- 185 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İFRAT VE TEFRİT
Büyüklerimiz, tutum ve davranışlarda bir ölçüsüzlük gördüklerinde şöyle derlerdi:
“İfrat ve tefritten kaçınınız.”
Yani ne gereğinden fazla ve ne gereğinden az... Kararında...
Şimdi dünyada insan hâllerine bakıyoruz da beyhude yere şaşıp kalıyoruz. Neden biliyor musunuz? Çünkü değeri, itibarı dilden, gönülden; hatta zihinden silinmiş olanın yokluğunu anlamak ve anlatmak kadar nafile bir çaba olamaz. Siz istediğiniz kadar ‘İzan, irfan, vicdan, basiret, hakkaniyet ve kanaat’ deyin durun. Modası geçmiş bir paçavra gibi kenara atılandan ne beklenir ki, ihtiyaç olarak bilinsin, kabul görsün? Eksikliği hissedilmeyenin varlığı mı tartışılır Allah aşkına?
***
Önce bir “kadın hakları” meselesi icat ettiler. Erkeğin karşısına kadın cinsini koydular. Niye?
“Kadınlar, erkekler tarafından öldürülüyor!”
Tam da bu zamanda kadının değeri, hakları hatırlandı!
Yahu kadın emeği, bedeni ile sömürülürken...
Savaşlarda (Gazze’de mesela) dünyanın gözü önünde binlerce kadın ve çocuk kıyıma uğrarken...
Bunlara karşı üç maymunu oynayanlar sonra kalkıp menfur ama münferit vakalar üzerinden istatistik yayınladılar. Neymiş efendim? Demokrasi ve insan hakları karneniz zayıf!
Öyle bir kamuoyu yarattılar ki, kimse de çıkıp “Bölük pörçük insan hakları olmaz!” diyemedi. “İçine kadın da girer, çocuk da girer, erkek de girer. İnsan hakları evrensel ve bir bütündür.” diyenleri de demeye yeltenenleri de sindirdiler.
Akıllarınca itiraz şunaydı: “Ama kadınlar ve çocuklar güçsüz; pozitif ayrımcılık yapmak gerekiyor.”
Oysa cevap açık, netti: Haksızlığa hangi varlık uğrarsa-tabiat içinde bir ağaç, bir serçe, bir karınca hatta bir dere de olabilir-yapış yakasına! Hesap sor, yargıla, cezalandır! Ama gerçekten, inanarak ve kimseyi kayırmadan...
Sadece ayrımcılık yapma! Gerekli yasal, kurumsal düzenlemeleri yap! Bak bakalım, kimse kimsenin kılına dokunabiliyor mu?
***
Sonra “hayvan hakları” diye diye sadece “kedi ve köpek” cinsiyle ilgili bir savunma hattı tesis edildi. Sanki yeryüzünde korunması gereken tek, bu iki cins hayvan vardır. Siyasi erki baskı altına alıp sıkıştırmayı da marifet saydılar. Kedi, köpek insanın önüne geçti! Ne kadar kedi, köpek sevdiğine göre çağdaş, insancıl olundu. Buna itiraz edenleri de kedi-köpek düşmanı olarak yaftaladılar. Şimdi sorsanız:
“Siz biliyor musunuz, dünyada evsizler olduğunu? Kimsesiz ‘sokak’ çocuklarının soğuk havalarda otel mazgallarının üstünde, ısınmak için koyun koyuna yattıklarını?”
Olabilir!
Ama sokak hayvanlarına mutlaka barınak... Öncelik bu!
İşte o zaman kantarın topuzu kaçtı. İfrat ve tefrit sarmalında kaldık.
Oysa biz biliyoruz ki ‘hak’, Hakk’ı bilenin vicdanında ve hukukunda bir bütündür.
Şüphesiz yaratılmış bütün varlıkların ‘yaşama hakkı’ vardır.
O yüzden hayvan hakkı, kadın hakkı, çocuk hakkı diye ayrı ayrı haklar yoktur.
Hak, bu bütünlük içinde ‘gerçek hukuk’ sistemiyle korunur, korunacaksa.
Ne parası çok olanın, ne gücü yetenin, ne zalimin boy göstermeye cüret edemeyeceği bir dünya adaleti kurulursa ve işletilirse mümkündür, haksızlığa uğramak ihtimalinden korunmak... Yoksa yok!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.