- 145 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
[ İİ. iKİ TOPLUMLU İKİ BÖLGELİ İKİ DEVLETLİ KIBRIS'IN AB ÜYELİĞİ
[ İİ. iKİ TOPLUMLU İKİ BÖLGELİ İKİ DEVLETLİ KIBRIS’IN AB ÜYELİĞİ
Bugün Kıbrıs’ta 1960 yılına ait anayasal devlet düzeni yoktur. Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılmıştır. Yerine iki devlet kurulmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin devlet olmak için gerekli olan bütün şartları olmakla birlikte, dünya devletleri tarafından henüz tanınmamıştır. Bu yüzden de BM Teşkilatı’na üye değildir. Peki bu şartlar altında KIbrıs AB’ye üye olabilir mi ? İki devlet birbirlerini tanır birlikte müracaat ederler ve toplumları da bunu kabullenirse, elbette olabilir. Ama iki devlet varken, birisi diğeri yokmuş gibi davranarak ( X ) müracaat ederse, hukuki engeller ortaya çıkar.
Havva’ya göre, Rumların 1990 yılında yapmış oldukları bu müracaat, iki toplumun eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti adına yalnız kendi adlarına yapıldığı için hiçbir hukuki ve ahlaki temele dayanmaktadır. Uluslararası hukuk açısından böyle bir müracaatın yapılabilmesi için müşterek iki toplumun onayı gerekmektedir. (DEMİREl Havva, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Üyeliği ve Kıbrıs Problemi, Süleyman Demirel Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2003, sh. 144 )
Devletler hukuki olarak tanınmayı, Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Kurulu, Güven- lik Konseyi onayı ile garantilemektedirler. BM henüz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) tanımamış olsa da, haklarının olduğunu da inkar etmemektedir, çözüm taslaklarında Rumlar gibi Türklerin de bir devletlerinini olacağı vurgulanmaktadır. BM Teşkilatı Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi bir belge yayınlamıştır. Belgede şu ifadeler yer almaktadır : Kıbrıs’ta İKİ TARAFI da TEMSİL EDEN MEŞRU ( HUKUKİ ) bir OTORİTE YOKTUR. KKTC’ nin ONAY VERMEDİĞİ ve tüm ADA adına yapılan MÜRACAAT HUKUKEN GEÇERSİZDİR? ( KARLUK Rıdvan, Kırım KKTC’ye Örnek Olabilir mi?, ( www.bilgesam.org/incele...y8EHysVZk). Yine BM Güvenlik Konseyi 1988 yılında Kıbrıs’a kısmen veya tamamen BAŞKA BİR ÜLKEYLE BİRLEŞME İMKANI VERMEYECEKTİR ( 1 Temmuz 1988 Türkiye ) şeklinde kesin bir karar vermiştir.
Diğer boyut Avrupa Birliği’nin önceki ismi AT olduğu zaman alınan bir kararla ilgilidir. O da şudur : ? Ada’da İKİ TOPLUM arasında HİÇBİR AYRIM yapılmayacaktır. Ama AB bu tahadüdü ( sözünü ) yerine getirmemiş ve TEK MUHATAP OLARAK, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni kabul etmiştir. ( DEMİREL Havva, a.g.e., sh. 149 ) AB Komisyon Başkanı Romano Prodi şu vaatte bulunmuştur : Avrupa Birliği müktesabatı ( içeriği ) çözüme engel olmayacaktır. ( TUNÇ Fersi, Perde Arkası Kıbrıs, 18 Kasım 2001 Hürriyet ) Yine AB yetkilileri müktesebatımız BM anlaşmalarının önüne geçmeyecektir? ( a.g.m. ) sözünü vermişlerdir. Ama uygulamada hem BM Genel Kurulu’nun hem de Güvenlik Konseyi’nin kararları dikkate alınmamıştır. Avrupa Birliği dönem başkanı İngiltere Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Kıbrıs Rum Yönetimi ile EŞİT SİYASİ ROL tanınması önerisinde bulunmuştur. ( KILIÇKIRAN Osman, a.g.e., sh. 32 ). Yine Türk tarafından onay alınmamıştır.
