O ancak bir Tanrıdır. O halde yalnız benden korkunuz!" Yalnız benden korkun, başka bir şeyden benim sizin canınızı almak için göndereceğim meleklerden korkmayın diyor Rahman. Düşünsenize bizim canımızı alma işini Allah meleklere vermiş, iblislere ya da cinlere değil... O kadar kısa ki insan hayatı zalimliğe hainliğe, hiç gerek yok, bir anlayabilseler keşke bütün insanlar. Kutlarım güzel yazıydı...
İlgi çekici bir yazı.Ana hatlarıyla da olsa bilgilendirici.Bilinmeyenlerinin de çok olduğu hakkında yazılanların mitolojiden çok öte olduğu bir gerçek.Tıp biyolajik açıdan ötesine varamıyor.Ölüm fenadaki son bölüm.Hakkında yazı yazanlara garezi yok.Yaşayanı da var ebediyete yürümüş olanları da.Bir olgu ölüm.Hayat kadar gerçek.Ama soyut olduğu için kimse yazılanlardan ve söylenenden başka bir şey bilmiyor.Zira boyutlar farklı.Korkusuz korkakların bile korktuğu bir olgu.Zira sonu meçhul olunca insan panikliyor sanırım.Korkmayan da yok ölümden , olmayacaktır da.Bilinç gittikten sonra bile vücudun hayata devam için oto kontrole girdiği tıpça tesçillenmiş.İlgiyle okudum.Teşekkürler.Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.
mesut.çiftci
Saygılarımla