- 688 Okunma
- 2 Yorum
- 6 Beğeni
İSKİLİP ÜSTÜNDE BİR KARABULUT
ASLINDA BİR AĞIT;
İSKİLİP ÜSTÜNDE BİR KARABULUT
-
Ne olduysa Karlofça Antlaşması’ndan sonra oldu.
Ülke sürekli geriledi. Savaşlar, savaşlar. Tüm yük Türklere kaldı.
10 yıl askerlikten sonra insanlarımız köylerde ancak çoban, şehirlerde ise hamal olabiliyordu.
93 Harbinde (93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’dır. Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir.) çok kötü yenildik. Ordu resmen dağıldı. Askerlerimizin çoğu şehit oldu, bir kısmı Ruslara esir düştü, bir kısmı da başı bozuk olarak Anadolu içlerine, memleketlerine döndü yayan yapıldak.
İskilipli Mustafa da bunlardan biriydi.
Bir arkadaşıyla aç susuz yürüyerek dağ demedi, taş demedi yürüdü. Yiyecek bir lokma ekmek bulamadılar.
Ot yediler, ağaç kabuğu yontup suyla ıslatarak karın doyurmaya çalıştılar.
Yırtılıp paramparça olmuş çarıklarını yediler.
Batum’dan İskilip’e yaya olarak gelmek kolay mı?
İşin kötüsü Bayburt yakınlarında eşkıyalara tüfeklerini de kaptırdılar.
Arkadaşı Tokat civarında Yozgat’a gitmek üzere ayrıldı. Mustafa ise üç aylık perişan bir yolculuktan sonra İskilip’e ulaşabildi.
Birkaç günlük dinlenmeden sonra şehrin yöneticisi Şakir efendinin yanına gitti. Şakir efendi hem kaymakam hem yargıçtı o günlerde. Durumu anlattı Mustafa. Asker kaçağı olmadığını söyledi. Ama ifade tutanaklarında okuma yazması olmayan askerin söyledikleri yazılmadığı gibi, eşkıyalık yaptığı falan yazıldı. Böylece Şakir efendinin yazdığı ifade tutanağı dağ gibi bir yiğidi ipe götürdü.
-
“İskilip üstünde bir kara bulut” türküsü ile ilgili birçok rivayet olduğu gibi türkünün de birkaç versiyonu vardır. Türkünün sözleri de çeşitli şekildedir.
Bence en güzel şeklini Hacı Taşan söylemiştir.
Hacı Taşan’ın söylediği 2 kıta şu şekildedir:
youtu.be/wvupOG9bY-A
Linkinden dinleyin lütfen.
-
İskilip üstünde bir kara bulut
Ana ben gediyom sen beni unut
Asmıya götürüyollar bir babayiğit
Ganmaz uykulara mı yattın anam kaldırman beni
Ben de bir aslanım öldürmen beni
-
Aman Şakir Efendi deller de geldim yanına
Bu işler düşer mi senin şanına
Nasıl kastettin de benim canıma
Ganmaz uykulara mı yattın anam kaldırman beni
Ben de bir aslanım öldürmen beni
---
Suat Zobu
.
YORUMLAR
Doksan üç Harbi yani 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı İkinci Abdülhamit'in devletin başına yeni geçtiği zamana denk gelmiştir tam da... İngilizlerin gazıyla çıkmıştır bu savaş hiç de gerek yokken aslında... Nene Hatun da bu savaşın kahramanlarından birisidir. Çok zor zamanlardı, muhacirlik kelimesi o zamanlardan kalmadır... Şarkı da hüzünlü yaşananlarda... Kutlarım manidar bir yazı...
Koca Ustam.
O günleri -Astığım astık, kestiğim kestik- olan o günleri araştıracak olursak.
Ne ağıtlar, ne haksızlıklar, ne yürekleri dağlayan türküler görürüz.
İşte bu yazdığında onlardan biri. Bu türkünün hikayesini hiç duymamıştım. Sağ ol okudum duygulandım.
Çocukken babamdan duymuştum -Başı bozuk- sözünü .
"Oğlum asker olmayana başı bozuk derler" demişti.
Demek ki her sivil başı bozuk olmuyormuş. Bu yazından öğrendim.
O günlere ait benim de sevdiğim bir türkü var. Dörtlüklerinin birinde:
Ben sana yandım gelin
Yanağı allı gelin
Gaziantep yolunda
Öldürdün beni gelin Diyor.
Sana bir teklif. BİR TÜRKÜ BİR ÖYKÜ başlığıyla bir seri yazı başlatalım.
Var mısın?
Bilgine. kalemine yüreğine sağlık.
GARDAŞIM BENİM...