Avrupa Birliği bunların bilincinde değil midir ? Bilincindedir. Zira, AB ’nin yürütme organı ( Bakanlar Kurulu ) olan AVRUPA KOMİSYONU, Avrupa hukukçularından bu konuda görüş istemiştir. Avrupalı uzman hukukçular hazırladıkları raporda ; AB RUMLARI TAM ÜYE YAPMAKLA ULUSLARARASI HUKUKU ÇİĞNEMİŞTİR. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ nin ÜYELİK BAŞVURUSU yapması bile ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRIDIR? ( YAZICIOĞLU Yaşar, Bitmeyen Hesap, Kripto Yay., Ankara, 2010, sh. 192) demişlerdir. Gelecekte ortaya çıkacak problemleri tahmin ederek olsa gerek, Avrupa Birliği Dönem Başkanı adaylarından İrlanda başbakanı John Brutoli, KIBRIS SORUNU ÇÖZÜLMEDEN Ada’da sadece RUM KESİMİNİN AVRUPA BİRLİĞİ’NE kabul edimesinin ZOR olacağını ( 27 Ocak 1996 Cumhuriyet ) söylemiştir. ( XX )
Avrupa Birliği bunca hukuki kaideyi çiğneyip Kıbrıs Rum Kesimini AB’ ye üye olarak almıştır. İhlallerin hesabı sorulmamış veya verilmemiştir. Türkiye yaşanan hadise lerde bir kelime oyunu olduğunu ima ederek tepki göstermiş, itirazına AB 2006 yılında şu şekilde karşılık vermiştir : AB ’nin almış olduğu karar doğrultusunda Türkiye Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni BÜTÜN KIBRIS’IN TEMSİLCİSİ OLARAK GÖRMEDİĞİni(XXX) açıklamıştı. Bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti’ şeklinde (adıyla ) 2004 yılında AB üyesi olan GKRY’yi (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) bu şekilde tanımladığı bahanesiyle, Türkiye’nin 2005 yılının Ekim ayında başlayan MÜZAKERE SÜRECİNİ KISMEN ASKIYA ALMIŞ ve altı başlıkta müzakereleri açmama kararı almıştır. (GÖZN R. USLU Nasuh- KASIM Kemer- EMİROĞLU H. ve diğerleri, Küresel ve Bölgesel Yönden Yapılanma Sürecinde Güçlü Dış Politika, MÜSİAD Yay., İstanbul, 2014, sh. 29 ) ( XXX X )
Tekrar toparlayalım:
Avrupalı KIBRIS RUMLARININ HÜKÜMETİNİ ADA’NIN TAMAMININ TEMSİLCİSİ OLDUĞUNU KABUL EDİN yoksa Türkiye’yi de dışlarız anlamında açıklamayla müzakereleri durdurma yolunu seçmiştir. Hatta Fransa Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nda bütün dünyaya verdiği sözü baltalarcasına Türkiye’nin KIBRIS CUMHURİYETİ’Nİ TANIMADAN üyelik müzakerelerine başlamasının KABUL EDİLMEYECEĞİNİ (YILMAZ Adem, Fransa’nın Türkiye İkilemi, Anlayış, Ekim 2005) yazılı olarak açıklamıştır. Bu öneri uluslararası hukuka aykırı olarak alınmış bir kararı hukuki olarak kabul edin demek gibi bir hükümdür.
Bu hususta ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Grossman şunları söylemşiştir:""Çözüm 1994 öncesine dönüş olmamalıdır. Bu hakikatin garanti altına alınması ( 8 Ocak 2003 Tercüman ) beklenir. İsveç Dışişleri Bakanı Cari Bilt’in vurguladığı gibi AB’’nin hukuki ve siyasi olarak verilmiş sözlerini tutması ve belli konularada Türkiye’ye karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir.. Çünkü Finlandiya Başbakanı Mattı Vanhanof’’un ifadesiyle AB , Türkiye’ye verdiği sözleri yerine getirmemiştir. ( İKİZLER Hamza, Panoroma, Şubat 2007, sh.14 )
DEVAMI VAR
_________________________________________________________________
( X ) : BM Genel Sekreteri Kofi Annan 2002 yılında sunduğu planda bugünkü Kıbrıs’ ın haritasını çizmiş ve KURUCU DEVLETLERİN SINIRLARI anlaşmanın parçası olan haritadaki gibi olacaktır ( 13 Kasım 2002 Türkiye ) hükmünü yazmıştır. BM Teşkilatı Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi defalarca Kıbrıs’ ın % 29 + sının Türklere ait olduğunu karara bağlamıştır.
