Ebrûli alev
-//
Sen, ilkbahar düşlerimin altın lekesi.Yaz’ımın mavisi. Safran kokuyor buralar. Sonbahar geliyor. Kara yazgılar çiziyor fırça darbeleri. Omzunda binlerce yük ile siyahi bir albatros kanat çırpıyor nasipsiz denizimde.
Lirik kederimle başbaşayım yine. Radyodaki ses beni bana bıraktı. Kovulmuş gibi hissediyorum acem perdesinden. Derttaşım şimdi kirlenmiş kağıtlarım ve ucu kırık bir kalem. Ah.. Bu ne büyük bir elem. Sesimi düğümleyip attım mı ben? Attım mı dibi recm ezberlemiş göllere?Top mermisi izleri var devasa gönlümün yaralı duvarlarında. Hüzün bakışlar uğruyor ihmal edilmiş yüz görümlüğüme. İşgal ediliyor damarlarımın yedi ceddi. Önce bir kara kış bastırıyor sonra bir deli boran. Ukba bir yemin sökülüyor dilimin ucundan.
Bugün tınısız bütün şarkılar. Dedim ya sustu radyolar. Güncem sabi. Sırrım tarumar. Günüm yersiz. Kelebekler uçuyor renksiz. Uğur böcekleri puantiyesiz. Yapraklar çiçeksiz. Kağıt kalemsiz. Yolum, yollarım izsiz. Ben sensiz. Ben kimsesiz. S’aklımda kırgın bir güvercin var sahipsiz.
Saklanmıyor hüzünler yollar eskirken, gurbet kırılırken, vuslat ağlarken... Bu saatlerde otobüsler yolcusuz geçiyor, ayaklar yok sanki kimse yürümüyor. Sokaklar boş, camdan kimse bakmıyor. Herkes saklı kendi çölünde. Ama çöl saklanmıyor. Olanca kuraklığıyla burada. Çöl cinnet geçiyor, kimse görmüyor. Yağmur yağmıyor, yanıyor yağmur. Ateş sıcağı ellerimi önce yüzüme sürüyorum, da sonra gömüyorum yüreğime.
Tarumarken iç yolculuğum takvimler yenileniyor. Aşk yakıyor, aşk yaktıkça yanıyor. İçimde sen. İçim ebruli bir alev. Öpüyorum çığlığını sesinden. Aşk dediğin, Şemsin ayak ucunda sırra kadem.
-n u r e t t i n ÖNDER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.