( XX ) : Kıbrıs’ taki çözümün öneminin altını çizen AB Dönem Başkanı Hans Van Mierla şunlar söyemiştir : Kıbrıs’ ta bir çözüm olmadan hem NATO’ nun, hem de Avrupa Birliği’ nin genişlemesi ( ) ipotek altına alınacak ( 20 Ocak 1997 Son Çağrı)
(XXX): Kıbrıs Cumhuriyetine Yunanlılar ve Kıbrıslı Rumlar tarafından yıkılmıştır. BM Teşkilatı karma halde yaşayan iki toplumu kuzey ve güney bölgelere yerleştirmiştir. İki kesimli iki toplumlu oluşum bugüne kadar yaşayagelmiştir. Kıbrıs Rumkarı kendini çabuk toparlamış, devlet ve hükünetlerinin tanınır olmasını sağlamışlardır. Türkler devletlerini kurmuşlar ama, tanınmasını temin. edememişlerdir. Tanınmış bir devlet olmadukları için BM Teşkikatı nezdinde çözülmemiş bir sorun gibi durmaktadır. BM Genel .Sekretleri çözüm önerilerinde bu gerçekleri bilmelerine rağmen, yıkılmış devletin ismini (Kıbrıs. Cumhuriyeti) kullanmaya devam etmişlerdir . Tavsiye edilen devletin ismi mevcut durumla uyumlu. olsa daha isabetli olabilir. Mesela, önerdikleri devlet ismi olarak Kıbrıs Cumhuriyeti değil de; Birleşik Türk-Rum Cumhuriyeti, Rum-Türk Cumhuriyeti, Kıbrıslıları Devleti, Kıbrıs Türk-Rum Devleti gibi bir ifade seçebilirler. Böylece de bu husustaki kelime oyunları ve kafa kargaşaları sona erebilir.
( XXXX ) : Bu hadiseyi biraz daha netleştirelim :
BM Güvenlik Konseyi ( ki bunun içinde İngiltere, Fransa gibi Avrupalı devletler var) Kıbrıs KISMEN VEYA TAMAMEN başka bir ülkeyle BİRLEŞEMEZ kararını almıştır.
AB, Ada’ da iki toplum arasında hiçbir AYRIM YAPMAYACAKLARI sözünü vermiştir.
AB Komisyon Başkanı müktesebatımız BM anlaşmasının önüne geçmeyecektir sözünü vermiştir.
Ama AB Kıbrıs Rumlarını resmen üye yapmış KIBRIS TÜRK TOPLUMUNU DIŞLAMIŞTIR. Bunlar yetmiyormuş gibi KIBRIS RUMLARININ HÜKÜMETİNİ ADA’NIN TAMAMININ TEMSİLCİSİ OLDUĞUNU KABUL EDİN, yoksa Türkiye’ yi de dışlarız anlamında müzakereleri durdurma yolunu seçmiştir. Hatta Fransa , BM Milletler Teşkilatı’nda bütün dünyaya verdiği sözü baltalarcasına , Türkiye’nin KIBRIS CUMHURİYETİ’Nİ TANIMADAN üyelik müzakerelerine başla- masının KABUL EDİLEMEYECEĞİNİ ( YILMAZ Adem, Fransa’ nın Türkiye İkilemi, Anlayış, Ekim 2005 ) yazılı olarak açıklamıştır. Bu beyanat uluslararası hukuka aykırı olarak alınmış bir kararı hukuki olarak kabul edin . demek gibi bir karardır.
Düzenleme: 31.08.2022 / 21:48
]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.